Kan ve gül, bu bahçedeki planın özü

Havalar ısındı, milletin aklı daha da karıştı. Sahil kentlerine uzanan yollarda, özellikle 34 plakalı araçların cambazlığı, Allah’ın bizi, gerçekten ne kadar koruduğunu gösteriyor. Havaların ısınması ile saldırılar da arttı. Biliyorum, çocuklarımız ölür, bombalar patlarken, hâlâ hayret ediyor, nasıl olup da, bir terör örgütünün, devlete kök söktürdüğüne şaşırıyorsunuz.

Oysa patlayan bombalarla, teröristlerin öldürdüğü çocuklarımızın kanı ellerimize bulaşmışken, düşünmüyor ve kabul etmiyoruz. İyi de, ampul iktidarına oy verip, iktidara taşıyan Fransızlar mı? Onların 13 yıllık iktidarında, ülkeyi bu duruma getirmesinde, kendimizi nasıl günahsız sayabiliriz? İnsanın, kendini kandırması çok kolay. O çocuklar, haksız kazançların, ayakkabı kutularındaki Euro ve dolarlarla, kaçak sarayların kurbanı.

Aynı yöne kardeş kardeş...

Yazdıklarımın doğru olduğunu biliyor, ama geleneksel Türk davranışı ile ben yapmadım, bana hep bunları başkaları yapıyor savunmasındayız. Biz açık vermesek, bu ampul takımına kanarak, askerlerimizin hapsedilmesine sessiz kalmasak, silahlı kuvvetlerin kozmik odalarında, dondurmacı ve aşçı aratmasak, yapma hazine haritalarıyla, bomba ve cephane avına çıkanlara izin vermesek, kimse bize bunları yapamazdı.

İktidarın paralel savunma tezi, onları temize çıkarabilir mi? Paralel, ne demek? İki gücün aynı istikamette, aynı doğrultuda seyretmesi demek değil mi? Kesişmiyor ama aynı yöne, kardeş kardeş, gidiyorlar. Bu demek ki, AKP’nin de hedefi aynı veya paralelle. Millî savunmanı, önce sattın, şimdi kullanmak istiyorsun. Bu hapisteki yiğitleri, bir avuç Türk savundu, hatırlatırım.

Bizim efsanemiz onları korkuttu

Yıllarca, Amerikalılardan duyduğum şikâyet, Atatürk’ü, Mustafa Kemal ve devrimlerini, neden efsaneleştirdiğimiz. İyi de, dünyada aslı astarı olmayan binlerce efsane varken, neden bizim gerçekleşen efsane onları korkuttu, rahatsız etti? Çünkü Atatürk devrimlerine sarılmış bir Türkiye, Araplıktan kurtulup, Batılı ve açık fikirli, laik, yobaz olmayan, çağdaş teknoloji ve bilimle 50-60 yılda, dev adımlar attı. Yanlışları olmadı mı? Tabii ki oldu. Ama bu yanlışları, günün koşullarında değerlendirmek lazım. Afganistan, Pakistan, Tunus, Libya, Mısır, Suriye ve Irak Türkiye’yi örnek aldı. İşte Hıristiyan dünyasını rahatsız eden gerçek neden.

Oraları yutmak, kul etmek isteyen, Batılı süper güçler, en cahil yobaz kitleyle, Afganistan, Pakistan, Libya, Mısır, Irak ve son olarak Suriye ile öteki Müslüman ülkeleri iç savaşla parçaladı, uygarlığa savaş açtı. Çağdaşlık, çalışma ve alın teri ister. Yobazlık ise kolay. Oysa İslam’ın temel şartı, çalışma ve dürüstlüktü. Ama bunlar o konuya gelmemiş yalnızca elifte kalmışlardı. Bu devlet sırrı değil.

Acı reçetenin ön hazırlıkları

Güncel konumuz teröre gelince. Farkındaysanız AKP, başarıyla IŞİD konusunu, ikinci plana itti. Amerika’nın resmi radyosu Amerika’nın Sesi, (VOA) kibarca yaptığı eleştiride “ABD, Türkiye’yi IŞİD ile mücadeleye odaklayamıyor” diye başlık attı. Batı başkentlerinde yayınlanan, gazete ve dergiler, Türkiye’nin IŞİD ile mücadelesinin, göstermelik olduğunu vurguluyor. Batılı ülkeler, vatandaşlarını, Türkiye’den uzak durması konusunda uyardı. Bunun anlamı, şiddet olayları, önümüzdeki günlerde tırmanacak. Tırmanacak ki en kötü çözüm bile mükemmel görünsün.

Ne demek istiyorum, terör örgütü ile yaşananlar, ne demek? Biliyorsunuz, bebek katili ile pazarlık eden AKP, seçim sonrası aniden çark edip, kavga eder hale geldi. Bu düşmanlık, AKP’nin, açılımı kullanarak oy almayı umduğu, Kürt oyları için mi? Yoksa kavgada başka gizli planlar mı gizli? Ne oldu da, PKK ile AKP’nin arası açık. Veya gerçekten açıldı mı? Ben tırmanan gerginliğin, Türkiye’ye kabul ettirilmek istenen acı reçetenin ön hazırlıkları olduğuna hep inandım. Terör ve kan, öylesine bir seviyeye gelecek ki bu katil sürüsü ile uzlaşma, neye mal olursa olsun, herkes tarafından kabul edilecek.

Bu planı uygulamaya koyan siyaset, öylesine pervasız ve sallapati ki kimse, terör örgütü ile mücadele edilmedi diyemeyecek. Oysa planı uygulayanlar, oyunculara suflörlük ediyor, kulaklarına fısıldıyor. Bakın bizimkinin Endonezya konuşmasına, tanıyamazsınız. Plan, PKK’nın siyasette rol alması ile son bulacak. Sevgili okurlarım, ne yazık ki ülke, uçuruma doğru koşarak gidiyor. Bu koşuda da, her zaman olduğu gibi iktidar, yalnız değil. Oyun kanlı, ama galibinin bizler olmayacağı kesin. Şairin de söylediğini bize uyarlarsak, “kan ve Kürtlerin sembolü gül, bu bahçedeki planın özü.”

Yazarın Diğer Yazıları