Kanallar FETÖ’cü itirafçılarının oyuncağı oldu

Kanallar FETÖ’cü itirafçılarının oyuncağı oldu
Son günlerde birçok tartışma programına çıkarılan FETÖ’nün eski üst yöneticileri “itirafçı” kimliğiyle yorumlarda bulunuyor. TV eleştirmeni Murat Tolga Şen, Medyaradar sitesinde yazdığı köşe yazısında programlardaki bilgi karmaşasına dikkat çekti.

FETÖ 40 yılın üzerinde çalışıp, daha sonrasında “itirafçıyım” diyerek kanal kanal dolaşıp, bazı isimlere iftira atanlara TV eleştirmeni Murat Tolgan Şen’den tepki geldi. Şen, medyaradar sitesinde kaleme aldığı köşe yazısında şunları söyledi:

15 Temmuz akşamından bu yana TV yayıncılığı yön değiştirdi. Ucuz yaz dizileriyle dolu hayatımızı bir anda darbeli-demokrasili tartışmalar işgal etti. Daha önce de yazmıştım; artık televizyonun yıldızı yaz dizilerinde oynayan yakışıklı gençler, güzel kızlar değil! Kumpaslarla emekli ettirilen, hapis yatan subaylarla başladık, şu aralar ise Fethullah Gülen’in eski yol arkadaşları, yani itirafçıları izliyoruz her gece…

CNN Türk’de, Habertürk'te ve başka kanallarda denk geliyorum, programcılar bu itirafçıları ekrana çıkarmakta sakınca görmüyorlar çünkü adamlar ilginç şeyler anlatıyor. Aynı isimler kanal kanal geziyor. Söylediklerinin ne kadarı doğru ne kadarı eğri bilemiyoruz çünkü bu yayınlarda bir sorun var. Örneğin Nurettin Veren’in katıldığı yayınlardan yola çıkalım; kendisi ne anlatmak istiyorsa onu anlatıyor. Karşısında herhangi bir direnç-sorgulama yok, adamcağız terlemiyor bile, programın gidişatı tamamen onun elinde. Eskiden böyle miydi ya!

Bu programları izledikçe, “Didem Arslan Yılmaz’ın yerine Hulki Cevizoğlu olsa bu program neye benzerdi, asıl merak ettiklerimizi o zaman öğrenir miydik?” diye düşünüyor insan.

İtirafçıların her dediğine inanalım mı?

İtirafçıların, bir dönem cemaatin içinde aktif olarak yer alıp sonra oluşumun dışına çıkanların bu kendi hallerine bırakılmış durumda bile çok ilginç şeylerden bahsettikleri bir gerçek ancak bu insanlara sorulacak o kadar çok soru birikti ki… Öte yandan bu programlar tam bir mayın tarlası, sanki keskin bir soruya verilecek tehlikeli bir cevap istenmiyor gibi... Neyin konuşulup neyin konuşulmayacağı programdan önce belirleniyor da olabilir.

Geldiğimiz noktada itirafçılar, katıldıkları tartışma-haber programlarında her gece aynı sakızı çiğneyip şişirerek suratımıza karşı balon patlatıyorlar. Benim (ve seyircinin) asıl merak ettiğim şeyler başka, o bilgiye de mutlaka sahipler ama bizi bilgilendirmekten ziyade kendilerini aklamaya çalışıyorlar gibiler. Onların söylemleri halkın üzerine her gün kova kova boşaltılan standart FETÖ lanetlemesinin tabanını oluşturuyor. Anlatılanların gerçekliğini sorgulamıyorum ama pilavın pirinci iyice ayıklanmış gibi geldi bana... Yoksa şimdiye kadar birilerinin dişini kırması gerekiyordu.

Hürriyet yazarı Ayşe Arman bile bugün köşesinde aklındaki darbe sorularını yazmış ve hatta okuruna "merak ettiğiniz şeyleri, cevaplanması istediğiniz soruları yazın, gerçeğin peşine birlikte düşelim" demiş. Onca haberden, programdan sonra hala temel sorular cevaplanmamış gibi duruyor. Demek ki bu itirafçı konukların şöyle bir iyice sıkıştırılmaya ihtiyacı var.

Tartışma programı nasıl yönetilmeli?

Dünyanın herhangi bir yerinde bu insanlardan birini eline geçiren iyi bir televizyon habercisi gündemi hallaç pamuğu gibi atacak şeyler çıkarır ama biz yine çocuk havuzunda yüzmeye devam ediyoruz, suya giriyoruz ama işte anca dizimize kadar…

Esaslı cevaplar istiyorsak soruları iyi sormalıyız!

Elbette bunu yaparken gerçeğin tarafını tutmaktan ve sürekli olarak sorgulamaktan vazgeçmemeli. Geçtiğimiz yıl gösterilen Gizli Dosya (Truth) adlı film, dürüstlüğü tartışmasız bir haberci ekibinin, Amerikan başkanlık seçimlerinin kaderini değiştirecek kadar sansasyonel bir haber yaparken tanıklar tarafından yanıltılması ve sonrasında iktidar sahipleri tarafından baskıyla yıldırılmasının hüzünlü macerasıydı.

Bunu yazmak istemezdim ama tartışma programı yapan televizyoncularımızda pek iş yok, katılanların yüzü suyu hürmetine izliyoruz ancak bu programların ana yelken direği her zaman sunucusu-moderatörüdür. Eskilerden biliyoruz, onların karşısına oturmak Behzat Ç'nin sorgu odasına girmek gibi bir şeydi.

Halk merak içinde, bu türden tartışma programlarını yapanların emeğine sağlık ancak eğer üstlerinde bir baskı hissetmiyor da gerçekten esaslı bir işe imza atmak istiyorlarsa biraz çalışsınlar!