Kaos ateşi sandıkta sönecek mi?..

Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede görülmeyen şaşırtıcı vakalar, toplumu sarsan çok vahim olaylar, "millet"i sürekli kıskaçta tutan gerginlikler ve sosyal bunalımları cinnete kadar götüren büyük sıkıntılar yaşandı, yaşanıyor bu ülkede... Hem de 16 yıldır, hem de hiç durmadan!..

Şimdi ise "düzen"in değişeceği ilan ediliyor kitlelerce... Gidişat ilk kez muhalifler lehine... CHP'den İYİ'ye, meydanlar doluyor tıklım tıklım, çığlıklar kürsülerden sloganlara kadar yeri göğü inletiyor adeta...

Velhasıl müthiş bir dönemecin, beklenen bir değişimin ve gittikçe büyüyen bir "kurtuluş" umudunun sinyalleri her köşeden duyuluyor neredeyse...

"Umut" belki de ilk kez böylesine sarsa sarsa büyüyor milletin yüreğinde, "değişim"in engellenemeyen gidişatı ise iktidarın zirvelerinden aşağılara kadar germeye devam ediyor herkesi...

Çatışmadan beslenmek zorunda bırakılan şu siyasal ortama baksanıza; vahim bir gidişat ve bundan kaynaklanan gerginlikler politika kulvarlarından milletin en viranedeki hanelerine kadar büyük gerilimler yaratıyor...

Bilmeyen de düşünür ki, sandığa, seçime ve demokrasiye değil, düşman kardeşlerin cephesine gidiyor millet!..

Ya da bilmeyen, iktidar-muhalefet hattındaki iki grup arasında düşmanca bir savaş hazırlığı var sanabilir bu ülkede!..

Baksanıza; son 16 yılın, milleti-devleti yoran gerginliği yetmemiş sanki de, ülkeyi yönetmeye talip muhalif siyaset, iktidarın her tür taarruzuyla köşeye sıkıştırılmak isteniyor...

Hakaret, iftira, çamur ve yalan gırla gidiyor... Sokaklara asılan afişlerden, gazete manşetlerine, televizyon konuşmalarından miting alanlarında söylenenlere kadar öfkenin devinimi giderek yükseliyor ve şu soru da kendiliğinden ortaya çıkıveriyor;

"Bu ülkeyi 16 yıldır diken üstünde tutan, memlekete güvenlikten diplomasiye, komşularla ilişkilerden ekonomiye kadar işkence çektiren siyaset ve rant pervasızlığının nihayet sonu mu geliyor?.."

***

Tavandan tabana gerilim tellallığı!..

Hiç kuşku yok, yukarıdaki tüm saptamalardan yansıyan kaygı ve buhranın tek kaynağı herkesin malumudur; AKP geriyor bu milleti... Güç zehirlenmesine yol açan iktidar pervasızlığının gerilimi kıskaca alıyor neredeyse tüm ülkeyi...

Sükunet, doğru düşünme, itidal ne yazık ki yıllardır hak getire... Tepeden aşağıya kadar, sanki "çığ"la büyüyen devasa bir kar dağı gibi öfkeler iniyor sürekli zirveden "taban"a kadar!..

Cumhurbaşkanından başbakanına, vekilinden bürokratına kadar memleketi yönetenlerin öfkeli dili toplumu yıllardır geriyor ve siyasal kutuplaşma artarken, kitleler arasındaki "barış" ve hoşgörü duvarı da giderek yıkılıyor... Heyhat, herkes birbirine öfkeli artık bu güzelim ülkede...

Çünkü yalnız AKP iktidarının pervasızlığı değil, siyasetten nemalanan doymaz güruhun millete yaklaşımı da cumhuriyet tarihinde görülmemiş vakalarla dolu;

Televizyonlarda milleti tehdit eden, onu bunu hedef gösteren kiralık borazanlar, "ya başkanlık ya kaos" manşeti atabilecek kadar basın etiğini yerle bir eden gazeteci kılıklılar da siyasetten cesaret aldı, almaya devam ediyor...

Halka adeta işkence yapan, muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarına sosyal medyadan hakaret edecek kadar zıvanadan çıkmış "Ali kıran baş kesen" bürokrat takımı ve siyasetin gücünden cesaret alarak millete sürekli meydan okuyan ancak bir türlü de dokunulmayan mafya babaları!.. Hepsi muhalefetin tabanına karşı...

***

Gerilimden beslenen siyaset...

Ne yazık ki son yıllarda, neredeyse hiçbir konuda aklıselim düşünemeyen, üzerindeki gerginliği atamayan ve kaostan çıkartılamayan bir ülkede yaşamak zorunda bırakılıyoruz...

Bu ülkede, siyaset kışkırtıcılığının toplumu germesi yetmezmiş gibi, bir de seçim propagandasına alet edilen öylesine vahim olaylar var ki, memleketin gerilimini artırmaktan ileri gidemiyor...

CHP'lilere, Saadet Partililere, İyi Partililere çeşitli kentlerdeki yandaş saldırıları, Suruç'ta 4 kişinin ölümüne yol açan ve aşiret çatışmasına da dönüşen AKP-HDP kavgasının gerginliği, PKK'nın lider kadrosunun öldürüldüğü öne sürülen Kandil operasyonunun gerilimi ve tüm bunların üstüne sürekli ısıtılan FETÖ'cü Adil Öksüz muamması!..

Tüm bunların siyasete alet edilmesi, memlekete demokrasiyi getirmesi için şekillenen "seçim" sandığının çevresinde adeta etrafı yakıp yıkan yıldırım çarpmaları gibi dolaşıp duruyor...

Velhasıl, meydanlarda milletin yüksek enerjisinin umuda dönüşmesi nasıl zirve yapmaya başlamışsa, AKP siyasetinin sivri ve keskin dilinden saçılan ateş ve öfke halkı geriyor, gündemi her an ısıtıyor ve ne yazık ki gidişatı da iyice karanlık hale getiriyor...

***

Huzuru arayan son pazar!..

Peki, yukarıda sıralanan çıkmaz sokak manzarasına karşı ne yapmalı, ulusun huzura ermesi için "millet"çe nasıl davranmalı?..

Bu köşede ısrarla vurguladık; memleketin, milletin, ulusun, rejimin en önemli, en yaşamsal dönemecine çok az kaldı... "Aklıselim" düşünebilmek ve karar verebilmek için önümüzde yalnızca 2 gün var...

Çünkü "24 Haziran" seçimi yalnızca siyasetin dengesini sarsmaya gebe değil, aynı zamanda gerginlikler ve keşmekeşler iktidarından kurtulmak için de belki son fırsat...

İşte bu fırsat, baskı, kargaşa çalkantı, gerilim, rant hırsı, pervasızlık siyasetinden kurtuluşun günü olabilse, memleketin gerilimi iyice düşecek, toplumda cinnet vakalarına da yol açan sosyo-ekonomik bunalımlar durdurulacak ve artık terörden, baskı siyasetinden, sosyal kaostan "yorgun düşen millet" de yaşamın keyfine varabilme fırsatını yakalayacak...

mustafa-kemal-ataturk.jpg

24 Haziran'a sakın ola yalnızca AKP'nin gidişi, muhalefetin gelişi olarak bakmayın... Hiç kuşkunuz olmasın; PKK, terör, FETÖ, yani kaotik gündemler yorgunu, ranta, hırsızlığa, rüşvet çetelerine, zamma, pahalılığa, enflasyona ve işsizliğe öfkeli bir milletin rahat bir nefes alacağı gün de olacak 24 Haziran...

Memleketi sosyal, siyasal, ekonomik açıdan sürekli bir yangının ortasında tutan buhran ateşi sandıkta sönebilir o gün... Pazar gününe işte bu düşünceyle hazırlanın...

Yazarın Diğer Yazıları