Kapılar, pasaportlu Türkmen’e de kapalı

Kapılar, pasaportlu Türkmen’e de kapalı
AKP hükümeti, IŞİD katliamından kaçan Yezidilere sınır kapılarını ardına kadar açarken, Türkmenler’den hâlâ pasaport istiyor. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Kazancı, çok sayıda Türkmen ailenin sınıra ulaştığını ancak pasaportlarının eski olduğu gerekçesiyle sınırdan geçmelerine izin verilmediğini söyledi.

Kapılar, pasaportlu Türkmen’e de kapalı

Hükümet, IŞİD katliamından kaçan Yezidilere sınır kapılarını ardına kadar açarken Türkmenlerden hâlâ pasaport istendiği ortaya çıktı. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı, bazı Türkmen ailelerin bin bir güçlükle sınıra kadar ulaştıklarını ancak Türkiye’ye girmelerine izin verilmediğini söyledi. Son olarak 5 Türkmen ailenin sınıra geldiklerini ve pasaportlarının eski olduğu gerekçesiyle girmelerine izin verilmediğini açıklayan Kazancı,  “Sınır kapısından girmeye çalışan Türkmenler var. Pasaportsuz olanların geçmelerine izin verilmiyor” dedi. Kazancı, “Sınıra gelen 5 aile içeri alınmadı. Geçersiz pasaport kullandıkları gerekçesiyle içeriye girmelerine izin verilmedi. Yetkililerle görüşerek sorunu çözdüm” diye konuştu. Türkmenlerin ya pasaport sahibi olmadıklarını ya da eski pasaportları kullanmak zorunda kaldıklarını anlatan Kazancı,  çatışma koşullarında yenilerinin edinilmesinin imkansız olduğunu söyledi. IŞİD’in zulmünden kaçarak Sincar dağlarına sığınan 50 bin dolayında kişinin güç koşullarda yaşam mücadelesi verdiklerine dikkat çeken Kazancı, buralara zaman zaman helikopterlerle gıda ve tıbbi malzeme yardımı yapıldığını ifade etti.  Kazancı sözlerini şöyle tamamladı: “Sincar’da Türkmenlerin yanı sıra Yezidi ve Araplar da var. Gerekirse Irak hükümeti helikopterlerle yardım götürüyor. Batı merkezli İngilizler, Amerika bazı yardımlar ulaştırıyor. Erbil’den uçan bazı helikopterler var. Oradan alabildiği kadar insanı kampa götürüyor. AFAD göre çadır kent kurma çalışmalarına başlamış. 20 bin aile kapasiteli bir çadır kent olacak. Fişhabur bölgesinde kurulacak. Kerkük’e yakın bir bölgede olmasını önermiştik ama sanırım en uygun yer Fişhabur bölgesiydi.” Fatih Erboz