Kapitalizmin tavlama yöntemi: Reklam

Amerikalı ünlü girişimci ve düşünür Henry Ford, şöyle der: "100 dolarınız varsa 95 dolarını reklama yatırın, 5'i ile de iş yapın."

Reklamın önemini ve işlevini bundan daha çarpıcı olarak ifade eden bir söz yoktur.

Reklam... İlan ve propaganda ile yakın akraba... İlanda talep ve algı yaratma çabası yok, tanıtımla yetiniyor. Propaganda ise beyinleri ele geçirme yöntemi, reklam bundan yararlanıyor.

"Talep yaratmak", "Algı yaratmak" dedik, bunların üzerinde duralım azıcık. Reklam talep yaratır, yaratmalı. Bir malı üretmeniz yetmez, onu öyle bir tanıtmalı, övmelisiniz ki, tüketicide bu mala karşı hiç olmayan talep ortaya çıkmalı. Bunun yöntemleri var, büyülü, çekici, şiirsel reklam sloganları bulmalısınız, bunlar hemen belleklerde yer etmeli, dillere düşmeli. Yeter mi? Hayır. Görsellikten de yararlanacaksınız. Fotoğraf, karikatür ve diğer çizimler... Afişe, filme, duyurmalıklara aktaracaksınız bunları.

"Algı yaratmak"sa, talep yaratmadan öte bir şey... Koşullandırma, beyinleri teslim alma amaçlı, hatta kimi reklamcılar buna yaratmak demiyorlar "Algı patlaması" deyimini yeğliyorlar.

Patlıyor evet... Patlıyor ve sattırıyor... Satışla birlikte, insanların algıları, tutumları, yaklaşımları tutkuları değişiyor. Kültürleri değişiyor...

Bu reklam öylesine büyülü, çekici, vazgeçilmez bir şey ki; ideolojileri ve dinleri bile teslim alıyor.

Nasıl mı? Söz gelimi girin internete yazın Google "İslam Reklam" diye, bir firma çıkacak karşınıza, adresi, telefonları, hepsi var. "İslam Reklam"... İslam ile aldatmak yani... İslamcıların yeni hüneridir mutlaka... Düne kadar İslam'da reklam var mı, yok mu diye tartışıyorlardı, bugün "İslam Reklam"ı kuruyorlar, çıplak kadın objeleri kullanmamak kaydıyla reklamın helal ve meşru olduğunu söylüyorlar, yazıyorlar.

Ya sosyalistler? Efendim onlar reklam metni yazarı oldular, yazdıkları metinlerde "devrim" sözcüğü bolca geçmekte: "Teknolojide devrim!", "kalitede devrim", "fiyatta devrim" diye... Bunların halleri daha acıklı...

Reklam konusunu "Reklamlar" adlı bir şiirle bitireceğim. Şair Abbas Abdulla yazmış. Kim Abbas Abdulla? Azerbaycanlı... Benim değerli dostum... Türkçü-Turancı... Elçibey'in mücadele arkadaşlarından. Azerbaycan'ın İstanbul'daki ilk başkonsolosu idi...

Abbas Bey, komünizmi de kapitalizmi de yaşayanlardan... Komünizmde reklam yoktu, sonra oldu Azerbaycan'da, hem de öyle bir oldu ki... Abbas Bey, imzalayıp 2013 yılında bana yolladığı "Yalnızam" adlı kitabına aldığı o şiirinde şöyle diyor:

"Reklamlarla danışıram (1)/Od tuturam, alışıram (2)/Bele (3) gezin, bele yiyin/Bunu alın, bunu deyin/Burda durun, burdan keçin/Gehve (4) için, şampan (5) için/Hayatını sigorta et...

Geribedir geribedir (6)/Yaşamağı, yaratmağı/Aldanmağı, aldatmağı/Reklamlardan öğrenirik/Almağı da satmağı da/Asrımızın tufanında/Susup susup yatmağı da/Reklamlardan öğrenirik.

Reklamlar da güle güle/Gaygımıza galır bizim (7)/Vahtsız biten ömürü de/Vahtsız gelen ölümü de/Yadımıza salır (8) bizim.

Reklamlarla danışıram/Od tuturam, alışıram"

1-Konuşuyorum,2-Ateş tutuyorum, tutuşuyorum, 3-Böyle, 4-Kahve, 5-Şampanya, 6-Gariptir, tuhaftır, 7-Bize gülüyor, halimize acıyor, 8-Hatırımıza getiriyor.

Kapitalizmin tavlama ve avlama yöntemlerinin en azılısını dinlediniz, hoşça kalınız...

Yazarın Diğer Yazıları