Kardeş katline hazırlananlar!

İnsanın nefsine yenilmesi, kişisel çıkarları uğruna, dinin temel emirlerini dahi yok saymasına sebep olur. Meral Akşener, bugün de "kamplar kurarak" belirli bir güne hazırlananlar olduğunu söylüyor.

"Fuad" nedir bilmiyorlar ki...

Cudi Kitapçıoğlu, "Yeniçağ Gazetesi'nde yayınlanan 'R-Kompleksi' başlıklı köşe yazınızda sözü edilen psikolojik durum, Kur'an'da geçen 'nefs' ve 'fuad' kavramlarını aklıma getirdi." diyor ve R-Kompleksine kapılanlar için bir tedavi yöntemi öneriyor: 

FUAD

Her insana, Allah tarafından verilmiş olan "Doğruyu anlayabilmek yeteneği", Kur'an'da "fuad" sözcüğü ile ifade edilmektedir.

Türkçe meallerin büyük çoğunluğunda "fuad" sözcüğünün Türkçe karşılığı olarak "gönül" sözcüğü kullanılmaktadır. "Gönül", eskiden "akıl" anlamında kullanılıyordu, örneğin, "Gönlümden geçeni size söyleyeyim mi?" denilince, "Aklımdan geçeni size söyleyeyim mi?" anlamına geliyordu.

Bugünkü güncel Türkçe'de "gönül" denilince "duygusallık, romantizm" anlaşılmaktadır.

"Akıl; mantıklı düşünebilmek yeteneği" anlamına gelen "fuad" sözcüğü, İsrâ suresinin 36'ıncı ayetinde geçmektedir.

NEFS

Kur'ân ayetlerinde çok geçen "nefs" sözcüğünün "içsel güdü" anlamına geldiği kanaatindeyim.

"Nefs" ile "Şeytan" sözcüklerinin birbirine benzer anlam içerdiğini bazı ayetlerden anlamaktayım.

Örneğin, bir ayette "El şeytan" sözcüğü geçmekte...

12'nci sure 100'üncü ayet: "...nezeğa el şeytânü beyniye ve beyne ihvetiye..."

Diğer ayette, "nefs" sözcüğünün çoğulu olan "enfüs" sözcüğü geçmektedir.

12'nci sure 83'üncü ayet: "...sevvelet le küm enfüsü küm emré..."

Gerek Hz. Âdem'in oğullarından birisinin diğerini  katletmesi olayı gerekse Hz. Yakub'un oğullarının, kendi kardeşleri Hz. Yûsuf'u kuyuya atmaları olayı, "nefs" veya "Şeytan" denilen "içsel dürtü"nün, "doğru düşünebilmek yeteneği"ni ("fuad"ı) etkisiz duruma getirmesine ilişkin örneklerdir.

5'inci sure 30'uncu ayet:  "... Tavvaat le hû nefsü hû katle ehı hi fe katele hü"

Katil olan kardeş, Allah'ın öğretisine çok önem ve öncelik vermeye dikkat eden (muttakı) bir kişi değildi; bu yüzden "nefsi" onu kandırabildi.

5'inci sure 27'nci ayet: "innemâ yete kabbelü el ilâhü min el muttakı-n"

Yukarıdaki ibareden, kardeşini katletmek isteyen kişinin "muttakı" bir kişi olmadığı; bu yüzden, Allah'a yakınlığının (kurba) kabul edilmediği anlaşılmaktadır.

"Kurba" sözcüğü ile "akraba" sözcüğü aynı köktendir.

ESAS DÜŞMANIN TA KENDİSİ

"Doğru düşünebilmek yeteneği" (fuad), Allah'ın kılavuz kitabındaki öğütler ile desteklenmiş ise o kişinin "içsel dürtü"ye yenilmesi söz konusu olmamaktadır.

Bu yüzden, R-Kompleksli insanların tedavisi için Allah'ın kılavuz kitabını okuyarak, ayetlerde "Sizin düşmanınızın ta kendisi" (36/60) (innehû le küm Adüvvün Mübiyn) denilen o düşmanın, kendilerine nasıl düşmanlık ettiğini öğrenmeleri gerekir diye düşünmekteyim.

HASED VE BAĞY (FANATİKLİK)

[2/109]    haseden min ındi enfüsihim

[42/14]    bağyen beyne hüm...

[03/19]    bağyen beyne hüm...

[45/17]    bağyen beyne hüm...

Birçok ayette, Allah'ın armağan ettiği kitabın uzmanı sayılan kişilerin, kendilerine kılavuz kitâb; doğru dini bilgi geldikten sonra; kendi aralarındaki "hased" (çekememezlik; kıskançlık) ve "bağy" (bilimsel düşüncenin devre dışı kalması; mantıklı düşüncenin yerini fanatikliğin alması) yüzünden, dini konularda çeliştikleri bildirilmektedir.

[47/25]  (...) min baadi ma tebeyyene le hüm-ü el hüdâ; el şeytanü sevvele le hüm (...)

Yukarıdaki ibarede ifade edildiği gibi doğrusunu gösteren Allah'ın kılavuzu onlara tam olarak bildirilmesinden sonra, Allah'ın kılavuz kitabındaki göstergeleri arka plânda bırakarak, başkasının dediğine önem ve öncelik veren kişileri şeytan kandırarak, kendi emeli doğrultusunda kullanır.

Yazarın Diğer Yazıları