"Kardeş kıyımı maddesi bu!.."

KHK ile 15 Temmuz ve sonrasında terör eylemlerine müdahale eden sivillere getirilen dokunulmazlığa ilk şiddetli tepki veren isimlerden biriydi Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu. Sosyal medyada, yayınlanan videosunu seyrettim; Feyzioğlu, "insanlar sokakta birbirinin kafasına sıkmaya başlayacak" sözlerini facebook üzerinden evinden yaptığı canlı yayında dile getirmiş. O sözleri sarf ederken gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi. Onu, takım elbise dışında görmeye alışık olmadığımız ve üzerindeki siyah hırka ile yaptığı yayını izlediğim için yadırgamıştım. Fakat, o Pazar günkü  dışa vuran ruh halini bırakın bir tarafa, söylediği sözler bugüne kadar alışageldiğimiz üslubundan daha sert daha ileri tonda ve çok daha keskindi... Metin Feyzioğlu, sorularıma cevap verirken KHK'ları duyduktan sonra Pazar günkü hali için "dengem alt üst olmuştu" ifadesini kullandı.

Tüm Türkiye'nin dengesini daha fazla bozan KHK'larla ilgili TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'na iktidardan gelen "kapsamı 15-16 Temmuz" açıklamaları çerçevesinde sorular yönelttim. Metin Feyzioğlu'nun YENİÇAĞ'a açıklamalarından başlıklar:

"Hükümet yetkililerinden biz sadece 16'sını kastetmiştik gibi açıklamalar gelmeye başladı. Onları yalanlayan Burhan Kuzu oldu; attığı tivite bakarsanız  zaten geleceğe yönelik bir şey de olduğu orada yazıyor. O çok önemli değil ama bir yumuşama izlenimi aldım. '16'sından sonrasını kastetmedik' diyorlar. Onların neyi kastedip etmedikleri önemli değil ne yazdığı önemli. Konuyu genel af olarak ele alıp 'KHK ile genel af olmaz' diyenlerin eksik değerlendirme yaptıklarını söylüyorum. Çünkü, genel aflar geçmişe yönelik olur. Vardır hukukumuzda bir sürü örneği. Ama kanunla bile ileriye yönelik 'siz şöyle şöyle yapın biz sizin sorumluluğunuzu peşinen ortadan kaldırdık' diyen bir madde bizde yok. Tarihimizde yok, hiçbir devletin tarihinde de olamaz. Devletlerin tarihsel olarak tekeline ilk olarak aldığı; güç kullanma yetkisidir. Hiçbir devlet bu gücü, güç kullanma yetkisini başkalarına verip onlara da ceza ve tazminat sorumsuzluluğu tanıyamaz. Bu olmamıştır."

"Affın geriye yürümesi"ne açıklık getirmesini istedim Feyzioğlu'ndan. "Af zaten geriye yöneliktir. Burada 'devamı niteliğinde eylemler' demek suretiyle  ucunu açık bırakmış" deyince "Gezi davaları için geriye yürütülebileceğine" dair yorumları hatırlattım:

"O yorumu da yapanlar çıkacaktır bu maddeye ilişkin. Çünkü, 'terör eylemleri' diyor. Terör eylemlerini 15 Temmuz'la birleştirip birleştirmediği konusunda bir tereddüt olabilir. Fakat bu bir yorum tartışma meselesidir. Ancak 16'sından sonrasını da içerdiği tartışmaya açık değildir. O yüzde yüzdür. Bunu ben, dünden beri bazı hukukçularla konuşuyorum. Diyorlar ki, 'bu 15'ten önceki terör eylemi olarak nitelendirilen eylemlerini bastırırken kullanılan işte şiddeti de sorumsuz hale getirir' dolayısıyla mesela 'Gezi Parkı'ndaki Ali İsmail'in sivillerce öldürülmesini de cezai ve tazminat sorumluluğundan kurtarır' diyenler var. Ancak 16'sından sonrasını kapsadığında tartışma yok. 15'inden öncesini kapsar mı? Tartışılabilir. Ama 16'sından sonrasını kapsadığına tartışma yok, yoruma falan açık değil o konu. Sayın Bakan, hükümet sözcüsü 'biz 15'ini 16 sını düşünerek yazdık' diyorlar. Tamam bir an için inanalım ama yazdıkları o değil."

--Düzeltilir mi?

"Bu düzeltilmezse artık hiç kimse Türkiye'de yaşam hakkını güvencede saymaz."

--Nereye gidiyoruz?

"Onu ben telaffuz etmeyeceğim. O kelimeyi söylemeyeceğim. Ama bu maddenin kardeş kıyımına yol açacak bir madde olduğunu dehşet içinde ifade ediyorum. Yani, Pazar günkü dehşetim odur. Sonunda fark ettim, hiç saçımı falan bile taramamışım. Üstümü başımı toparlamadan insanları bilgilendirmek zorundaydım. Saatlerce çalıştım, kafamı kaldırdığımda tüm dengem alt üst olmuştu. Bu kadar yaptıklarını biliyorum ama bu noktada yapabileceklerine ihtimal vermemiştim. Kardeş kıyımı maddesi bu. Onu kastetmedik, bunu kastetmedik söylemlerini büyük bir mutlulukla karşılıyorum. Sözlerin hiç değeri yok, KHK'ya işlemeleri lazım. Bunu kast etmediğini söyleyen oraya bir 16 kelimesini konduruverir.

 Türkiye'de ne olursa olsun; Allah göstermesin yarın bir deprem olsun bunu takibe devam etmeliyiz çünkü bu bir deprem. Bunu kimse gündeminden düşüremez. Buradaki kurgu; camilerden 'haydin' diyecekler, tamam mı? Hayır oyu veren yüzde 50, zaten terörist olarak ilan edilmişti. Onlardan kafasını kaldıranın kafasını kesecekler Ruanda misali.. Oraya varır... Bunu istememiş olsalar da varır. İstememiş olsalar da bu iş buraya varır. Bu fitili ateşlemek çok kolaydır. Söndüremezler sonra.. Ben deli miyim öyle bir şey yokken bu kaygıyı taşıyayım? Öyle bir şey yoksa ilk çıkıp 'yok' diye söyleyecek benim. Cumhurbaşkanının bile aklına gelmemiş olabilir imzalarken ama bu böyle anlaşılmıştır. Bunun giderilmesi için düzeltilmesi lazım."

"Pardon! Yanlış yaptık" veya "sehven hata" denilebilecek bir iş mi bu?.. Nereye gidiyoruz?.. Bu soruya iyimser bir cevap verebilecek olan var mı!..

Yazarın Diğer Yazıları