Kariyer

Kariyer, her insanın hayallerini süsleyen, ulaşmak için birçok istek ve taleplerden vazgeçilen, insanı onurlandırıp yücelten ve hemcinslerine karşı farklılığını ortaya koyan bir durumun adıdır. Kariyer, kişinin yılmadan, bıkıp usanmadan, gecesini gündüzüne katarak, zaman mefhumunu unutarak çalışıp elde ettiği kazanımıdır.
Kariyer, insana ayrıcalık getiren, çevresinde farklı gözlerle izlenip, gıpta edilen, her zaman aranan kişi yapan ve namerde muhtaç olmadan hayatiyetini devam ettiren bir farklılıktır. Kariyer, insanları yuva kurmaktan alı koyan, yuva kuranları ise çocuksuzluğa mahkûm eden bir çalışmadır. Kariyer, ilme inanan, ilmi veriler doğrultusunda çalışmayı kendine düstur edinip, sonuçlarını başkalarıyla paylaşmaktır.
Böylesine güzel bir onuru kim taşımamak ister? Kim böylesine ayrıcalıklı kişi olmak istemez ki? Hele de öğretmenseniz, ne büyük mutluluktur. Ülkemizin geleceğini şekillendireceklere yol göstermek, bu yolda da bilerek, şuurlu ve kariyer sahibi olarak yürünmesinin görülmesinin zevkini tatmak ne demektir düşünebiliyor musunuz?
Ayrıca her ebeveyn de çocuğunun daha bilgili, kültürlü ve değerleriyle çelişmeyen, insan sevgisini kendisine şiar edinmiş kariyer sahibi öğretmenler elinde şekillenmesini arzu eder. Bu öğretmenlerin yetiştirdiği yavrularımızla hem halkımız, hem de ülkemiz kazanacağından gelecek bizim geleceğimiz olacaktır.
Herhalde Milli Eğitim Bakanlığı bunu görmüş veya sezinlemiş olacak ki öğretmenler için kariyer basamakları sistemini getirmeye çalışıyor. Ya da, kafalarının arkasında yatan bir konunun gerçekleşmesi için kılıf hazırlıyorlardır. Oluşturulmaya çalışılan kariyer basamaklarının gerçeklerini iyi irdelemeden, eksiklerini tespit etmeden kıyafet yönetmeliğindeki değişiklikte olduğu gibi, olaylara ideolojik ve çıkarlardan bakarak hareket edilmemelidir.
Konu yeni eylem ve etkinliklere neden olmadan, doğabilecek eksikler ve oluşacak aksaklıklar tartışılmaya açılmalıdır. Eğer bunlar kulak arkası ediliyor, Milli Eğitim Bakanlığı katılımcılıktan kaçıyor, ben bilir ve ben yaparım diyorsa, mutlak bunda bir art niyet var demektir. İşte o zaman gerekli yollara başvurulmalıdır.
Ancak bugüne kadar yapılanlara bakıldığında, bırakın görüş almayı, görüş beyan edenlerin dahi düşman kabul edilerek susturulmaya gidildiği de bir gerçektir. Kafalarının arkasında oluşanları veya oluşturanları, halkın isteğiymiş gibi gündem yaparak uygulamaya koyup, vatandaşları kamplara ayırdığı da unutulmamalıdır.
Öğretmenlere uygulanacak kariyer basamaklarıyla ilgili bakanlık açıklamasına bakıldığında ise, her öğretmenin hayali olan, kariyer basamakları gibi konuda yapılacak uygulamalarla öğretmenler arasında oluşacak kamplaşmaların sinyalleri şimdiden verilmeye başlanmıştır.
Bugüne kadar siyasi erkin aldığı her kararın söylemin farklı, uygulamasının farklı oluşu olaylara halkımızın temkinli yaklaşmasına neden olmaktadır. Açıklanan bu kararda da temkinli olunması gereken nedenleri sıralayıp, yarınlarda bu güzelliği de ucubeye döndürmesinin önüne geçmelidir.
Stajyer öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, kıdemli uzman öğretmen ve başöğretmen gibi beş basamaktan oluşacak kariyer sisteminin basamakları yapılacak sınavlarında alınacak puan ve değerlendirme çizelgesinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda belirlenecektir. Yapılacak bu değerlendirmede ise yüzde 50’si sınav, yüzde 50’si değerlendirme çizelgesi üzerinden oluşacak toplam puan üzerinden 70 puan alınılırsa kazanılacaktır.
Bu da göstermektedir ki, sınav basamak atlamada fazla bir anlam ifade etmemektedir. Esasta basamak atlamak ise birilerinin insafına kalmıştır. Bir yerlerin isteklerine harfiyen uyarak, yani kula kulluk yaparak bu basamakları çıkacaksın. Yoksa tepe taklak aşağı yuvarlanacaksın. Yok, ben kula kulluk yapmam dersen, sınavı kazanamayıp öğretmenliğe veda ederek memurluk yapacaksın. Tabii ki hangi basamakta büro memurluğuna düşeceğin de senin maharetine kalacaktır. Daha önceleri de öğretmenlerin kendilerini yetiştirmeleri için, yüksek lisans ve doktora yapmaları halinde ödüllendireceğiz söylemleriyle bazılarına uzman öğretmen, bazılarına ise başöğretmen unvanları verilmiştir. Bilahare olay kadro yokluğu bahanesiyle dondurulmuştur. Şimdi ise bu unvanlarda bulunanların durumunun ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Ayrıca bunların da tepe aşağı memurluğa düşmeleri mahirliklerine bağlı olacaktır.
Tabii ki okulunu yeni bitirmiş bir öğretmenle, yılların öğretmeninin eğitimdeki gelişmeler ve yeniliklerle ilgili bilgisi aynı olamaz. Yeni öğretmenlerin ise tecrübeleri yetersiz kalacaktır. Her ne kadar sınavın yüzde 50’lik bir payı da olsa, bunların aynı sınavda yarıştırılmaları doğru da olmaz. Eğer öğretmenleri eğitime alıp yetiştirdikten sonra yarıştıracağız denirse, 600 bin öğretmen nerede, nasıl ve kimler tarafından eğitime alınacaktır. Geçmişteki hizmet içi kurslarında olduğu gibi yapılacaksa, o bile mümkün değil, bunun getirisi ise devlete külfetten başka bir şey olmayacaktır.
Hep sazı üst perdeden çaldıklarını iddia ediyorlar da halk hiç çalamadıklarını ibretle izliyor. Bakanlık ve taşra teşkilatlarında çalışan eski personeli yetersiz bularak paketleyip bir depoya atarken, getirdiklerinin eskileri aratır olduğunu da gördük. Yani çaldık dedikleri sazın telinin dahi olmadığı ortaya çıktı.
 Dilerim ki, biz yanılmış olalım. Yanılmamız için ise, ne yapmayı düşündüklerini ve nasıl yapacaklarını plan ve programıyla birlikte kamuoyuyla paylaşmaları gerekir. Ayrıca geçmişte yaptıkları yanlışlardan dolayı kamuoyundan özür dileyerek, yapılan hatalarından geri dönmeleri gerekir. Yapılacakları ise birilerinin isteğine göre veya ideolojilerine hizmetten uzak, bilimsel verilere dayalı yapmalıdırlar.

Yazarın Diğer Yazıları