Kars Antlaşması’nı kim neden sansürlüyor!

Ermeni meselesini Atatürk’ün gözünden; O’nun çeşitli zamanlardaki konuşma ve yazışmalarından aktaran yazımda,  “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin iktisadi yararlarına göre çözülmek istenilen mesele” kısmını aktardığım konuşmanın, Ermeni sorununun Kars Antlaşması’yla en doğru şekilde çözüldüğünü anlatan devamını hatırlatmış Av. Gülseren Aytaş.

Avrupa Parlamentosu’nun, her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına da, Avrupa ülkelerinin “özgül ağırlıkları(!)” na da hakaret sayılması gereken kararından sonra hazır mevzu yeniden ısınmışken, -vaktidir-, Aytaş’ın Ermenistan’a verilen tavizleri “Bir protokol uğruna ya Rab ne hukuki metinler çiğnendi” penceresinden ele aldığı araştırmasını özetleyerek paylaşayım:

“Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve Türk milletinin yargı egemenliğini hedef alan küresel soykırım propagandaları Kars Antlaşması’na bütünüyle aykırı olduğu halde bu antlaşmadan hiç bahsedilmemektedir. Oysa Kars Antlaşması, Ermeni meselesini hukuken çözümleyen antlaşmadır ve 94 yıldan beri yürürlüktedir.

() Moskova Antlaşması, TBMM hükümeti ile Rusya Şuraları Federatif Sosyalist Cumhuriyeti hükümeti arasında 16 Mart 1921 tarihinde imzalanmıştır. Bu kritik antlaşma ile Doğu sınırlarımız tespit edilmiş ve Sevr projesi ve önceki anlaşmalar hükümsüz ilân edilmiştir.

Antlaşmanın girişinde,“istilâ ve yayılma siyasetine karşı Türkiye ve Rusya’nın dayanışması” ifade edilmiştir.()

Türkiye, Moskova Antlaşması ile yetinmemiş. Moskova Antlaşması’nın 15. maddesine istinaden Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’la da 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşmaya göre ülkelerin sınırları en ince ayrıntılarına kadar tespit edilmiş, karşılıklı sulh olunmuştur.

Atatürk, Kars  Antlaşması’yla ilgili olarak şunları söylemiştir:

“Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin iktisadi  yararlarına göre çözülmek istenilen mesele, Kars antlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.”

13 Ekim 1921’de imzalanan Kars Antlaşması’nın () bazı hükümleri şunlardır:

- Taraflar birbirlerinin millî bağımsızlığını tanımıştır. (Giriş)

() 1915 nakil ve iskân kararları, Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarını ilgilendiren konulardır. Millî yetki içindeki bu konuya milletlerarası hukukun müdahale hakkı yoktur. İşte Kars Antlaşması’nda taraflar, Ermeni iddialarını milletlerarası uyuşmazlık haline getiren Sevr projesinin geçersiz olduğunu kabul etmiştir.(md.2) Böylece Ermeni iddialarının uluslararası uyuşmazlık haline getirilemeyeceği teyit edilmiştir.

* Sınır tespit eden antlaşmalar, yapıldıkları tarihte kesin ve objektif hukuki sonuç doğuran antlaşmalardır. Ermenistan, sınır tespit eden Kars Antlaşması’nın geçerliliğini tartışma hakkına sahip değildir.

 Fakat ne hazindir ki Türkiye, Kars Antlaşması’nın 88. yıldönümüne üç gün kala 10 Ekim 2009’da Ermenistan’la Zürih protokollerini imzalamıştır. () Bu protokollerde yalnızca bir antlaşmadan söz edilmemiştir; 1921 Kars Antlaşması! Çünkü protokoller 1921 Kars Antlaşması’na bütünüyle aykırıdır ve Ermenistan’ın iddia ve talepleri doğrultusunda Türkiye’nin yargılanmasını öngörmektedir. Bu protokoller kamuoyunun dikkâtinden uzak tutulsa da TBMM tarafından onaylanması için olağanüstü baskı yapılmaktadır. Hatta inanılmaz bir şekilde ABD Büyükelçisi Jeffry TBMM’ye gelmiş, Dışişleri Komisyonu üyesi milletvekilleriyle görüşmüş ve” tek çıkış yolu protokollerin onaylanmasıdır “ demiştir.

Son olarak 15 Nisan 2015 tarihinde alınan AP kararı, Brüksel’den şöyle bildirilmiştir: “Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan PROTOKOLLERİN ÖN KOŞULSUZ ŞEKİLDE ONAYLANIP UYGULANMASI ISRARLA TAVSİYE EDİLİYOR.”

“Önkoşulsuz”ne demektir?

“Ermenistan Ortak Tarih Komisyonu teklifinden kaçıyor” şeklinde yanıltıcı propagandaların aksine Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Koçaryan, 25 Nisan 2005 tarihli resmi mektubuyla “önkoşulsuz diplomatik ilişki” ve “hükümetlerarası komisyon” talep etmişti ()

Koçaryan’ın “önkoşulsuz” kelimesinin anlamı; “1921Kars Antlaşması’nı tanımıyoruz, soykırım iddiasından vazgeçmiyoruz, Karabağ’ı boşaltmıyoruz” demektir. 

Türkiye, Koçaryan’ın 25 Nisan 2005 tarihli mektubundaki isteklerini 1921 Kars Antlaşması’nı yok sayan 2009 Zürih protokolleriyle maalesef kabul etmiştir! Ermenistan’ın şimdiki Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Ermenistan’ın bu başarısını şöyle anlatmıştır:

“Birinci önemli husus; protokollerde bizim Ermenistan olarak başından beri savunduğumuz hiçbir önkoşul bulunmaması. ..İkinci önemli nokta, Türkiye ile Ermenistan arasında tarihi ilişkilerin ..hükümetlerarası alt komisyon tarafından ele alınacak olması.”

Türkiye’de ” Ermenistan Ortak Tarih Komisyonu teklifinden kaçıyor “şeklinde yanıltıcı propagandalar son hızıyla devam ederken Batı da bu protokollerin TBMM tarafından (7 Haziran seçimlerinden sonra işbaşına gelecek açık veya gizli bir koalisyon tarafından) onaylanması için çalışmaktadır.

Fakat üzerinde en çok şehitlerimizin hakkı olan 1921 Kars Antlaşması vardır ve 94 yıldan beri yürürlüktedir, bütün Türk vatandaşlarının bu antlaşmanın kıymetini bilmesi gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları