Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

“Cahil” dediği gazeteciden Başbakan’a şok cevap:
Yönettiğin ülkeden haberin yok!

Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Şanghay Beşlisi’ne diyalog ortağı olup olmadığını bilmiyor mu!

...Başbakan, yanındaki Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na dönerek,  “Şu an Şanghay Beşlisi’nin Diyalog Ortağı mıyız?”  diye sormuş. Sinirlioğlu da  “Evet”  diye yanıt verince Başbakan devam etmiş:
 “O da büyük köşe yazarlarından geçinen bir tanesi. ’Türkiye Diyalog Ortaklığı’na bile kabul edilmedi’diyor. Biz şu an Şanghay Beşlisi’nin diyalog ortağıyız. Buradan onun da bilmesini istiyorum; öğrensin. O cehaletinden kurtulmuş olur.”
Bu köşeyi takip edenler bildi; Başbakan’ın kastettiği köşe yazarı benim.
(...)
Sayın Başbakan, bir zahmet kendiniz T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın sitesini tıklayın; orada  “diyalog ortakları” olarak sadece Belarus ve Sri Lanka’nın adını göreceksiniz. Türkiye’nin adı hala yok. ŞİÖ’nün resmi sitesinde de diyalog ortağı olarak Türkiye’nin adı geçmiyor. Çünkü Türkiye’nin  “diyalog ortağı”  statüsü henüz fiile geçmiş değil...
Kadri Gürsel/Milliyet


 

Türk olmaktan utanmak...
İktidar son beş yıldaki uygulamaları ve medya marifetiyle yaptığı propaganda sonucu Türkleri Türk olmaktan utanır hâle getirdi. Uzunca bir süre bunun farkına varamayan toplumda son zamanlarda oluşan uyanış ve  “Biz neden Türk olmaktan utanacağız ki?” söylemi arttı. Buna karşı CHP’li milletvekillerinin büyük bölümünün tutum ve davranışları “bu utancı” paylaştıklarını gösteriyor. Bunun artık bitmesi gerek.
Can Ataklı/Vatan



 

Misyon medyası için manevra şart oldu
Karacılar havacılar idare ediyor da en feci durumda olan donanma!..
Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın altı boş.. Ağustos’ta emekli olunca o göreve gelecek başka oramiral yok..  Diğerleri nerde derseniz hapisteler..
En komik durumda olan da Harp Filo komutanı.. Görevinin başında ama mahkeme yurt dışına çıkmasını yasaklamış.. Yani harp çıksa harbe katılamayacak..
Yahut şöyle katılabilir.. Düşman gemilerinin karasularımıza girip yerleşmesini bekler sonra saldırıya geçer.. Karasularımız dahilinde yendi yendi!..
Yok yok, başı balyozdan değil, çeteden dertte.. Balyoz davası zaten patlamış halde..
Hukuksuzluk abidesi olarak tarihe geçecek.. Başbakan’ın bu çıkışıyla zincirler kırıldı..
Eski Genelkurmay Başkanı 3-3.5 yıl geç kalsa da sonunda; genç subayların haksız yere mahkum edildiğini söyledi,
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı; orduda disiplin ve moral aksadı. Ordu başarılı olamaz dedi..
Misyon medyası ise henüz sessiz.. Bakalım nasıl manevra yapacaklar..
Mehmet Tezkan/Milliyet

 

 

Kafanıza bomba geçirdiler
siz hâlâ fark edemediniz mi
Ahmet Davutoğlu Suriye’nin İsrail saldırısına şimdiye dek sessiz kalması ile  “çakıl taşı bile atamadılar”  sözleri ile alay ediyor, aklı sıra Esad’ı küçük düşürüyor (Hürriyet-02.02.2013).
Ahmet Bey; Değil çakıl taşı, bombayı Cuma günü Ankara’nın göbeğinde başınıza geçirdiler, siz hala fark edemediniz mi? 
Dr. Cüneyt Ülsever/Yurt

 

 

Sürüleşme
Sürüleşme  “ortak kimlik” kazandırır.
Ortak kimlik, kişiyi bireysel sorumluluktan kurtarır.
Bireysel sorumluluk, taşınması zor bir süreçtir.
Sorgulamaya dayanan zorlu bir süreci göze alacaksınız.
Soracaksınız.
Duraksamadan soracaksınız.
Tabularınız olmayacak.
Sorularınıza kişisel yanıtlar vereceksiniz.
Onaylanmamayı göze alacaksınız.
Bu yanıtların sorumluluğunu üzerinize alacaksınız.
Bu sorumluluğun gereklerini yapacaksınız.
Bedeli varsa -ki her zaman vardır- ödeyeceksiniz.
Kazancınız  “özgürlüğünüz” olacaktır.
Özgürlüğün bedeli budur.
Oysa, sürünün özgürlüğü yoktur.
Ama sürünün kendi başına ödediği bir bedel de yoktur.
Elle gelen düğün bayramdır.
Bireysel özgürlüğünü isteyenler, sürüleşmeye karşı çıkarlar, bedelini de öderler.
Birey olmanın ya da sürüden biri olmanın ayrımı budur.

 

***

 


Toplumlar ne zaman sürüleşir.
Soru sormaktan korktukları zaman.
(...)
Korkuya dayalı yönetimler de toplumu sürüleştirir.
Nazi Almanya’sı sıradan insanları böyle Nazi yapmıştır.
Mussolini İtalya’sı sıradan İtalyan’ı böyle faşist yapmıştır.
Stalin Rusya’sı insanları birbirinin ihbarcısı yapmıştır.
İdeolojisi inanca dayalı sistemler toplumu sürüleştirir.
Onlara ortak kimlik kazandırır.
Onları kitlesel gücün bilinçsiz bir parçası yapar.
Bütün çağların büyük tehlikesi budur.
Erdal Atabek/Cumhuriyet