Katliamcı kesin inançlı Ya siz?!.. Nesiniz?!

Diyarbakır'da 4 polisimizin şehadet haberiyle kavrulurken "Reina" adlı eğlence merkezinin katliamcısının yakalandığı haberini aldık. (Katliamcının adı "Abdülqadir Masharipov" olarak yazılıyor. O isim Abdülkadir Maşaripov'dur.)  

Reina'da 39 can gitti. Çoğu Arap ülkelerindendi. Ne için gelirlerse gelsinler bizim misafirlerimizdiler. Katledilenlerden biri İsrail vatandaşı Müslüman gencecik bir kız. Üç arkadaş, kendilerine göre eğlenmek için Türkiye'yi tercih etmişlerdi. Genç kızın cenazesini almaya yaşadığı ilin valisi gelmişti. Vali İsrail adına vatandaşına sahip çıkmıştı. Yahudiler ve Filistinliler... İki taraf da birbirini topraklarını gasp etmekle suçluyor ve iki taraf da, rastlaştıkları yerde birbirinin boynuna sarılıyor. Ama halk, o günahsız insanlar! Neden yan yana gelmesinler? Neden konuşmasınlar? Neden birbirlerini öldürsünler?  

Savaşın içinde, Çeçenistan'dan, Bosna'ya, Filistin-İsrail'e, Kosova'ya, Irak'a, İspanya-Bask'a kadar birçok ülkede, röportajlarımda, mutlaka bir tarafı değil, tarafları dinlemek istedim. Bu tarafta Dudayev ve yanındakilerle konuşurken, gittim muarızları Ruslan Hasbulatov'u buldum... Bir tarafta Zoran Cinciç'le, Vuk Draçkoviç'le konuşurken, diğer tarafta İbrahim Rugova'ya ulaştım... Bir tarafta Filistinlileri, diğer tarafta İsraillileri dinledim.

Neden birbirimizi anlamaktan kaçınıyoruz? Neden her şeyi ben bilirim diyor, tek başımıza karar alıyor, halkımızı nâra atıyoruz.

Milleti ürkütmemek için adına isterseniz "Cumhurbaşkanlığı" deyin, Türkiye'nin rejimini değiştiriyorlar, bir muhalefet partisi başkanı, ki Milliyetçi Hareket çizgisinden gelmiştir (öyle sanıyoruz!), kimseye danışmadan şartsız destek veriyor! 

Burada, başkanlığın önünü açan, Balgat'taki zata seslendim... Çağır bizi. Anlat. Neden rejim değişikliğini istiyorsunuz? Bizi ikna et... Ama hiç oralı olmadı. Ben bilirim, ben karar veririm, herkes bana uyacak!

Bir ortalık sözü vardır: "Uşağı mı var?!" Bu sözün başındaki kelimeyi biliyorsunuz. Söz başka yere çekilmesin diye yazmadım. Halkın yüzde 95'inin bu sözü kullandığını adım gibi biliyorum!

Partilerin varlığı, "ikna" içindir; halkı kazanmak içindir; halka emir vermek için değil!

Başkanlığa giden yolda, çok basit bir kayırma örneğini vereceğim. Gazetemize saldırdılar, cam çerçeve indirdiler. (Saldıranlar herhâlde hatalarını anlamışlardır.)  Türkiye'de, milyonların sesi bir gazeteye saldırılıyor, ne Saray'dan, ne Köşk'ten, ne basın yayından mesul başbakan yardımcısından bir ses çıkıyor!

Niye?

Daha başta ayırıma gidilir, Türkiye'nin yarısı yok sayılırsa, ileride, rejim değiştiğinde, neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum!

Bize geçmiş olsun telefonu açmayan basın yayından sorumlu genel başkan yardımcısı, daha başka partide iken, gazetemize gelmiş, güzel güzel sohbet etmiş, iyi niyetle bu sohbeti köşemizde yazmıştık.

Ne kolay düşman kesiliveriyoruz. Tahammüllü olacaksın, anlamak isteyeceksin; ama önce anlatman gerek...

Katliamcı, "kişiliği bedeninden ayrılmış" bir kesin inançlı...

Ya siz?!.. Nesiniz?!

Yazarın Diğer Yazıları