Kavgayla doğan anayasa...

      Demokrasiyi özümseyememiş bir toplumuz. Özgürlükleri, hele bireyselleşmeyi hiç beceremediğimizi deneysel olarak gözlemekteyiz...

Yıllardır okullarda demokrasi okuduk..

Geldiğimiz yere bakın...

Tek kişinin yönetimine geçmek için Meclis sadece oylama yapmıyor. Aynı zamanda yumruk yumruğa kavga ediyor.

Hani öğrendiğimiz güzel şeyler?

Hiçbiri yok...

Okulun öğrettiklerinden çok, okul dışında ideologların, paralellerin, ötekilerin öğrettikleri çok daha içimize sinmiş ve okul dışı öğrenmeler hayatımızı yönetiyor...

Okul, hukuk fakültesinde adalet öğretmiş, seninkiler adaleti katlediyor..

Okul, hukuk fakültesinde anayasa hukuku dersinde demokrasiyi, sistemlerin adaletli yönetiminin nasıl olacağını öğretmiş, seninki okulun verdiği diplomayla vekil seçilmiş tam tersini yapıyor.

Eğer okulun öğrettikleri hayatımızı yönetseydi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Millî Parlamentosunda her zaman demokrasi ve adalet kazanırdı...

Eğer okulun öğrettikleri, dışarıdakilerin öğrettiklerinden daha çok etkili olsaydı, FETÖ diye bir meselemiz olur muydu? Üstelik okuldan öğrendiklerini bile FETÖ'nün emrine verir miydi?

Doğrusunu söylemek gerekirse kanun yapmayı da bildiğimiz söylenemez. Çünkü kanun yapmanın bir adabı vardır. Kuralları vardır...

Ülkemizin içinde bulunduğu manzaraya bakın.

Anayasa yapan yasama organındaki kişiler, yasaları çiğniyor. Yetmiyor kendini haklı çıkarmak için karşısındakine sövüyor. Aynı şekilde yasa yapmaya çalışan Meclis'teki vekiller, Meclis'in yürütmesini gerektiren kuralları tanımıyor. Kısacası yasa yaparken anayasayı, anayasa yaparken de yasaları çiğniyor.

Meclis iç tüzüğü "gizli oy verilir" diyor, adam bakan seviyesinde ülkeyi yönetiyor ve oyunu açık kullanıyor. "Benim ne vereceğim zaten belli. Açık versem ne olur" diye de yanlışını haklı çıkarmaya çalışıyor.

Bir başkası oy pusulasını gösteriyor.. Yetmiyor hakaretler savuruyor. İtiraz edenleri dövmeye kalkıyor..

Bunları görünce benim gibiler de diyor ki: Kardeşim, senin oyunun rengi belli olabilir. Ama sen yasama organının yani hukuki kurallar koyan bir kurumun üyesi değil misin? Öyle ise yasa yaparken yasaya (hukuka) neden uymuyorsun?

Ve devam ediyor: Hukuka uymadan, nasıl başkalarına hukuk kuralı koyma hakkına sahip oluyorsun?  Ve haykırıyor: Senin yaptığın anayasadan millete ne fayda gelecek? Yarın bir gün kendi yaptığın kuralı da çiğnersin.. Meclis yeminini niye ettin? Kural tanımayacağın için mi?

Yasa yaparken yasalara, anayasa yaparken de yasalara uymamak ve keyfine göre davranmak için mi?

Tam bir ahlak faciası yaşıyoruz...

Büyük çöküşlerin çukurlarına doğru kuralsızlar yüzünden yuvarlanmaktayız.. Evet, yasalar ahlak içermez. Hiçbir yasa ahlak kuralı ortaya koymaz.

Bu tamam.

Ancak yasa koymanın bir ahlakı elbette vardır. İşte benim ülkemde olmayan şey budur.. İnsanlar ahlak kuralı koymayabilirler ama ahlaki davranmak zorundadırlar. Ülkeye, topluma ve insanlığa karşı bir ödevimiz, buradan doğan bir sorumluluğumuz yok mu?

İşte bu sebepledir ki, kavgayla çıkan bir anayasa kavgaların çocuğu olarak doğduğu için referandumdan geçse bile, daima toplumun büyük kesimlerinin rızasını kazanmamış olacaktır. Şu çıkacak; anayasaya uygun her yasa ve kural kavganın bir tarafının memnuniyetine ve rızasına, geri kalanının da razı olmayacağı itirazlara sebep olacaktır. Bu durumda önümüzdeki 20 yılın mücadelesi bellidir.

Yazarın Diğer Yazıları