Kaybolan silahlar

Haberleri izliyorum. Yine vakayi adiyelerden bir başladı. Tünelin içinde arabalarını durduranlar, silahları çıkarıp ateş ediyorlar. Bu defakiler "Baba özentisi" değil. Asker uğurluyorlar. Bu tip görüntüler aklıma hep yıllar önce yaşadığım olayı düşürüyor. Çapa'da, düğün kutlamasında omur iliğine mermi isabet eden kızcağızın yüzünü hatırlıyorum.

İstanbul'daki son gösteride ateş edenlerden birinin hareketleri ilginçti. "El yapımı" tabancayı her ateşledikten sonra gözden geçiriyordu. Çakaralmaz olduğu kesindi. Ancak bu haliyle de her canlıya mutlaka zarar verirdi.

Böylesi olayları görünce Trump'ı da anımsıyorum. Ben bu silah lobisini nasılsa yenemem kafasında. Sık sık tekrarlanan okul baskınları için bulduğu formül ilginç; "Öğretmenleri silahlandırmak". Düşünün Amerika'da ruhsatlı silah edinmek sigara almaktan kolay. Birinin üstünde "öldürür" yazıyor. Ötekinde hiçbir şey yok.

Kayıplar

Bırakalım Okyanus ötesini, yine bize dönelim. Yeni bir araştırma yayınlandı. 73 yılda kaybolan silah sayısı 106 bin 740. Bu 2017 sonuna kadar. Kiminin işlevini yerine getiremez hale geldiğini varsayalım. Peki ötekiler? Bu nüfus kağıdı değil ki, yenilensin. Silah satan yerlerin bu kadar çoğaldığı dönemde. 1200 liraya kadar düştü. Üstelik gerekli "dandik sağlık raporu" dahil.

Demek ki, ekranda izlediğimiz tek atımlık tabancayı kullanan genç gerçekten parasız.

İhaleyle tahkim

PKK ve unsurlarına dağıtılan silahları atlamayalım. Eğer işin ucunda Türkiye'yi bölmek varsa, TIR'larla kapı teslim yapılıyor. Ondan sonra şehit ve gaziler pahasına savaşmak zorunda bırakılıyoruz

Daha yeni öğrendim. Afrin yolunda inşa edilen tahkimatın -tüneller- her 100 metresine bin dolar ödenmiş Hem de ihale usulü. Parayı vereni biliyorsunuz. Pentagon. Çimento ve demirlerin nereden gittiğini ise geçenlerde Ahmet Takan kardeşim yazdı. Gelin de Mustafa Denizli'yi hatırlamayın; "İçimizdeki İrlandalılar".

***

İtalya'da durum

Bizim medya düne kadar ilgi göstermedi ama İtalya'daki seçimi önemseyenlerdenim. Bu satırları okuduğunuzda, sonuç alınmış olacak. Ancak yine de bir şeyler söylemek istiyorum. Çünkü bazı eski dostları, örneğin Berlusconi'yi yeniden aktif hale getiriyor. "Haydi İtalya" Partisi'nin alacağı oy olası koalisyonun ortaklarından biri olmasına yetecek. Eğer bu gerçekleşirse ilk kutlamanın Erdoğan'dan geleceği kesin. Ne de olsa eski dostu. 81 yaşındaki zampara eskisi bakalım yeniden bunga bungalara başlayacak mı?

"Erken kaleme aldım" dedim ya, kâhinliğime verin. İtalya dün ayrıca kendi Macron'unu çıkarttı. Luigi Di Maio artık yeni star. 31 yaşında ve en fazla ilgiyi toplayan başında bulunduğu "Beş Yıldız Hareketi".

Koalisyon kaçınılmaz. Yeni umut Maio'nun "Bu oluşuma girmeyeceğiz" açıklaması önemli. "Erken seçim" ihtimalini hatırlatıyor. Sürpriz olmaz. Neyse biz kendi seçimlerimize bakalım...

***

Diziler

Ekranların son üçkağıtlarından biri, izlenmeyeceklerini anladıkları gün yaptıkları numara. Kolaj denilen derlemeleri gösterime sokuyorlar. Yani eski bölümleri yayınlıyorlar. Bunun en büyük tepki alanı, Beşiktaş-Fenerbahçe maçının oynandığı gece meydana geldi. İnanın şaşırdım. Demek ki tutulan dizilerin fanlarının -örneğin Vatanım Sensin- futbol taraftarı kadar saplantılı olduğu ortaya çıktı.

Gülse Birsel'in "Jet Sosyete"si çok çabuk tekrarlara başladı. Senaryo zayıf. Oyun gücünü ise sadece Cengiz Bozkurt'ta -patron- görüyoruz. Ağır top diye kadroya alınanlar fos çıktı.

Aynı arızalar Çocuklar Duymasın'da da mevcut. Tutku tiplemesine imaj değiştirerek, ayrıca yeni bir Havuç yaratarak çözüm çok zor. Bakalım daha ne kadar sürdürebilecekler.

...

ÖZEL NOT: "Bu topa zorla girdim" başlıklı yazıma gelen olumlu tepkilere şaşırdım. Daha doğrusu mutlu oldum. Kimin adı geçtiyse aradı. Hatta bazılarıyla ilk defa tanışmış olduk. Beni sevindirenlerden biri Tekin Küçükali oldu. Hasret giderdik. Nazik davetine ayrıca teşekkür ettim. Bazı dostlukların yok olmaması sevindirici.

...

SON DAKİKA: Şeffaf Oda'da Güneri Cıvaoğlu'nun konuğu Şevval Sam'dı. Müzeyyen Müzikalini izlemedim. Gümbür gümbür bir Müzeyyen Senar'ı canlandırmak zor. CNNTÜRK'teki programda cazip olan Şevval'in kıyafeti idi "her tarafı meydanda". Adnan Hoca'nın Kediciklerinden hiç farkı yoktu. Ez kaza bir ayağa kalksa epey bayram eden olurdu...

Yazarın Diğer Yazıları