Kazakistan'da kriz var mı yok mu?
Yolumuz yine Kazakistan’a düştü... Almatı, Astana, Çimkent ve Türkistan’da incelemelerde bulunduk. En merak ettiğimiz konu ülkedeki kriz söylentileri oldu. Son 10 yılda topraklarına 50 milyar dolar doğrudan dış yatırım çeken ve nüfusu 16 milyon olan bir ülkede nasıl kriz olabilir? Oluyor işte... Aslında bu bir finans krizi. Nakit para ve dolaşımda yaşanan bir aksaklık diyebiliriz. Bunun çeşitli sebepleri var. En önemlisi ABD piyasalarında ve Mortgate sisteminde yaşanan sorunların Kazakistan bankacılık sektörünü de etkilemesi. Son dönemde yukselen dev bankalar bu değişimden oldukça etkilenmiş. Dolayısıyla Kazakistan’a yine son dönemde ivme kazandıran inşaat piyasası da bundan nasibini almış. Konut fiyatları düşme eğiliminde. Çünkü bankaların kredi imkanlarında ciddi bir daralma var. Az da olsa halkın etkilendiğini söylemek mümkün. En önemlisi de vatandaşların bu “durgunluğun” ya da finansal sorunun devlet tarafından çözülebileceğini düşünmesi. Evet... Kazakistan Merkez Bankası ve ulusal fonda 20’şer milyar dolar para bulunuyor. Hatta Kazakistan hükümeti geçen ay bankalara 3 yıl vadeli olmak üzere 4 milyar dolar para yatırdı. Ardından Hükümet bankalara sahip çıkılacağını ve hiç birisinin batmayacağını açıkladı. Öte yandan seslendirilen kriz söylentilerine rağmen ekonomi canlılığından çok az şey kaybetmiş.
Bakınız Kazakistan halen 60 milyon ton petrol üretiyor. 2015 yılında 150 milyon ton ve 2018 yılında 180 milyon ton üretecek. Yani 2018 yılına gelindiğinde ekonomi 3 kat büyüyecek. Her ne kadar halka adaletli dağılmasa da kişi başına milli gelirin 6 bin dolara ulaştığı Kazakistan’da şu an yaşananlar aşırı ve hızlı büyümenin yol açtığı kısmi bir ekonomik gerginlik. Değilse Hükümetin bu sorunu çözmesi fazla vakit almaz. Hedefler değişmedi. Yine 2030 var. Ve dünyanın rekabet edebilir ilk 50 ülkesinden birisi olmak amacı etkinliğini koruyor.
Kazakistan parlamentosunda “zeybek” sesleri
Akşamları Kazakistan televizyonlarını seyretmeye ve Kazakçamı ilerletmeye çalışıyorum. En büyük kanallardan birini açtığımda Namık Kemal Zeybek’i gördüm. Kazakistan parlamentosunda Kazakça olarak senato üyelerine hitap ediyordu. Hemen tüm kanalların ana haber bültenlerindeydi. Ertesi gün bütün gazetelerde manşette. Aynı gün Türkiye’nin dostu ve ülkemizde uzun süre büyükelçilik yapmış olan Kayrat Sarıbay’la Zeybek beyin kulaklarını çınlatıyoruz. Şimdilerde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olan Sarıbay “Ülken Kisi” diyor Zeybek için. Kazakistan’da onun apayrı bir yeri olduğunu vurguluyor. Biz de onurlanıyoruz. Ülkemizin burada böylesine temsil edilmesinden memnun oluyoruz.
Asem Hanım’ın kopuzu
Geleneksel çalgımız kopuzu hepiniz bilirsiniz. Söz söyleme sanatının değişmeyen aktörü. Dedekorkutla özdeşleşen o büyülü sesin yansıması... Ama onu bir de iyi söyletene ihtiyaç var . İşte Asem Muhammedcan Kazakistan’da ve hatta Türk dünyasında bu alanın uzmanlarından. Aynı konuda profesörlük tezi hazırlıyor. Tüm Kazakistan’da kopuzun ve anlamının gençlere öğretilmesini hadefliyor. 350 yıllık kopuzu ile maneviyat dünyasında adeta gezinti yapıyor. Asem Hanım bugünlere “şükür” ediyor. 1990 yılı öncesinde bu enstrümanın hak ettiği değeri asla göremediğini ve hatta 1949 ylında “Abız” cıların yani kopuzla söz söyleyenlerin hapse atıldığını, zulüm gördüğünü söylüyor. Ve ekliyor. “Türkiye’de bir üniversitede Kopuz dersi verebilirim.” Biz de üniversite camiasına sesleni-yoruz. Bu ustayı kaçırmayın diyoruz. Sanata ve tarihe değer veren yetkililer bu konuda bana ulaşabilirler.