Kel başa şimşir tarak

Memur sendikacılığının belli kesimlerin elinde, hak arama yerine, ideolojik amaçlar uğruna kullanılması sonucu kaybedilmesinin üzerinden kırk yılı aşkın bir zaman geçmiştir. Ne hazin ki o gün elde edilmiş olan haklara, ileri demokrasi söylemlerine rağmen bugün hâlâ ulaşılamamıştır.
Dünü karalayanlar, bugün demokrasiyi daha ileriye götürdüğünü ve götürmeye devam edeceğini söyleyenler; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasası çıkarken örgütlenme hakkını bile çok gördükleri için yasanın çıkmasını engellemeye çalışmışlardır.
Ne zaman ki partileri kapatılmış, ancak o zaman doğan kargaşada kamuda memurların örgütlenme hakkını içeren yasa TBMM’den geçerek, o güne kadar kullanılmaya çalışılan yasal olmayan hakların bir kısmı kullanılır olmuştur.
Çıkarılan yasa gerçek bir sendika yasası mıydı diye sorulduğunda ise cevap, elbette değildi. Ancak memurların birlik ve beraberliği açısından bir adım sayılabilirdi. Ama bugün demokraside büyük başarılar elde ettikleriyle övünenler, dünün beğenmedikleri sendikal hakları üzerine bir şey koyamamışlardır.
Tabii ki o gün kendilerine göre bir de gerekçe bulmuşlardı. Yapılan düzenlemede grev ve toplu sözleşme hakkı olmadığı için çıkarılacak bu yasaya karşı olduklarını söylüyorlardı. Demek ki söylemlerinde samimi değillermiş. Samimi olsalardı, bugünkü iktidarları döneminde lehlerine olan yasaları kökten değiştirirken, memurların lehine olacak grevli toplu sözleşmeli sendika yasasını da çıkartırlardı. 
Ha şunu diyebilirsiniz; Anayasanın 53. maddesinde yapılan değişiklikle toplu sözleşme hakkı verdik. Niçin sadece toplu sözleşmede grev hakkı yok. Toplu sözleşme hakkı vermenizin nedeni ise, amacınıza varma adına yaptığınız anayasa değişikliğini referandumda kabul ettirmek için memurun oyunu almak ve diğer bir düşünceniz ise katılmak için can attığınız Avrupa Birliği’ne şirin görünmek adına olmasındandır.
Toplu sözleşme hakkı tanıdınız da ne oldu. Tanıdığınız bu hakkın toplu görüşmeden farkı ne? Farkı; eğer anlaşma sağlanırsa yapılan anlaşmanın uygulamasını garanti etmekmiş. Ya anlaşma sağlanmazsa, tabii ki Bakanlar Kurulu yetkili. Öyle ise anlaşamayacağınıza göre değişen bir şey olmayacak demektir.
Nitekim anlaşamayacağınız ayan beyan ortaya çıkmıştır. Hiç öyle olmasa 15 Ağustos’ta yapılması gereken toplu sözleşme ertelenir miydi? Neymiş efendim; henüz değişikliği yapılan Anayasanın uyum yasaları çıkarılmamış. Daha önceden bu durum belli değil miydi? Niçin çıkarılmadı? Sakın zaman yoktu demeyesiniz, çünkü Meclis’ten aldığınız yetkiyle bir günde onlarca kanun hükmünde kararnameyi çıkardınız.
Anayasa değişikliği için yapılan referandumu destekleme adına yollara düşen memur sendikaları ile bu duruma karşı çıkmayan memur sendikaları yaptıklarının ne anlama geldiğinin hiç muhasebesini yaptılar mı? Mademki Anayasa değişikliği gerçekleşti, uyum yasalarının bir an önce çıkması için ne yaptılar? Tabii ki bugünkü gibi susmayı tercih ettiler.
Geçmişte memur sendikaları toplu görüşme masasına oturmadan önce herhalde bugünkü gibi olayları bir iki beyanla geçiştirmiyordu. Memurlar da susmuyor hesap soruyordu. Şimdi ise halk tabirimizle  “kel başa şimşir tarak”  deniyor.
Ayrıca yeni bir Anayasa değişikliği yapılması için çalışmalar hızla sürdürülüyor. Peki, ama sendikalarımız kamu çalışanlarının yeni haklar elde etmeleri için bu çalışmaların neresinde veya yeni çalışmaları var mı? Varsa bu çalışmalarını kamuoyuyla paylaştılar mı? Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ziyaret ederek siyasi partilere ilettiler mi?
Yarınlarda bugünkü duruma düşmemeleri için seslerini yükseltmeleri gerekmiyor mu? Eğer en iyisini büyüklerimiz bilir demeye devam edilecekse, düşen karpuz fiyatları ve benzerlerine endekslenmiş enflasyona göre belirlenen ücret artışlarıyla sofranıza ancak kabak getirebilirsiniz.
Görülen o ki her kurum ve kuruluşta oluşturulanlar sendikalarda da oluşturulmuş. Suskunluk hatta yapılanların desteklenmesi bunu gösteriyor. Ne diyor yöneticilerimiz  “Şükredin bunu da bulamayanlar var” . Üzülme be memur kardeşim  “Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah’ı var” , belki bir gün size de bir acıyan çıkar ne diyelim.
Şu mübarek Ramazan ayında her vakit dua edin. Edin ki kendilerini sizden çok düşünen yöneticilerinizi ve sendikacılarınızı Allah ıslah eylesin. Yoksa sömürülmeniz devam eder gider. Ramazanızın hayırlara vesile olması dileklerimle, sağlık ve sıhhat içerisinde nice Ramazanlarda buluşma dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları