Kendi halkını zehirleyen iktidar!

Türkiye, "topyekûn bir saldırı" altında ama toplumun çoğunluğu bunun farkında değil. Bunun bir sebebi, saldırının önce medyadan başlamasıdır. Medyanın el değiştirmesi veya muhalefet etmese bile gerçekleri yazabilecek gazetelerin susturulması sonunda, halkın bilgilendirilmesi mümkün olmuyor.

"Topyekûn saldırı"yı biraz açayım. Türkiye, Akdeniz'den Hakkâri'ye kadar ABD'nin silahlandırdığı bir terör örgütü tarafından kuşatılmış durumdadır. Bu arada Ege'de 18 Türk adası 2004 yılından sonra Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. Türkiye, siyasi iktidarın Suriye politikası sayesinde başlatılan bu kuşatmanın bir kısmını, askeri müdahaleyle ortadan kaldırmaya çalışırken, iç cephede de gerek iktidarın partizan ve ideolojik bir dil kullanması, gerekse, "millî ve yerli" olan ne varsa silmeye kalkışması çok büyük zaaf meydana getiriyor.

İlkokula başlayan 1.5 milyon Türk çocuğunu ahmaklaştırmak için bilimsel yöntemlerle hazırlanmış kitaplar okutulması, bu arada yediden yetmişe bütün halkın sağlığını bozmak için nişasta bazlı şeker kotalarının artırılması, pancar, buğday ve tütün ekiminin sınırlandırılması da birlikte düşünülürse, Türkiye'nin nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğu daha iyi anlaşılabilir.

***

Türkiye aslında dış kaynaklı bu saldırıların tamamını etkisiz bırakacak güçtedir. Fakat sorun şu ki siyasi iktidar, başlangıçta FETÖ ile iş birliği içinde, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla orduyu zaafa uğratmaya çalıştığı gibi eğitimi ve halk sağlığını bozacak kararlar da alıyor. Kısacası Türkiye, kendi siyasi iktidarı tarafından çökertiliyor ama halk bunun farkında değil. Halk, kahramanlık hikâyeleri ile avunmayı tercih ediyor. Çünkü gerçekler can acıtıyor ve hayal aleminde yaşamak daha "tatlı" geliyor!

Tıpkı, nişasta bazlı şekerin daha "tatlı" gelmesi gibi! Oysa, Amerikan Cargill firmasının talebiyle devamlı nişasta bazlı şeker kotalarını artıran siyasi iktidar, doğrudan halkın sağlığıyla oynuyor. Üstelik Sağlık Bakanlığı mensupları tarafından hazırlanan rapora göre, nişasta bazlı şeker, kansere, şeker hastalığına ve obeziteye sebep oluyor.

***

Diğer taraftan, CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir ile CHP'li 26 milletvekilinin konuyla ilgili Meclis araştırması talebi 4 aydır Meclis raflarında bekliyor!

Önergede, NBŞ'nin Türkiye'de gıdalarda kullanılma oranının gün geçtikçe arttığı, bunun da ABD'nin gıda şirketlerinden Cargill'e 14 yılda Bakanlar Kurulu kararıyla sunulan 1 milyon 370 bin ton ekstra kota ile sağlandığı, Ülker şirketinin de ortağı olduğu iddia edilen Cargill'e verilen bu kotalardan dolayı kamunun elindeki şeker fabrikalarının zarar ettiği ve ülke ekonomisinin büyük bir yara aldığı belirtiliyor.

Pankobirlik'in yaptığı araştırmaya göre, çiftçinin 400 bin hektar alanda pancar tarımı yapması engellenmektedir. Ayrıca bu süreçte Türkiye, 3 milyon ton şeker üretiminden vazgeçerken, 80 bin tarım işçisi de işini kaybetmiştir. Hayvancılıkta önemli bir yem katkı maddesi olan küspe ve melas üretimindeki kayıptan dolayı da 250 bin ton et açığı oluşmuştur. Cargill'in başını çektiği NBŞ lobisi, ballı kazançlarının devam etmesi için ekstra kota verilmesini talep etmektedir.

Yine CHP milletvekili Levent Gök, "İnsan sağlığına sayısız zararı bulunan nişasta bazlı şeker kotası son 16 yıl boyunca 2017 yılı hariç olmak üzere sürekli artırılmış, vatandaşlarımıza bir anlamda zehirli gıda servis edilmiştir" diyerek Meclis'e bir soru önergesi verdi.

Cevap yok tabii.

Herkesin, "Peki bu siyasi iktidar kime çalışıyor, halkı neden zehirliyorlar?" diye sorması gerekmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları