Kerkük... Bundan sonra?

Talabanîler fecî intikam aldılar. Barzanî, Saddam'la iş birliğine gitmiş ve 31 Ağustos 1996'da Erbil'den Talabanîleri sürmüştü. Sadece sürülenler, katledilenler Talabanîler değildi. Türkmenler/Türkler de katledilmiş, sürülmüştü. Savaştan sonra Erbil'deydim... Yüksek binalarda çatışmaların izleri görülüyordu. Neler yaşandığının hikâyesini dinlemiştim.

Son Kerkük hâdisesinde, Celâl Talabanî'nin oğulları, Bağdat'la anlaştılar mı, anlaşmadılar mı, yakında ortaya çıkar. Kerkük'te Barzanî'nin militanlarını yalnız bıraktılar ve çatışmaya girmeden Süleymaniye'ye döndüler.

Bundan böyle Kuzey Irak'ta Barzanî'nin tek başına hâkimiyetinden bahsetmek mümkün görünmüyor.

1960'larda, Celal Talabanî ortaya çıktığından beri Barzanîler tedirgin... Sık sık karşı karşıya gelmişler, ara ara çatışmışlardır. Öyle ki, bir zaman Mesud'un babası Mustafa Barzanî'ye karşı Celal Talabanî Bağdat'la iş birliği yapmıştı (Bir iş birliği yapan da Mustafa Barzanî'nin en büyük oğlu Lokman'dır.) Sonra, Mesud, Talabanî'ye karşı, Saddam gibi birinden yardım istedi.

En sonra bütün umutlarını bağladıkları, kendileri için beka meselesi hâline getirdikleri Kerkük ve havalisi, artık, -Orta Doğu'da hiçbir şey için ebediyen denemez ama- çok uzun süre için, belki gerçekten ebediyen kaybedilmiştir.

Şimdi Türkmenlerin durumu değişecek mi?

Kerkük bir Türkmen şehri, nüfus oranları Saddam zamanında da, Mesud'un müdahalesinde de, sun'î olarak değiştirilmiştir. Elbette Irak'ta eziyete katlanamayan Türklerin ilk fırsatta Türkiye'ye geçişleri, nüfus kaymalarına sebep olmuştur. Tarihî hakikat: Kerkük bir Türkmen/Türk şehridir.

Barzanî, İsrail'e (hâliyle ABD'ye) inanarak bağımsızlık referandumuna gitti. Bir tarafta her fırsatta İsrail'e düşmanlığını izhar eden Tahran, diğer tarafta Tel Aviv'e "van minüt" diyen Ankara varken ve Orta Doğu girift bir savaşın içindeyken Barzanî kısır aklıyla bağımsızlık ilanına kalkışıyor. Sonunda olacağı bu idi... Elindeki de gitti! Muhtemelen kendisi de gidecek... Ankara, hiçbir surette -herhâlde diyeyim yine "İslâmcı" cenaha güven olmaz!- Barzanî ile bir araya gelemez. Barzanîlerin bir belâ olmaktan çıkarılması, bertaraf edilmesi şart.

Madem Türkiye Bağdat'a destek veriyor, Barzanîlere tavır alıyor, İran'ın da Türkiye'ye bir dönüp bakması lâzım. Irak topraklarından, Türkiye'ye hiçbir surette saldırı olmamalıdır. Bu ancak, İran'la iş birliğiyle mümkün. Şu kesin bilinmeli: Bağdat, Tahran'ın bir uydusu... Mevcut şartları kabulleneceğiz.

Yakın zamanda Kandil için mutabakat sağlandığı, birlikte operasyon yapılacağı haberleri çıktı ama arkası gelmedi.

Bir: Kandil düzlenmelidir. İran isterse düzlenir.

İki: Irak Türkleri, Irak bütünlüğü içinde istedikleri gibi yaşayabilmelidir. Bu da yine İran'ın Bağdat üzerindeki etkisiyle mümkün olacaktır. Hatırlatayım... İran'ın neredeyse yarısı Türk... Aralarında yapıştırıcı unsur "mezhep"tir.

Kuzey Irak'ta yaşayanlarla bizim Kuzey Irak'a komşu illerimizde yaşayanlar akraba... Ülkemizin insanıyla akraba olanlar hepimiz akrabasıdır. Bu insanları(mızı) Barzanîlerin, Talabanîlerin tasallutundan korumak da bir bakıma bize vazifedir. Yeni politikalar, bu vaziyet dikkate alınarak geliştirilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları