Türkiye’nin hemen yanı başında tarih yeniden yazılmak üzere; kirli ellerini bu bölgeye uzatan emperyalist devletler, Orta doğu’da cetvellerle çizilmiş yeni bir yapay harita oluşturmak için olanca güçleriyle çalışıyorlar. Yer aynı, oyun aynı: Geçen yüzyılın başlarında emperyalist ve kolonyalist emellerinin önündeki en büyük engel olan Osmanlı’yı yıkarak, Orta Doğu’yu, hepsi bir araya geldiğinde dahi dünyada bir etkinliği olmayan yapay devletçiklere bölerek ele geçiren güçler şimdi daha fazlasını istiyorlar: Dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip ve en stratejik bölgelerinden birisi olan Orta Doğu’yu bütünüyle kendi emir ve kumandalarında bir uyduya, bir koloniye dönüştürmek.
Emperyalist güçler bütün bölge insanlarını ve karşılarındaki dünyayı tarih bilincinden o kadar mahrum ve o kadar düşük zekâlı olarak görüyorlar ki oyunu değiştirmeye bile lüzum hissetmiyorlar; nitekim bu kirli oyun için sahneye konan oyunun senaryosu tamamen aynı, sadece aktörlerinde kısmî bir değişme var: Dün Osmanlı’ya karşı Arapları kullanan emperyalistler bugün de Kürtleri ve IŞİD adlı terör örgütünü kullanıyorlar.
Peki, bütün bu oyunlar gözlerimizin önünde açıkça sahnelenirken Türkiye’yi sözde yöneten Hükümet ne yapıyor? Hiçbir şey! 
On iki yıl önce Hükümet’in içeride Türk kamuoyunu uyutmak amacına yönelik, samimiyetten uzak bütün yumuşacık ve yalancıktan itirazları vardı. Bugün öyle görünüyor ki, Hükümet peşin bir teslimiyet içinde...
Ne büyük bir çirkinlik, ne büyük bir gaflet ve ne büyük bir dalâlet!
Hâlbuki iş başka yerlere doğru gidiyor; daha düne kadar Türkiye’nin kanatlarının altında beslenen, Türkiye karşısında uysal bir çocuk gibi duran Barzani, İsrail’i ve yandaşlarını arkasına güç olarak aldığından emin bir vaziyette, boyuna posuna bakmadan dün “Türkiye bu bölgeye girerse O’nu boğarız” diyebilecek kadar küstahça kafa tutarken, bugün Irak’ta IŞİD’in ilerleyişini fırsata çevirerek Kerkük’ü işgal etmiş bulunuyor. Hatta Barzani daha da ileriye giderek “peşmerge olup Kerkük’ü savunurum” diyebiliyor.
Bin yıllık Türk şehri Kerkük’ü  “Kürt şehri”  ve uyduruk Kürdistan’ın başşehri ilân etmeye hazırlanıyor.
Gönümüzde Kerkük peşmergelerle işgal içindedir. Kerkük’te Türkmenlere yapılan, sistemli bir bezdirme yok etme sindirme göçe zorlama politikasıdır.
Nitekim Irak’ın işgali ile birlikte on iki yıldan beri eli silahlı peşmergeler tarafından Kerkük’te ilk olarak seçilen hedef, nüfus kayıtlarının ve tapuların bulunduğu resmî daireler olmuştu. Bunun hemen arkasından ise eli kanlı, gözü dönmüş peşmergelerin Türklere ait mezarları tahrip ettikleri, mezar taşlarını kırıp yok ettikleri haberleridir. Sadece bunlar dahi Türk varlığına karşı ne kadar kindar ve ne kadar haince planlı hareket edildiğini göstermeye yeterlidir: Kerkük Türklerinin nüfusları ve tapuları silinmek suretiyle mülkiyet ve aidiyet varlıkları ortadan kaldırılmak istenmekte, fakat bu bile yeterli görülmeyerek Türk mezarları dahi yok edilmek suretiyle Kerkük’te Türk varlığının izini bile bırakılmayacağı pervasızca ilân edilmektedir.
Gelinen son noktada Orta Doğu bölgesi göz göre göre ateşe doğru sürükleniyor. Türkiye’nin başına herkesin gözleri önünde aynen Osmanlı’nın yıkılışındaki gibi çoraplar örülüyor. Türkiye zerre kadar kale alınmadan Türk Yurdu Kerkük, müstakbel Kürdistan’ın başşehri ilâna hazırlanılıyor. Kerküklü Türklere de lütfen  “Kürdistan vatandaşı”  statüsü verilmek isteniyor. 
Bütün bunlar karşısında Türkiye’yi sözde yöneten aciz hükümet, içeride Türk kamuoyunu oyalamak için yaptığı şovlar dışında hiçbir teşebbüste bulunmuyor:  “Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır” demiyor! “Kerkük’e dokunan el yanar” demiyor! 
Hani Kerkük kırmızı çizgimizdi!..
Olmaz olsun böyle iktidar! Olmaz olsun, koskoca bir ülkeyi, politik olarak şamar oğlanına döndüren, bütün bir milletin onuruyla oynayan iktidar! Olmaz olsun Kerkük’ü şimdiden gözden çıkaran iktidar!
Bütün dünya bilmelidir ki; Kerkük Türk’tür; Türk kalacaktır, asla ve kat’a uyduruk ve komik Kürdistan’ların şehri olamaz! Böyle bir hülyanın peşinde koşanlar da bilmelidir ki bu işin sonu kötü biter!