Keşke niyet okuma makinesi olsa

Erteleme yok, para cezasına çevirme yok; Tuncay Mollavesioğlu'nun, 15 Temmuz ihaneti sırasında darbecilerin Cumhurbaşkanı'nın canına kast ettiği Marmaris'ten, "olay mahalli"nden yazdığı yazı "terör örgütü propagandası" sayıldı ve yazarımız 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

***

"Sokaktaki vatandaş"tan devletin zirvesine; hiçbirimiz canımızdan da, malımızdan da emin değiliz hanidir memlekette. İş hayatında, eğitim hayatında, sosyal hayatta, bir cinnete, bir "işsiz kaldım" haberine, ödenmeyen artı bir faturaya bakan çöktü çökecek "aile" kurumunda, siyasette; hayatın hemen hiçbir alanında güvende hissetmiyoruz kendimizi.

Bu endişe ikliminde, Yeniçağ'ın sağladığı en büyük konfordu bize;

Başımıza birçok şey gelebilirdi şu hayatta da "terör"le ilişkilendirilmiş herhangi bir suçla muhatap olmak asla!

Hadi diyelim, Yavuz (Selim Demirağ) Ağabeylerinki gibi bir talihsizliktir oldu; "hüküm giymek" de ne, illa anlaşılırdı bir "yanlışlık" olduğu...

Her türlü teröre karşı atılmış onca manşet, yapılmış onca haber, röportaj, yayımlanmış onca yazıdan sonra hiç değilse buradan vurulmayız sanırken; vurulduk işte.

Önce Tuncay'a, sonra da hepimize geçmiş olsun. 

***

Keşke "niyet okuma makinesi" olsa;

Tuncay belki bu yolla yazıyı yazmaktaki gayesinin ne olup-olmadığını ispat edebilirdi.

Ama yok.

Eğer "terör örgütü propagandasının propagandası" filan gibi bir suç tanımına sokulmayacaksa öğrenmek isterim, ki bundan sonra neyi, nasıl yazmamız gerektiğini bilelim:

Hangisi gazetecilik?

Hangisi propaganda?

Yazdıklarımızın yargı nazarında hiç yazmak istemeyeceklerimiz olarak algılanmaması için nelere dikkat etmeliyiz OHAL koşullarında?

***

Yerli ve millî dolar(!)

İlk bakışta çok yerinde talepler gibi duruyor:

"Cumhurbaşkanı da dolar hesabını bozdursun...",

"Başbakan da bozdursun...",

"Bakanlar da bozdursun..."

Ve ilk bakışta verilebilecek en tatmin edici cevap gibi duruyor:

"Onlar da bozdurdu, alın bu da dekontu..."

Yine de manzarada bir tuhaflık yok mu?

 "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın, Başbakanı'nın, bakanlarının, milletvekillerinin neden dolar hesabı olur?" değil mi asıl sorulması gereken soru?

Doların da yerli ve millî olanı mı var?

***

Özrü kabahatinden büyük

Biz THY'ye;

"Ekonomik kriz dolayısıyla uçaklarını uçuramaz hale gelmişken 77.8 milyon dolara VIP uçak almak da ne" diye soruyoruz...

THY "dolarla almadım, 180 milyon Tunus Dinarı ödedim" diyor göğsünü gere gere...

Piste çekilen uçaklar uçabilir, iptal edilen seferler yapılabilir hale geliyor mu peki ödemeyi dinarla yapınca!

***

Yedek milletvekilliğine bakışım

Kişilerin, seçilemedikleri halde dahi seçilmişlerin makamlarını kendilerine hak gördükleri siyaset aleminde Allah bütün milletvekillerini kem gözlerden korusun bundan böyle...

Düşünsenize ölürseniz sizin yerinize geçecek bir yedeğiniz var ve sırasını bekliyor!

Saltanat sisteminin demokrasiye uyarlanmış hali...

Bu uygulama, gizli kapaklı, sinsi taht kavgaları dönemini başlatmazsa ben de hiç tanımıyorum yurdumun siyasetçi profilini.

Şu kadarını söyleyeyim:

"Üfürükçü kapısında kara büyü yaptırırken yakalanan yedek vekil" haberi bile şaşırtmaz artık beni!

***

Adeta bir kurtarıcı bekler gibi!

2016'nın son günlerinde 2017'ye dair ilk bakılan "yeni yılın burç yorumları", hemen ardından merak edilen de "resmi tatiller" yani kesin olarak "çalışmayacağımız gün sayısı"yken boşuna beklemeyin iflah olmayız bence!

Düzlüğe çıkmak için daha çok çalışmamız, daha çok üretmemiz gerekirken şu "uçurumun kenarında" bile yan gelip yatmanın derdinde olduğumuza göre ya ak sakallı bir dede ya da sahiden "adeta miraca çıkıp mucize reçeteyi öğrenecek" bir kurtarıcı bekliyoruz demek ki;

Çeksin çıkarsın battığımız yerden bizi!

Ben elimi taşın altına koymazsam, sen koymazsan, o koymazsa; hazıra da dağ dayanmayacağına göre var mı bu rahatlığın başka bir izahı...

Yazarın Diğer Yazıları