KGF'ye ne oldu?

Türkiye'de bankalar kriz beklentisiyle özellikle üretim yapan kesime kredi verekten kaçıyordu. Bankalar krediyi riskli gördüğü  alandan çok tüketiciye veriyordu. Özellikle konut kredilerine para akıyordu. Çünkü burada batan bir şey yok. Kredi ödenmese bile eve el koyduğu için rahattı.

Hükümet baktı ki,  bankaları üreticiye kredi vermeleri konusunda ikna edemiyor o zaman KGF'yi devreye soktu.

Yani Kredi Garanti Fonu. Yani devlet bankalara "sen krediyi ver kefili benim" dedi.

Devlet gibi garantili bir kefil bulan bankalar adeta buna ganimet bulmuş gibi saldırdılar.

Bol keseden verilen kredilerde tabii ki 50-60 bin liralık sigortalar kesildi akla mantığa sığmayacak masraflar alındı. Devlet ise sustu.

Adeta "yeter ki sen krediyi ver" dercesine sesini çıkartmadı.

Sonra iddialar ortaya atıldı.

Bu kredileri arabaya, dövize, arsaya ve mevduata yatırıldığı iddiaları ortaya çıktı.

KGF yöneticileri öyle bir şeyin olamayacağını iddia ettiler. Onlara göre, bu bir şehir efsanesi gibi bir şeydi.

Hem aylık 1.75 faizle kredi alıp onu 0.95 ile mevduata bağlamanın mantığı varmıydı ki?

Kesinlikle mantığı olamaz.  Adam 1.75 aylık faiz ile gidiyor üretimde kullanmak için kredi alıyor, bir de ona dünya kadar masraf ödüyor sonra o parayı bankada 0.95 ile mevduat yapıyor. Bırakın iktisadın kuralını 10 yaşındaki çocuğun aklına bile sığmayacak bir şey.

İŞTE BELGESİ

Şehir efsanesi olarak nitelendirlen olayın belgesi elime geçti.  Kredilerin bir bölümünü bankaya mevduat olarak yatırıldığının ispatı. Belge yabancı bir bankanın.  Özellikle KGF'de adı acımazsızca sigorta ve masraflarla geçen bankadan. Hatta denetleyici ve düzenleyici kurum ile KGF yöneticilerinin bile ses çıkartmadığı bir kurumdan.

Bu banka körfez sermayeli olması nedeniyle adeta dokunulmaz. Belki öyle değil ama  bildiğini yaptığı için ve hiç bir yaptırımla karşı karşıya kalmadığı için öyle bir izlenim veriyor.

İşte bu  belki de ileride iktisat kitaplarında ders olarak geçecek bir belge. Masraflarıyla birlikte yüzde 2'yi bulan üretim kredisinin aylık 1 bile olmayan bir oranla mevduat yapılması.  Kafadan yarı yarıya zarar.

Bu kredi üretime değil bankaya gidiyor. Daha açık bir mantıkla adam bankaya gidip imza atıp kredi alıyor çok ciddi bir faiz oranı ödüyor. 1.75 faizle alınan kredi ile aylık yüzde 3 kazanmalı ki kurtarsın. Bu adam bırakın yüzde 3 hatta 2'yi parasını ödediği faizin yarısı bir orana o bankada mevduat yapıyor.

Bu akılsızlık  diyeceksiniz ama değil.

Bu çaresiz insanların banka tarafından soyulmasıdır.

Çünkü tıpkı bu banka gibi bazı bankalarda KGF kredisini vurgun olarak görmüşlerdir. Kredilerde kesilen acımasız masrafları ve sigortaları daha önce de belgeleriyle yayınladım. Bir değil 5 sigorta ve garip garip paket satışlarını gündeme taşıdım.  Bazı bankalar kredi verirken müşterisine şart koşuyor. En az şu kadarlık bölümünü bende mevduat olarak bırakacaksın diye.

Bu belgeden sonra ne olacak?

Hiç bir şey. Çünkü iktidar bankalardan korkuyor. Tıpkı bir dönem Galata Bankerleri gibi  davranıyorlar. Krediyi vermem dediği zaman hiç bir şey yapamıyorsun.

Hükümet bugüne kadar en az 20 kez bankaları sert bir dille uyardı ne oldu?

Tabii ki hiç bir şey!

Sözün özü bu KGF kredileri sadece bankaların daha çok kâr elde etmelerine neden olmuştur. Bunu da verdikleri kredinin yarısını kendine mevduat yaptırma ve müşterilerine yüksek fiyatlı poliçeler aldırmak zorunda bırakarak yapmışlardır.

Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra aklınıza şu soru gelecektir:

Bu krediler nasıl geri ödenecek?

Babam sağolsun, pardon devlet sağolsun!..

Yazarın Diğer Yazıları