Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs Türkünün dramı ve Suriyeli mülteciler

15 Temmuz 1974'te Yunan Cuntası Kıbrıs'ta tezgahladığı darbe ile eli kanlı Makarios'u devirip Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamaya yeltendi. Enosis hareketinin önündeki tek engel Kıbrıs Türkleri idi. Darbeciler Makarios taraftarlarını etkisizleştirdikten sonra bu kez sıra Türklere gelmişti. Eokacı aşırı milliyetçi zorbalar, teröristler Türk yerleşim bölgelerine saldırdılar. Hedefleri masum, silahsız sivillerdi. Amaçları Türkleri topyekun katletmekti, soykırımdı. Özellikle Güney Kıbrıs'ta yaşayan Türkler Rum saldırıları karşısında oldukça korunaksız ve çaresizdiler.15-20 Temmuz arasında Kıbrıs Türkleri kendi şartlarını da zorlayarak Rum'a direndiler. 20 Temmuz 'da ise garantör Türkiye'nin adaya müdahale etmesi ile Kıbrıs Türkleri olarak mutlak bir soykırımdan kurtulduk. Darbenin ardından Türkiye'nin askeri müdahalesine kadar geçen 5 gün içerisinde saldırıya uğrayan birçok Türk yerleşim bölgesi yakıldı, yıkıldı, yağmalandı. Şanslı olanlar ve gücü yetenler dağları aşarak yakındaki İngiliz üslerine veya kuzeye kaçarak güvenli yerlere sığındılar. Diğerleri esir düştüler. Esirlerin bir kısmı hunharca katledildiler ve toplu mezarlara gömüldüler. 1974'te 13 yaşında idim ve Rum-Yunan saldırıları sonucunda Limasol yakınlarındaki Ağrotur İngiliz üssüne sığınmak zorunda kalanlardanım. İngilizlerin oluşturduğu mülteci kampında aç-susuz insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda kaldık. Ne var ki Rum saldırıları sonucunda yapacak tek şey kaçmaktı. Savaşacak ne silah vardı ne de mühimmat. Zaten sivil halkın ağır silahlarla donatılmış Eoka askerleriyle baş etmesi mümkün değildi.

 

 

*

 

Bizim Türkiyemiz vardı

Bugünlerde o berbat günlerin 42. yıldönümünü yaşıyoruz. Neticede bilindiği üzere Kıbrıs Türkleri olarak garantör Anavatan Türkiye'nin zamanında müdahalesi ile mutlak bir soykırımdan kurtularak, doğduğumuz-yaşadığımız toprakları terkederek adanın kuzeyinde yaşamaya başlamak zorunda kaldık. Göçmen durumuna düştük. Özgürlüğün bedeli ağır oldu ancak buna değdi. Şimdi güvenli KKTC topraklarında özgürce yaşamaktayız. Tabi Kıbrıs Türklerinin çilesi ve adada varoluş mücadelesi 1974'te başlamış değildir. Kıbrıs Türklerinin mücadelesi ve dramı adanın İngilizlere kiraya verilmesi ile 1878'te başlamıştır. İngiliz İdaresinde yaşamak istemeyenler ve imkanları olanlar Anadolu'ya, göç etmek zorunda kalmıştı. İngiliz İdaresi altında organize olan ve adayı Yunanistan'a bağlamak isteyen Eokacı Rum-Yunan milliyetçileri sömürge düzenine karşı ayaklanırken hedeflerinde herzaman Kıbrıs Türkleri de olmuştur. 1960'ta Kıbrıs Türkleri ve Rumlarının eşit ortaklığına dayalı kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'ni içine hazmedemeyen Rumlar 1963'te adayı kana buladılar. 1963-64 olaylarında Kıbrıs Türkeri 103 Türk köyünü terketmek ve adanın yüzde 3'ünde insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Kızılay yardımları,Türkiye'nin desteği olmasa Kıbrıs Türkünün  adadaki varlığından bugün bahsetmek mümkün olmayacaktı.

 

 

*

 

Vatansız kalmak kötü

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin sınırlarının emperyalist batı tarafından değiştirilmesi kampanyası neticesinde Irak, Filistin, Suriye, Mısır, Cezayir, Tunus, Afganistan, Libya kan gölüne çevrilmiş ve milyonlarca masum sivil insan çıkan çatışmalar neticesinde hayatını kaybetmiş, yaralanmış, göçe zorlanmıştır. Emperyalist sömürgecilerin aç gözlülüğü neticesinde bugün bölgemiz terör örgütlerinin tehdidi altındadır. PKK, İŞİD, YPG, EL-KAİDE, HİZBULLAH v.s. terör örgütleri yanında Suriye ve İsrail'in devlet terörü insanlığı tehdit etmektedir. Son altı yıldır 3 milyonun üzerindeki Suriyeli Türkiye'ye sığınmak zorunda kalmıştır. Canını, çoluğunu çocuğunu kurtarmak adına Türkiye'ye sığınan bu çaresiz insanlar maalesef son günlerde siyasi amaçlar için kullanılmaktadır. Türkiye'nin bu insanlara sahip çıkmasından daha doğal birşey olamaz. Avrupa'nın yapamadığını yapan Türkiye bu bakımdan dünyaya insanlık dersi vermektedir. Ne var ki Türk vatandaşlarına verilmeyen imtiyaz ve olanakların da bu insanlara verilmesi ortaya bir dengesizlik ve tartışma ortamı çıkarmıştır. Suriyeli insanları Türk vatandaşı yapmak insanı kaygılar ötesinde başka hesapların varlığının habercisidir. Sosyal medyada, yazılı basında Suriyeliler için yazılıp çizilenleri, hakarete varan aşağılayıcı ırkçı söylemleri tasvip etmek mümkün değildir. Bu insanlar mecbur kalmasalardı doğdukları toprakları terketmezlerdi. 1963'te,1974'te Rum Eoka teröründen kaçan Kıbrıs Türklerinin durumu ile ülkelerini terketmek zorunda kalan Suriyeli masum sivillerin durumu aynıdır. Terör kurbanları üzerinden ucuz siyaset yapılmaması ve en azından yaraların sarılması için çaba gösterilmesi daha doğru, daha insani bir tutum olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları