Türkiye'nin teminatı görülen Milliyetçi Hareket böyle bir yönetime lâyık değildir. Layık olmadığı içindir ki, halk, Balgat'takiler değişsin, taşlar yerine otursun demiş, halkı temsil edenler yollara düşmüş, büyük teveccüh görmüşlerdir.

Dün, Meral Akşener'le yaptığımız röportajı okumuşsunuzdur. Balgat'takiler gitsin diyen MHP'lilerin halk nezdinde oranı yüzde 80'dir. (Asıl rakam yüzde 85'dir.)

İç muhalefeti gayr-i kanunî yollarla susturmak isteyen, demokratik teamülleri yok sayan, "İllâ koltuk!" diyen, Hareket'i kendi mevkii için basamak yapan Balgat! Sırf koltuk uğruna kendi partisinin prensiplerini, programını bir tarafa bırakıp "adrese teslim başkanlık" için, "adresteki"nden daha çok çaba gösteren Balgat! Nedir hesabın?!

Yüzde 85 MHP'lileri söylediği bu "Demokrasi işlesin. Halk talep etmişse yönetim değişin."

19 Haziran olağanüstü kongresi gösterdi ki halk kesinkes yönetimin değişmesini istiyor. Balgat'takiler buna sevinmeleri, halkın talebini karşılamaları gerekirken, biraz daha Balgat'ta kalabilmek için "Yukarı"dan medet umdular. MHP bitecekmiş... Varsın bitsin, kendilerinden sonra MHP de kalmasın!

Balgat'a dört bir taraftan yöre çamlarından imal edilen zamklardan göndermek lâzım. Sıkı sıkıya koltuklarına yapışsınlar... Hatta TBMM'ye de, halkını yitirmiş, sadece kendileri var milletvekilleri olarak, altlarına yapıştırdıkları koltuklarıyla gitsinler!

Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, beraberinde gazeteci milletvekili Enis Berberoğlu olduğu hâlde, gazetemize "Geçmiş olsun!" demek için geldi.

Balgat'takilerin işbirliğiyle başkanlık için Anayasa oylaması yapılacak. Biliyoruz ki, Ak Parti içinde "tek adamlığa" kesin tavır koyan, ihlaslı, inançlı insanlar var. Bu "tek adamlığı" İslâmî hareketin bir yerine oturtamıyorlar. Anayasa değişikliği için ret oyu vereceklerdir. Diğer taraftan geçmişte Fethullahçılarla iç içe olan Ak Partililerdi. Bazı milletvekillerinin ByBlock kullanıldığından bahsediliyor; hatta rakam bile veriliyor. Onların kabul oyu verecekleri de şüpheli. AKP yönetimi, her tedbiri alıyor. Geçmişte olduğu gibi, milletvekillerini kontrol altında tutacaklar ve kimin ret, kimin kabul ettiğini kesin tespit edecekler. Bizim, dün, gazetede Kemal Kılıçdaroğlu'na sorumuz, AKP'nin milletvekillerine markajının önlenip önlenemeyeceğine dairdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin iradelerinin gaspının önüne geçmek için her türlü tedbiri alacaklarını söyledi:

"Beni kaygılandıran parlamentoda, ne olduğunu bilmeden, boş kâğıda imza atıp aklını kiraya veren milletvekillerinin olması... Aklını kullanma yeteneği olmayan milletvekillerinin olması. Beni asıl kaygılandıran o. Millet bunları benim sorunlarımı çözsünler diye parlamentoya gönderdi. Onlar ise ülkenin, vatandaşın sorunlarıyla ilgilenmeye değil, bir kişinin beklentilerine uygun davranmayı tercih ettiler. Asıl büyük tehlike budur.  Bu tehlike bizi nereye götürür? Türkiye'yi bir dikta yönetimine götürür. Milletvekillerinin oy kullanırken kontrol edilmesini kesinlikle önleyeceğiz. Milletvekillerinin iradeleri kontrol edildiği takdirde göreceksiniz ne yapacağımızı. Kimseye başkasının iradesine müdahale etmesine izin vermeyeceğiz. Açık oy kullanmalarını bile istiyorlar. Bu aynı zamanda kendi aralarındaki güvensizliğe de işaret ediyor. Buna izin vermemekte kararlıyız. Ne yapacağımızı biliyoruz ve onu söylemeyeceğim şimdi."