Kılıçdaroğlu; "Türkiye hızla totaliter rejime kayıyor"

Türk Milliyetçileri ve Ülkücülerin medyada yegane sesi YENİÇAĞ'a uygulanan gözaltı zulmü ve beraberindeki tehditlere tepkiler çığ oldu...

Şunu çok açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum; siyasi görüşleri farklı farklı da olsa büyük samimi hislerle binlerce "geçmiş olsun" telefonu ve mesajı aldık. İnsan haklarına, fikir ve ifade özgürlüğüne yöneltilen zulme, Hakk'dan yana olanlara sinsi bir sindirme mesajı taşıyan gözaltı ve ifade sürecine verilen mesajlar hep tek yürekten çıkmış gibiydi. Milletin ve devletin bekası, ülkenin bütünlüğü, demokrasi ve insan hakları, fikir ve ifade özgürlüğü...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetemizin 4 değerli yazarı -önceki gün- gözaltına alınır alınmaz partisinin MYK toplantısında demokratik tepkisini dile getirdi. Nitekim, toplantı sonrasında Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, zulme karşı tepkiyi en sert ve en üst perdeden kamuoyuna ilan etti, seslendirdi... Bu arada, CHP milletvekillerinden de çok sayıda "geçmiş olsun" telefonu aldık. Başta Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP camiasına gösterdikleri yakın ilgiye, demokrasi ve insan hakları, düşünce özgürlüğü adına dik duruşa çok teşekkür ediyorum.

Bu teşekkürlerimi bir kez daha bizzat ifade edebilmek için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu -Niğde'ye giderken- telefonla aradım. Kılıçdaroğlu, "Bu sefer  duyunca, önce büyük bir şaşkınlık yaşadığımı itiraf edeyim. Nasıl olur böyle bir şey diye. Fakat işte maalesef böyle bir tablo ortaya çıkınca hepimiz üzüldük. Geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum" diyerek söze başladı...

Servet Avcı, Adnan İslamoğulları, Kürşad Zorlu ve Yavuz Selim Demirağ için  "FETÖ" soruşturması çerçevesinde "MHP'ye sızma" gerekçesiyle gözaltı süreci 3 sayfalık bir ihbar mektubu ile başlatılmıştı. Kılıçdaroğlu'nun tepkisine kulak verelim;

"Ahmet Bey, 12 Eylül darbe döneminde bile darbecilerin bir genelgesi vardı. İsimsiz ihbar mektuplarına itibar etmeyin diye. İsimsiz ihbar mektuplarını işleme koymayın diye. 12 Eylül darbe döneminde bu kadar özen gösterilirken şimdi telefon kulübesinden yapılan ihbarlar bile ciddiye alınıp insanların evleri sabahleyin basılıyor. Aramalar yapılıyor saatlerce gözaltına alınıyor. Ya böyle bir şey olamaz. Biz demokrasi gelişsin diye mücadele ettik. Yenikapı ruhu dedikleri ruhun aslında özü, görüşümüz ne olursa olsun kimliğimiz inancımız ne olursa olsun hepimizin demokrasiye karşı gösterdiği bir saygı mitingiydi o, miting aslında olması gereken buydu. Şimdi siz bu tür eylemlerle gazetecileri tutuklayarak gözaltına alarak saatlerce sorgulayarak aslında Yenikapı ruhuna gölge düşürmüş oluyorsunuz ve demokrasiye karşı bir tavır takınmış oluyorsunuz. En büyük endişemiz bu. Maalesef olaylar bizim bu endişemizi destekler tarzda gelişiyor. En son size karşı yapılan, Yeniçağ'a karşı yapılan gazetecilerin gözaltına alınması, saatlerce sorgu. Yıllarını Fethullah Gülen'in Türkiye'deki örgütlenmesini anlatan ve bunun mücadelesini veren kişilerin bu tarzda gözaltına alınması tabii ayrıca trajik bir olay."

Kemal Kılıçdaroğlu'na nereye sürüklendiğimizi de sordum;

"En büyük endişem demokrasiden hızla uzaklaşıyoruz. Hızla totaliter bir rejime doğru Türkiye kayıyor. Bütün göstergeler bunu gösteriyor. Bunun işareti."

***

Satırların girişinde YENİÇAĞ'a yöneltilen zulme tepkiler çığ oldu demiştim. Ankara büromuza çalışma arkadaşları ile geçmiş olsun ziyaretine gelen MHP Genel Başkan adayı Sinan Oğan'ın, "FETÖ bu ülkeden temizlenecekse, araya insanların şahsi hesaplarının olduğu, insanların rakiplerinin olduğu listeleri sıkıştırmak bu devlete bu ülkeye ihanettir" tespitinin ayrıca altını çiziyorum. Bu çok yerinde ve anlamlı mesajdan herkes gerekeni alır herhalde!..

Daha sonra geçmiş olsun ziyaretine MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener geldi Ankara büromuza. Sohbetin en koyulaştığı anda düştü haber; Meral Akşener MHP'den ihraç edildi. Hani çok yerleşmiş bir deyim var ya!.. "Manidar" oldu. Gelen habere karşı Akşener'in kararlılığında bir santim gerileme hissetmedik. "MHP'yi hiçbir siyasi partinin arka bahçesi yapmayacağız. Şart olsun, and olsun" sözleri her şeyi anlatmaya yeter.

Dava nöbetine ömür adamış, şahsının üstünden Ülkücü camiaya yapılan her türlü karalamaları püskürtmüş, mahkemelerde ömür çürütüp hepimizin yüzünü ağartan MHP Genel Başkan adayı Koray Aydın da en sıkıntılı günlerimizde yanı başımızdaydı. Ankara büromuzu ziyaretinde Ülkücüleri ayrıştırma tuzaklarına dikkat çekti. Siyasette öyle bir saha analizi yaptı ki, bence bu konuda il il gezip gerçekleri geniş kitlelere anlatmalı.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de zor günümüzde yanımızda olan değerli siyasetçilerden. Destici, "muhalifleri susturma operasyonu" diyerek en kestirmeden olup bitenleri özetledi.

Yazarın Diğer Yazıları