Kılıçdaroğlu YSK'ya sert sözlerle yüklendi!

Kılıçdaroğlu YSK'ya sert sözlerle yüklendi!
Kılıçdaroğlu, "Hakimlik mesleğine de gölge düşürdüler. Bırakınız bir referandumu şaibeli hale getirmeyi, yargıçlık mesleğine gölge düşürdüler. Bir Allah'ın kulu çıkıp bana bunu, bize bunu anlatmak zorundadır" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi Başkanı, halk oylamasının şaibeli olduğunu, meşruiyetinin olmadığını Anayasa Mahkemesi’nin 55. kuruluş yıl dönümünde gayet açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur” dedi.

CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında genel merkezde toplandı. Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, toplantıya gelmeden önce Anayasa Mahkemesi’nin 55. kuruluş yıl dönümüne katıldığını anımsatarak, “Yargıç görevini yapıp adaleti dağıttığı sürece, haklıyı ve haksızı ayırdığı sürece başımızın üstünde yeri vardır. YSK’nın da adaletli davranması, adalet ölçüleri içinde karar alması hepimizin ortak arzusudur” dedi.

Anayasanın 67. maddesine göre seçimler ve halk oylamasının yargı denetimi altında yapılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, YSK’nın varlık nedeninin de adaletli bir seçimin gerçekleşmesini sağlamak olduğunu kaydetti. Eğer bir yasada hakime takdir yetkisi verilmişse, hakimin kendini yasa koyucunun yerine koyarak yasanın özüne uygun olarak karar vereceğini, içtihatların varlık nedeninin de bu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Ama eğer yasada çok açık ve net bir hüküm varsa, hiçbir yoruma açık değilse o yasa maddesine yargıcın uyması gerekir” dedi.

“HENÜZ CEVAP ALMIŞ DEĞİLİZ”

YSK’nın yönetim görevini yaparken yasaların açık hükmünü çiğnediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Açık hükme rağmen neden mühürsüz zarflar geçersiz sayıldı? Bunun cevabını henüz almış değiliz. Hangi gerekçeyle mühürsüz zarflar, oy pusulaları geçersiz kabul edildi? Kendi yayınladıkları genelgelere aykırı olarak, ne zaman? Saat 17.00’den sonra. Yani Doğuda sandıklar açıldıktan, bazıları sonuçlandıktan sonra. AKP’nin YSK temsilcisinin başvurusu üzerine alelacele toplanıyorlar, geçersiz sayılması gereken bütün oyları geçerli sayıyorlar” diye konuştu.

AYM BAŞKANININ KONUŞMASINI OKUDU

Anayasa Mahkeme Başkanı Zühtü Arslan’ın, bugün mahkemenin 55. kuruluş yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmadan bir paragraf okuyan Kılıçdaroğlu, Arslan’ın, “Anayasa koyucunun lafzı anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları yorum yoluyla değiştirmek, esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği yapmak anlamına gelir. Bunun da yargısal aktivizm ve meşruiyet tartışmasına yol açacağı her türlü izahtan varestedir” dediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Ne diyordu Seçim Kanunu’nun 101. maddesi, ‘arkasında sandık mührü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir’. Siz bunu hangi gerekçeyle değiştiriyorsunuz, kim size bu yetkiyi verdi? Ne diyor, 98. maddesi, ‘üzerinde ilçe seçim kurulu bulunmayan zarflar geçersiz sayılır’.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, bu halk oylamasının şaibeli olduğunu, meşruiyetinin olmadığını Anayasa Mahkemesi’nin 55. kuruluş yıl dönümünde gayet açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur.

Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bu duyarlılığı için kendisine yürekten teşekkür ediyorum. Bunu söyleyen bir partinin genel başkanı, sıradan bir hakim, üniversitede bir hoca da değildir, bunu söyleyen Anayasa Mahkemesi’nin başkanıdır ve bugün söylemiştir.

Şimdi şu soruları sormak zorundayız, YSK’nın bu kararı alan hakimleri kimden talimat aldılar? Yasanın açık hükmüne rağmen, farklı yorumlayarak, geçersiz oyları geçerli kabul etmeleri talimatını kimden aldılar? Bunu açıklamak zorundadırlar.

YSK’nın bu kararı demokrasi tarihimizin, siyasi tarihimizin kara bir sayfasıdır. Asla kabul edilemez. O nedenle buna ‘mühürsüz seçim’ diyoruz buna. Seçim, halk oylaması gayri meşru bir sürecin içine sokulmuştur, meşru değildir.

Kalemini ve vicdanını satmayan adama hakim denir. Yasalara uygun davranan, adaleti dağıtan kişiye hakim denir. Adaleti çıkarı için kullanan kişiye hakim denmez. ‘Yasanın açık hükmünü çiğneyin, korkmayın, biz arkanızdayız’ diyen irade size milletvekilliği sözü mü verdi? Size ne sözler verildi? Yanıtı alamadık. Hakim, güç karşısında boyun eğmez. Onurlu, vakarlı duruşundan ödün vermez. Hakim, üstünlerin hukukunun bir parçası oyuncağı, aleti olmaz. Hukukun üstünlüğünü savunur, egemenlerin değil. Hakim egemenlerin himayesine sığınmaz, hakim egemenlerin himayesinde çay toplamaya gitmez.

“SEN ARTIK BİR SİYASETÇİSİN KARDEŞİM”

Hakimlik mesleğine, onuruna gölge düşürdüler. Bunları yapanlara hakim denmez. Cübbe giymelerini doğru bulmuyorum. Gidip bir siyasi partinin cübbesini giyebilirler. Siyasete girebilirler, ‘ben siyasetçi değilim, yanıt vermiyorum’ diyor. Sen artık bir siyasetçisin kardeşim. Sen yargıç, hakim değilsin. Sen o cübbeyi giymeye layık değilsin. Yasanının bu kadar açık hükmünü çiğniyorsan, sen halkoylamasına meşruiyet kazandıramazsın. Gayrimeşru bir halk oylamasının tek nedeni, sorumlusu sensin.”

Kılıçdaroğlu, bütün vatandaşlara “gidin, oy kullanın, sandıklara biz sahip çıkacağız” dediklerini anımsatırken, “Vatandaşlarımız gittiler, oylarını kullandılar, sandıklara sahip çıktık, sandıklarda oy hırsızlığı olmadı, kimsenin oyu çalınmadı ama geriye dönüp bir baktık ki YSK çalınmış. Çalınan oylar değil, çalınan YSK’dır, iradesi çalınmıştır ve ipotek altına alınmıştır” diye konuştu. Bu gerçeğin, toplumun her kesimine anlatılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Diyorlar ki bize, ‘Efendim, bitti mesele, niye itiraz ediyorsunuz?’ Dünyanın gerekçesi var. Sandığa gidip oy kullanan 49 milyon 799 bin 163 kişinin hakkını kim savunacak? O YSK’daki hakimlere sormuyorum ben bunu. Onlarda vicdan olmadığı için, onlar ahlak yoksunu oldukları için onlara sormuyorum ben bu soruyu. Ben bu soruyu ‘evet’, ‘hayır’ oyu kullanan vicdanlı bütün vatandaşlarıma soruyorum. Bunların hakkını kim koruyacak, kim savunacak bunların hakkını? ‘Bu haksızlık karşısında susun, konuşmayın, kabul edin’  diyorlar. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, biz susmayacağız. Haksızlığın üzerine üzerine gideceğiz. Bu bizim insani, ahlaki görevimizdir. Hukukun üstünlüğüne inandığımız için biz bunu yapmak zorundayız. İnsana ve onların inançlarına saygı duyduğumuz için biz bu itirazları yapmak zorundayız.”

Bu durumdan sadece ‘hayır’ oyu kullananların değil, ‘evet’ oyu kullanan vatandaşların da rahatsız olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Eğer bir anayasa değişikliği, toplumun yüzde 50’sinden fazlasıyla ‘hayır’ oyuyla karşılaşıyor ve YSK kararı ile ‘evet’e dönüştürülüyorsa, gayrimeşru bir zeminde, toplumun en az yüzde 50’sinin kabul etmediği bir anayasa değişikliği kabul edilemez. Toplumun vicdanı bunu kabul etmiyor” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE SONUÇLARINI GÖRECEĞİZ”

Bu anayasa değişikliğinin bir uzlaşma belgesi değil, bir ayrışma belgesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin toplumsal uzlaşmaya, köklü, nitelikli, herkesin üzerinde görüş birliğine varabileceği bir anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu belirtti.

Bu anayasa değişikliğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetilemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki günlerde bunun çok somut sonuçlarını göreceğiz. Hem OHAL koşulları olacak hem haksız bir süreçte referandum olacak, bütün bunlara rağmen vatandaşın en az yüzde 50’si ‘hayır’ diyecek, YSK’ya operasyon yapacaksınız, kanunsuz kararlar alınacak, o kanunsuz kararlara dayanarak anayasa değişikliğini meşru sayacaksınız. Dünyanın hangi demokrasisinde böyle bir süreç meşru görülür? Bana bir örnek versinler” diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım’ın 28 Kasım 2016’da “başkanlık referandumu öncesi OHAL kaldırılmış olacak, OHAL’de seçime gidildi, dedirtmeyiz” dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Hangi koşullarda gittik anayasa değişikliğine? OHAL koşullarında. Dün ne söylüyordu, bugün ne söylüyor. Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Bu ülke hepimizin” dedi.

“ZÜHTÜ ARSLAN NOKTAYI KOYDU”

Referandumda ‘evet’ oyu kullanan vatandaşlara da seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Sizin kullandığınız oylara her zaman saygı duydum. Hangi gerekçeyle olursa olsun, gerekçenizi dahi sorgulamadım. Her vatandaşıma ‘düşünerek sandığa gidin’ dedim. Benim bugün vicdanım sızlıyorsa, emin olun ‘evet’ oyu kullanan vicdan sahibi her vatandaşımın da vicdanı sızlıyordur. Böyle bir anayasa değişikliği bizim tarihimizde hiç olmadı.

O YSK’nın vereceği hesabın sorgulanması lazım, önce hesabını vermesi lazım ve başkan ve üyelerinin sorgulanması lazım. Bir üye yaptığı yanlışın farkına vardı, ‘yasaya ve anayasaya aykırıdır’ diye şerh koydu. Bugün o aykırılığı Sayın Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin 55. Kuruluş Yıldönümünde gayet net, hiçbir yoruma yer açmayacak şekilde gündeme getirdi ve noktayı koydu. Şimdi biz bu haksızlığın üzerine hep birlikte gideceğiz, sonuç alınıncaya kadar.” 

İlgili Haberler