Kiralık ve satılık kalemler

       FETHULLAHÇI terör örgütüne yazıları, yorumları ve haberleriyle destek çıkan gazeteci, yazar ve televizyoncular toplandı... 

      Aralarında yazar Nazlı Ilıcak'ın da bulunduğu gazetecilerin dördü serbest bırakıldı, diğerleri tutuklandı...

    Serbest bırakılanlardan Bülent Mumay'ın dediği gibi gazetecilerin tutuklanması üzücü; zira tutuklama dışarıdan bakıldığında basın özgürlüğüne vurulmuş darbe gibi gözüküyor...

    Ancak durum öyle değil; gazetecilik mesleğinin silahlı bir terör örgütünün palazlanması için kullanılması halinde ne yapılması gerekiyorsa o yapıldı...

    Basın özgürlüğünü, böylelerini derdest edenler değil, o özgürlüğü terör çetesine arka çıkarak kullananlar ortadan kaldırmış oluyor...

    ............................

    Basın özgürlüğü ancak düzgün gazetecilik yapıldığı sürece söz konusu olur. Dünyaya baktığınızda görürsünüz; ülke çıkarlarına karşı ve çetelerin yanında yer alarak gazetecilik yapılmasına hiçbir demokratik ülkede imkân tanınmaz...

    Yasa dışı güçlere yandaşlık yapanları engellemek de basın özgürlüğünü ortadan kaldırmak sayılmaz...

    .............................

    Bizde maalesef militan gazetecilik "Basın özgürdür" denilerek yapılıyor.

    Fethullahçı terör örgütüne yandaş kalem olmak için yarışan tiplerin bir kısmı nihayet içeri alındı...

    Halen değişik dini cemaatlere göz kırpan, onlar için kalem oynatan yığınla medya mensubu var; gazeteleri de çıkıyor, televizyonları da bas bas bağırıyor.

      Bunların arasından yarın fethullahçılar gibi başımıza bela olanlar çıkabilir...

    Şimdiden dikkatli olmalıyız; dinci olup da bölücülük yapan cemaatler varsa birini bile dikkatimizden kaçırmamalıyız.

    Başımız dara düşünce "Yine kandırıldık"  filan diyecek halimiz de kalmadı... 

    ...........................

    Fethullahçı terör çetesine kalemleriyle destek çıkan bir kısım medya mensubu ise hâlâ dışarıda...

    İsimleri biliniyor ama nedense kimse yakalarına yapışmıyor...

    Aydınlık gazetesi hepsini, çeteye nasıl ve neler yazarak yaklaştıklarını ve nasıl bağ kurduklarını açıkladı.

    Gazetede adı geçenler hakkında herhangi bir işlem yapılmayacak mı...

    Fethullahçı kumpas sonucu Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan askerlere darbeciliği yakıştırdılar ve hepsini hedef alan insanlık dışı adli uygulamaları alkışladılar...

    İçeri alınan askerleri hem vatan hain ilan ettiler, hem de fethullahçılığa dolaylı yoldan övgüler düzmüş oldular...

    O kalemlerin densizlik ederek takındıkları bu tavır, fethullahçı kumpasa düpedüz arka çıkmak ve şapka çıkarmaktı...

    .........................

      Dışarıda bırakılan fethullahçı kalemlere de gereği neyse bir an önce yapılmalı...

    Çünkü serseri mayına benzeyen o kalemlerin yarın yazacaklarıyla hangi yasa dışı gruplara arka çıkacaklarını kestirmek zor...

    Kiralık ve satılık kalemler için basın özgürlüğü söz konusu olmamalı!

İŞİN DOĞRUSU BU

------------------------------   

   GENELKURMAY'ın ve MİT'in Cumhurbaşkanlığa bağlanması, bugün için zaruri gözükse de uygulama yarın, demokrasiye düşen gölge haline gelebilir...

    Nedenine gelince, onu da söyleyim...

    Her iki gücün o makama bağlanması ileride Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerine seçilecek kimse tarafından diktaya gitmek için kullanılabilir.

    Bu tehlike aklıma geldiği için iki kurumu Cumhurbaşkanlığına bağlamanın yanlış olacağını söylüyorum...

    Cumhurbaşkanımız o makamda ömür boyu kalmayacağına göre aklıma gelen bu tehlikeyi işaret etmeyi görev bildim...

    Böyle bir ihtimali dikkate almak herhalde yanlış olmaz...

    ..............................

    Genelkurmay'ın da, MİT'in de rahat çalışması ve kolay denetlenmesi için bağlantılarının değişmesine gerek var mı?

     Bence yok...

     Bu iki kurum Başbakanlığa bağlı olarak daha üretken, daha başarılı işler yapabilir... Cumhurbaşkanlığı makamı, her ikisini de başbakanlığın üzerinden izleyebilir, uyarabilir, yönlendirebilir...

     Doğrusu bu değil mi!?

SAĞLIKTA ÜCRETSİZ HİZMET DÖNEMİ

---------------------------------------------------------

     FETHULLAHÇI terör örgütünün elinde bulunan sağlık tesislerinin tamamına el konuldu. Kurdukları özel hastaneler Sağlık Bakanlığı'na geçti. Bundan böyle bu kurumlar yurttaşlara ücretsiz sağlık hizmeti verecek...

     Çeteye ait tesislerde çalışan doktorlar, hemşireler, laborantlar ve  hastabakıcılar arasından paralelci olanlar da ayıklandı...

     Yerlerine yeni isimler atandı...

     .........................

     Diğer birimlerde olduğu gibi sağlıkta da çalışan açığı söz konusu...

     Devlet hasıl olan boşlukları hızlı biçimde vatan evlâdı insanlarla doldurmak zorunda. Ciddi bir personel politikası izlememiz lâzım!

     .........................

     Fethullahçı hastanelerde hastalar ve hasta yakınları "Himmet çarkı" içine çekilerek yüksek miktarda bağışa mecbur bırakılıyordu...

     O çarka dahil olmayanların hastalarına bakılmıyordu...

     Heriflerin vicdansızlığı ve vahşeti, daha hastane kapısından başlıyordu.

     .........................

     Hatırlayacaksınız, eski adı Sema olan sonra da Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak değiştirilen hastanede tedavi olan yurttaşların başına gelenler basına intikal etmişti...

     O tür kepazeliklere artık tanık olmayacağız...

     ..........................

     Af buyrun, terör örgütü tarafından boku çıkarılan kuruluşların, tesislerin, işletmelerin ve basının sağlam ellere geçmesi, kanun hükmünde kararname uygulaması yani OHAL sayesinde gerçekleşti...

     OHAL ilan edilmeseydi, bu kadar geniş temizlik bir çırpıda yapılamazdı...

     RASTGELE

------------------------

     TUTUKLU sayısı her gün biraz daha artıyor. Gözaltında olanların sayısı da. Sorgulamalar sırasında bazı şüpheliler, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için yaptıklarını itiraf ediyor. Bazıları da inkâr yoluna sapıp yakasını kurtarmak gayretinde... Ancak bu yollarla aklanmaları söz konusu değil. Çünkü 15 Temmuz kalkışması ayan beyan yaşandı, dolayısıyla inkârı faydasız...Yalnız şu var, kalkışmanın içyüzünü herkes ayrıntılı olarak öğrenmek istiyor. Bu da hainlerin hızla yargılanmalarıyla sağlanmalı.  

         *

      İBLİS haki cübbe giyerek askere darbe talimatı vermiş. Tespit MİT'ten. Şimdi korkudan altına kaçırmış ve çocuk boku renginde cübbe giymiş olabilir...MİT'in saptamasına göre silahlı kuvvetlerde 600 rütbeli fethullahçı var. Bu isimler darbeden önce Genelkurmay'a bildirilmiş. Darbe olmasaydı bu 600 isim YAŞ'ta ihraç edilecekti. Şimdi toplanıp içeri alınıyorlar...

BİR SÖZ

-------------------

      BAŞKASINA akıl verme, kalan sana yetmeyebilir...

--------------------------------------

Yazarın Diğer Yazıları