Cesur ve keskin kalem Yılmaz Özdil benden önce yazdı yine... Altına imzamı atıyorum. O'nun sütunlarına sığdıramadıklarına devam ederek kurulduğu günden bu yana kültür ve sanat hayatına derin nefes aldıran Kırmızı Kedi'yi bir de benden okumadan önce değerli dostum Haluk Hepkon'un babası Necat Bey'i kısaca tanıyalım.

Efsane polis müdürü, eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dan dinledim. Üç aylık bebek iken babasını kaybetmiş. Annesi ile İzmir-Seferihisar'a yerleşmiş. 1966 yılında polis olmuş. Ancak kafasında Hukuk olduğu için 1960'da girdiği Hukuk Fakültesi'ni ancak 1975'te bitirebilmiş. Avukatlık mesleğini hak etmesine rağmen polislikten vazgeçmemiş. 1985 yılında emekli olup iş hayatına atılmış. Memleketini unutmamış. Seferihisar'a 1 hastane 3 okul yaptırmış. Necat Hepkon İlkokulu ve Anadolu Lisesi, Fevziye Hepkon Meslek Yüksek Okulu, 9 Eylül Üniversitesi'ne bağlı Necat Hepkon Devlet Hastanesi. Büyük bir park için hazırlık yapılıyor, yine bir okul projesi ve cami de sırada.

***

Durmadan çalışan Hepkon, Seferihisar'a bunca hayır işi yapınca halk her fırsatta "heykeli dikilecek adam" dermiş ilçede. Belediye Meclisi de bunca hizmetin karşılığı Necat Hepkon'un heykelini kentin meydanına dikmiş... İşte böylesi mümtaz bir babanın oğlu Haluk... Babasının izinde... Özellikle kız çocuklarının okuması için reklam yapmadan büyük işlere gizlice imza atar. Basın-Yayın mezunu. Başarılı bir basketbolcu. İstese dünyayı gezip, gününü gün edebilirdi. Zoru seçti. Okumaya aşık olduğu için yayıncılığı seçti. Türkiye'nin yüz akı olan Kırmızı Kedi'yi kurdu ve kısa zamanda 50-100 yıllık yayıncıları geride bıraktı. Şairdir Haluk... Müthiş şiirleri vardır. Tarihe meraklıdır. "Komplo Teorileri Tarihi" ve "Jön Türkler ve Komplo Teorileri" adlı iki kitabı vardır ki üniversitelerde kaynak kitap olarak önerilir. İflah olmaz bir Atatürkçüdür... Devrimcidir... Millîdir... Haksızlığa baş eğmediği gibi görmezlikten de gelmez. Tavır adamdır... Ne ticari ne de siyasi kaygısı olmadığı için olayların orta yerine dalar. Ne iktidara ne de başka güçlere eyvallahı vardır. İnanınca sonuna kadar gider. Nitekim çok önceden planlanıp 2008'de uygulamaya konulan Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri Casusluk gibi kumpas davalarında dimdik durduğu gibi kumpasa uğrayanların sesi-soluğu olmuştur. Bir dönemin anlı-şanlı yayınevleri Hasdal-Maltepe, Hadımköy-Mamak, Silivri kitaplarından kaçarken adeta liman olmuştur mahpustakilere. Hatır için kitap basmaz. Türkiye'nin istiklali ve istikbalini gözetir önce. Okuyucusuna ve yazarına değer veren, emeğe saygı gösteren iş sahibidir. Israrla "patron" sözünden kaçınıyorum. Zira Haluk Hepkon patron gibi davranmaz. Ruhunda proleter işçilik vardır. Neredeyse 500'e yaklaşan yayınladığı her kitap elinden, gözünden geçmiştir.

Gazetecilikte çeyrek asrı devirdim. Yüzlerce yazardan yayınevi şikayeti dinledim. Telif konusunda mağduriyetlere tanık oldum. Bir Allah'ın kulu Kırmızı Kedi'nin yayıncılık ilkelerini şikayet etmediği gibi her fırsatta hakkını satırların yazarı gibi teslim etti. Kırmızı Kedi bir ticari kuruluştan ziyade kültür merkezi gibidir. Sadece Haluk Hepkon değil tüm çalışanları, editörü, grafikeri, satış-pazarlama, muhasebe elemanları da büyük bir özveriyle çalışır. Yazarına, okuyucusuna saygıda kusur etmez. Yazarının, okuyucusunun hakkını vermekle yetinmez Kırmızı Kedi. Hakkını savunur, arar en dar gününde yanında olur.

Yeniçağ yazarlarının göz altına alındığında, gazetemizin saldırıya uğradığında ilk destek Kırmızı Kedi'den geldi. Dün bize bugün Kırmızı Kedi'ye... Yöntem aynı, sansarca... O saldırgan kokarcalar eğer bu yayınevinin bir kitabını okusa bunu yapamazdı. Onları oraya gönderenler şüphesiz yazılanlardan rahatsız. Biraz insan olsalar, söylenecek tek sözleri olsa çıkıp "şu yanlıştır" diyebilirlerdi. Çakallığı, pusuyu tercih ederek kendilerinden bekleneni sergilediler. Bir yazarın kitabından rahatsız olunabilir. Karşılığında doğru açıklama yapılır. Hukuk yoluna gidilir. Cam-çerçeve kırmakla susturmaya çalışmak ancak ahmakların işidir. Kırmızı Kedi susmaz. Yıldırılamaz... Kırmızı Kedi'ye sahip çıkmak fikir namusudur! Namussuzlar anlamaz!