Kısır döngü

Milli Eğitim Bakanlığı sözde reformlarına, ara vermeden devam ediyor. Tüm yaptıklarını ise yenilik diyerek devreye sokmaya çalışıyor. Çalışanların ve öğrencileri, zihinlerini bulandırarak, neyi nasıl yapacakları arayışına sokuyor. Yapılanların ne kadarı doğru veya ne kadarı yanlış olduğu konusunda uygulayanlar dahi bir şey bilmezken, sadece yoğun bir çalışma içerisinde oldukları mesajı vermek suretiyle halkı çalıştıklarına inandırarak, geleceklerini garanti altına alma çabaları sergiliyorlar.
Her şeye rağmen, boş durmayıp elbette bir şeyler yapmak gerektiğine herkes inanmaktadır. Dünya eğitim sayesinde hızla ilerlemesini yaparken, bizim olduğumuz yerde saymamız beklenmemelidir. Ancak yenilikler getiriyorum diyerek, ben bilir ben yaparım mantığı ile hareket edip evdeki bulgurdan da olunmamalıdır. İktidarın her daim demokrasiden bahsederek, demokratik uygulamalarda bulunduğunu iddia etmesine rağmen, yaptıklarının katılımcılıktan uzak, seçmenine selam ve yandaşların çıkarı doğrultusunda yapması, ülkeyi bir adım dahi ileri gitme yerine, geriye götürmüştür.
Muhalefetimiz ise yapılan icraatların kendi ideolojileri doğrultusunda yapılmamasını hazmedememiş. Bu mantıktan dolayıdır ki, ülke hayrına ve milletin çoğunluğunun arzusu doğrusunda yapılanlara bile karşı çıkması sonucu, birçok iyi şeylerin yapılması bile engellenmiştir.
Yapılan çalışmalar faaliyet alanlarını ilgilendiren Sivil Toplum Kuruluşları ise, olaylara yandaşlık veya ideolojik açılarından bakmalarından dolayı fikir üretemez duruma düşmüşlerdir. Yapılanlar sorulduğunda ya bilgim yok diyerek veya fakir fukara edebiyatıyla ya da alkışlayarak cevaplamışlardır.
Bugün hâlâ tartışması devam eden eğitimdeki 4+4+4 sisteminin eksiklik ve aksaklıklarının tespit edilmesi için okullarda araştırma yapılması yasaklanmasına rağmen, uygulamalar sonuncunda 136 bin çocuğun okulu terk ettiği, bizatihi bakan tarafından açıklanmıştır. Okulu terk eden bu çocuklara, bir de okula gitmeyenler eklendiğinde ise işin vahameti daha net görülmektedir. Eğer bu olumsuzluğu Açık Öğretim’le izaha çalışırsanız, işte o zaman tüm okulları kapatarak niçin Açık Öğretim eğitimi yapmıyorsunuz diye sorarlar. Ha bu eğitimde fazla masrafa da gerek yok. İhtiyaç duyulan üç beş kuruşu da vatandaştan alırsınız olur biter.
Kıyafet değişikliği dendi, olayı fakir ve zengin tartışmasına endeksleyip işin özüne inilmeyerek gerçekler saklandı. Şimdi ise okul türlerinin azaltılması gündeme geldi. Konuyla ilgili koparılan kıyamete bakıldığında kılık ve kıyafet yönetmeliğindeki değişikliler gibi bir kısım gerçekler örtülerek, aynı şekilde fakir fukara edebiyatıyla birlikte, Fen Lisesi açılacak yerlerin nüfus oranı ve liselere kayıtlarda herkesin bulunduğu çevredeki liselere kayıt yaptırması, ayrımcılığa neden olur tartışılmasıyla kapatılmaya çalışılıyor.
Öncelikle şunu bilmekt fayda var. Dün 60 civarında olan okul türleri kısa zaman önce 23’e indirilirken hiç mi hiç soruşturup eleştirmedik. Önceki yapılanlar doğru muydu ki sustuk? Ülkemiz için olması gereken okul türü sayısı nedir hiç araştırdık mı? 15 okul türü eğitimdeki ülkemiz ihtiyacına cevap veriyor mu? Hangi okullar kaldırılmalı veya hangi okul, hangi okulla birleştirilmelidir? Bu küçülme gerekli idiyse hükümet yıllardır niçin gereğini yapmadı?
SBS’nin kalkması doğru ise, bugüne kadar neden çocuklarımıza bu sınavın stresini yaşattılar? Meslek liselerine giriş için kararın öğretmenler kuruluna verilmesi, neler getirip neleri götürecek düşünüldü mü? Dahası gelişmiş diyerek kendimize model kabul ettiğimiz ülkelerdeki okul türü sayısı nedir? Bunlara ilaveten ülkemizin şartları göz önüne alınmış mıdır? Konuyla ilgili alan uzmanlarının görüşlerine başvurulmuş mudur? Tüm bu sorular cevaplandırılarak halkımız bilgilendirilmelidir.
Bilinen gerçek şu ki ülkemizdeki okul türü olması gerekenden fazladır.  Okul türleri mutlaka azaltılmalıdır. Ancak azaltma yapılırken ülke ihtiyaçları mutlak göz önünde tutulmalıdır. Okullara öğrenci alımı öyle zenginlik veya fakirlik ile değerlendirilecek bir konu değildir. Eğer iddia edilen gibi olsaydı, aynı sıkıntının ilköğretim için de geçerli olması gerekirdi. Nüfusa göre Fen Lisesi açılması ise doğru olup, elitleri bulma açısından önemlidir. Aksi olsa durum bugünkü Anadolu Lisesi rezaletine dönüşür. Yani elma ile armudun toplanması bir anlam ifade etmez.
Biz de bu kısır döngü devam ettiği müddetçe, havanda daha çok su döveriz. Eğitimde önceliğimiz ilmi, çağdaş ve milletin isteği doğrultusunda kararlar verebilmeli ve saplantılarımızdan kurtulmalıyız. Olaylara şahsi çıkarlarımız açısından bakmamalıyız. Yalanlarla bir birimizi kandırmaktan vazgeçmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları