KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Tehcir edilen Ermenilerin malları kendilerine verildi

Akademisyen Hasan Güner, “Ermenilerin Emval-i Metrukesi” adlı araştırmasıyla Ermenilerin geride bıraktıkları mallar hakkındaki hukuki uygulamaları Osmanlı ve Başbakanlık arşiv belgeleri üzerinden açıklığa kavuşturuyor.

Tehcire tabi tutulan Ermenilerin mal varlıklarının akıbetini, inceleme konusu yaptığı “Ermenilerin Emval-i Metrukesi” adlı kitabında, sürgün edilenlerin mülklerinin aynı yıllarda iade edildiğini belgeleriyle ortaya koyan Hasan Güner çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor:

4-113.jpgErmeni Diasporası neredeyse varlığını borçlu olduğu Türk düşmanlığını ısrarla sürdürmektedir. Ancak son yıllardaki bazı gelişmeler onlar açısından cesaret kırıcıdır. Israrla ileri sürdükleri soykırım  iddialarının sonuç vermeyeceği başka bir olay nedeniyle Uluslararası Adalet Divanının 3 Şubat  2015’te yayınlanan Hırvatistan / Sırbistan kararı ile ortaya çıktı. Bu kararda yer alan yorum tarzı ve sonuç tehcirin bir soykırım sayılamayacağının yanı sıra 1948 öncesi olayların bu bağlamda hukuki anlam yüklenemeyeceğini de ortaya koydu. Bu durum diasporayı çok önceden başlattığı Ermenilerden geriye kalan malların dava yoluyla geri alınması çabalarını hızlandırdı.

Öncelikle belirtelim ki sürgün edilenlerin mülkleri bu değerli çalışmada da görüleceği gibi zaten aynı yıllarda iade edilmiştir. Ancak Kurtuluş Savaşında da düşmanla işbirliğine gidenlerin Türk Milletinin galip gelmesi araya giren acı olayların tarafı olan komitacılar ve suç işleyenlerin yurdu terk etmeleri sonucuna yol açtı. Yeni kurulan Türk devleti düşmanla işbirliği yapanlar için bazı hukuksal düzenlemeler yaptı. Ancak aradan geçen uzun yıllardan sonra mahkemelerimizde çok sayıda mülkiyet davası açıldı ve açılmaya devam etmektedir.

Düşmanla işbirliği yaptığı için mülkiyeti hakkında işlem yapılanların mirasçılarının açtığı davalar hakkında gerçek kararların ortaya çıkması için hâkimlerin Osmanlı Toprak Hukukunu bilmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda miri arazilerin özel mülkiyete konu olamayacağı hususu üzerinde dikkatle durulması gereken bir husustur. Osmanlı Dönemine ilişkin açılan gayrimenkul davalarında ancak çok küçük ev ve arsalar için mülkiyet iddialarında haklılık bulunabilir. Bu bağlamda yüzlerce dönüm arazinin mülkiyet iddiasının ileri sürülmesi hukuken mümkün değildir. Diğer yandan mülkiyet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararları esas almaktadır. Bu yönde içtihadın gerekçesi son derece açıktır. AİHM’e göre ilk derece yargıcı somut olguyu daha isabetli değerlendirir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararı daha önemlidir. Sonradan kararın temyizle bozulması hukuken fazlaca anlamlı görülmemektedir. Bu durum hâkimlerimizin emval-i metruke konusunu çok iyi bilmelerini gerektirmektedir. Mevcut olmayan mülkiyet hakkının yargı kararı ile diriltilmesi hukuki gerçekliğe aykırı olacaktır.

Astana Yayınları Tel:(0312) 230 04 85

 

*

 

Bıçağın Ustaları

Araştırmacı yazar Murat Kavaklı’nın ilk baskısı büyük ilgi uyandıran, “Bursa Bıçakçılığı Tarihi” kitabı 10 yılsonra 2. baskısını yaptı. Bursa bıçakçılığının bütün sırları toplandığı eseri hakkında Murat Kavaklı şu değerlendirmeyi yapıyor:

3-229.jpgGeçen bu kısa zaman diliminde, kendileriyle görüşüp röportaj yaptığım onlarca bıçakçı ustası ebediyete intikal etti. Bu zaman içerisinde bıçakçılarla olan ilgimi hiçbir zaman kesmedim. Birinci baskıda eksik gördüğüm kısımları tamamladım. Bu eser, masa başında hazırlanmış bir eser değildir. Bir ekip çalışmasıyla da meydana gelmedi; bilgi toplayabilmek için günlerce, aylarca yalnız olarak dolaştım. Bursa’da bıçakçılık sanatı; nesilden nesile, yaparak ve yaşayarak, sözlü olarak aktarılmak suretiyle günümüze kadar geldi. Yine aynı şekilde devam ederek,  gelecek nesillere aktarılacaktır. Bu sebeple, bu eserde adı geçen, fotoğrafı bulunan ustalar; bu mesleğin taşıyıcılarıdırlar. Bıçakçılığı kimler, kimlerden öğrenmiştir? Bu soruya bir cevap arayarak, mevcut bilgilerle bir “Ustalar Şeceresi” çıkarmaya çalıştım. Böylece asırlardır devam eden “Ustalar Ekolü”ne dikkat çekmek istedim ve bunun devam ettirilmesine zemin hazırladım.

Geçen zaman içerisinde, bu meslekte bir zamanlar nam yapmış, ekol olmuş nice ailelerin bu mesleği bıraktıkları görüldü. Bunun zıddı olarak da; bıçakçılara katılan aileler olduğu anlaşıldı. Bu noktada eserin bir özelliği de; kayıt altına alınan ustaların gerek isimleri, gerek fotoğrafları, gerek hatıraları ile unutulmaz bir aileler albümü oluşudur. Daha birinci baskıda bile; bıçakçılıkla ilgisi bulunmayan birçok insan “Bu kitapta dedemin, amcamın  veya dayımın fotoğrafı var,” diyerek ve ağlayarak kitap aldıklarına şahit oldum. Bıçağın her aşamasında  mutlaka “Öze dönüş” hareketi başlamalıdır. Yapımı devam eden Bıçakçılık Müzesi bitirildiğinde sanıyorum Bursa bir ilke daha imza atmış olacak.

İrfan Yayıncılık Tel:(0212) 518 38 66

 

*

 

Demokrasiyle tanışan ülke

1-503.jpgMustafa Bademci’nin kuşağı, Türk halkının demokrasi ile tanıştığı yılları, bu deneyimin her anına yakından tanıklık ederek yaşamış, böylesi bir dönemin yakın tanığı olarak da dünden bugüne son derece kıymetli bir belleğin taşıyıcılığını üstlenmiş bir kuşak. Öyle bir bellek ki, iyiyi, doğruyu ve güzeli sakladığı kadar; hataları, yanlış adımlamaları, sendelemeleri de bugüne taşıyan. Geçmişi, orasını burasını törpülemeksizin, olduğu gibi bugüne aktaran...

O yıllar, mutlaka bugün bilinmesi, belki bugünün anlaşılması için muhakkak incelenmesi gereken yıllardır çünkü. Mustafa Bademci’nin kaleme aldığı, “Dinginler”, işte o yılların romanıdır. Ve o yılların zaman zaman hüzünlü, zaman zaman insanın dudağının kenarına acı bir gülücük konduran ve çokça da insancıl gerçekliğini; usta bir kurgu ve akıcı bir anlatım diliyle romanlaştıran Mustafa Bademci ise, hiç şüphesiz belleğin dünden bugüne aktarılmasında edebiyatın değerine, kitabıyla bir kez daha vurgu yapmaktadır. “Dinginler”, bu toprakların hikâyesi; bu toprakların tarihine meraklı her ferdinin ilgisini çekecek roman.

Karina Kitap Tel: (0312) 433 03 58

 

 

 

Okunacak çok şey var

2-370.jpg

Berfin Bahar Nisan sayısında yine dolu bir muhtevayla edebiyat severlerin karşısına çıkıyor. Dergideki yazarlar ve yazılardan bazıları şöyle: * Ahmet Say / Enver Gökçe * Nihat Taydaş / Behçet Necatigil 100 yaşında “Sevgileri yarına bıraktınız” * Öner Yağcı / Tahsin Yücel * Ayhan Aydın / Âşık İhsani ile yaşamı, sanatı ve Halk Ozanlığı üzerine * Âşık İhsani’nin şiirlerinden seçmeler * Etem Oruç / Cengiz Aytmatov’un düşü * Hüseyin Erkan / Hababam Sınıfı’nın Mahmut’u Köy Enstitüsü öğretmeni Hamit Özmenek miydi?

 

Berfin Bahar Tel: (0212) 513 79 00

 

 

*

 

Unutmak Faydalıdır

5-059.jpg

Gürsel Korat, “Unutkan Ayna” da insanlığın soluğunu tuttuğu ve bakışlarını Anadolu’ya diktiği bir zaman parçasını anlatıyor: 12 Haziran 1915 günü Nevşehir’de, bir bozkır sabahı: İğde kokuları içindeyiz, serinliği izleyerek gözlerimizi ovuşturuyoruz. Yaşam olağan akışındadır, ölüm bu dünyaya yakışmaz görünmektedir. Oysa her şey koşup gelecek birazdan. On gün içinde devran değişecek. Hiç kimse o sabahtan sonra eskisi gibi olamayacak. “Unutmanın” bazen “her şeyi eksiksiz görmek” anlamına geldiğini söyler gibi.

Yapı Kredi Yayınları Tel:(0212) 252 47 00