KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Nefret sisi içinden sıkılan kurşunlara hedef oldular

Araştırmacı gazeteci Haluk Şahin, “Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi” adlı kitabıyla Amerika’da iki Türk diplomatının şehit edilme olayı üzerindeki sis perdesini 40 yıl sonra açıklanan gizli belgelerle kaldırıyor.

27 Ocak 1973 tarihinde ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nin Santa Barbara kentinde iki Türk diplomat Bahadır Demir ve Mehmet Baydar tuzağa düşürülerek öldürüldü. Katil 77 yaşında Ermeni kökenli bir Amerikan vatandaşıydı. Olay büyük bir şaşkınlık yarattı. Bunun yıllarca sürecek kanlı bir terör dalgasının ilk eylemi olabileceği kimsenin aklına gelmedi. Katil kimdi? Tanımadığı iki Türk’ü niçin öldürmüştü? Arkasında kimler vardı? Bu soruların yanıtları 40 yıl süreyle saklı kaldı. Haluk Şahin, gizliliği yeni kalkmış bin sayfalık FBI raporundan da yararlanarak tüm gerçekleri açıklıyor. Haluk Şahin, tarihi gerçekleri gündeme taşıyan çalışmasıyla ilgili şu bilgiyi veriyor:

2-383.jpg

 

Aradan 40 küsur yıl geçti, Bahadır Demir’in hikâyesi anlatılmadı. O, aynı yazgıyı paylaştığı Mehmet Baydar’la birlikte, bir terör istatistiğine dönüştü. İnsansızlaştırıldı. Rafa kaldırıldı. Oysa Hrant Dink’i öldüren kin ve nefret karanlığından Bahadır Demir’e inilen bir merdiven var. Şunu bile iddia edebilirim: 27 Ocak 1973’te arkadaşım Bahadır Demir öldürülmeseydi 19 Ocak 2007’de arkadaşım Hrant Dink de öldürülmeyecekti. 27 Ocak 1973’te Santa Barbara’da Gürgen Yanıkyan’ın sıktığı kurşunlar 34 yıl sonra Hrant Dink’i de vurdu.

Bu konuda kimsenin araştırmadıklarını araştırmak, kimsenin kaldırmadığı katmerleri kaldırmak bir yazar olarak bana bir sorumluluk yükledi: Bu kitap yazılmalı, bu öykü anlatılmalıydı! Üstelik bu, artık çıkış kapısının önüne yığılmış olan benim kuşağımın öyküsüydü. Ben anlatmazsam kimse anlatmayacaktı. Kitabı yazarken olgulara ve belgelere öncelik verdim, okurun onları ham haliyle görmesini istedim. Elimde yalnızca 800 sayfalık mahkeme tutanakları değil, aynı zamanda bin sayfaya yakın FBI raporları vardı. 

Çeşitli diğer seçenekleri düşündükten sonra kitabın adının “Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi” olmasına karar verdim. “Otopsisi” de diyebilirdim. “Unutulmuş” olduğu ortada, kaç kişi tanıyor Bahadır Demir’i ve Mehmet Baydar’ı? Peki “önemsiz” mi? 2015 yılında bu noktadan 40 yıl geriye doğru baktığımda, Türkiye’ye karşı küresel çapta bir terör dalgasına ilham olan bu olayın 20. yüzyılın önemli suikastlarından biri olduğunu fark ediyorum. Onun arkasından çok insan öldü, çok gelecek karardı, çok hayatlar söndü. Bu cinayet ve ardından gelenler Türk ve Ermeni halkları arasındaki yakınlaşmayı zorlaştıran ve geciktiren bir nefret söylemine bol bol malzeme üretti. Sonuçlarını Türk Ermeni hep birlikte yaşıyoruz. O söylemin aşılması için doğruları söyleyen kitaplar yazılması gerekiyor. Umarım bu kitap onlardan biri olarak okunur.

Destek Yayınları Tel:(0212) 252 22 42

 

*

 

Ali Şir Nevâyî’nin son eseri

3-241.jpgMahbûbu’l-Kulûb (Gönüllerin Sevgilisi), Nevâyî’nin ölmeden hemen önce 1500/1501’de yazdığı siyasetname-nasihatname türü bir eserdir. Prof. Dr. Vahit Türk tarafından Çağatay Türkçesinden büyük bir titizlikle Türkiye Türkçesine aktarılan eser, giriş kısmının arkasından üç ana bölüme ayrılmış ve her bölüm de kendi içerisinde çeşitli başlıklarla oluşturulmuştur. Birinci bölüm hakandan başlayarak çeşitli devlet görevlileri ile meslek erbabını konu edinmiş ve olumlu-olumsuz örneklerle makam sahiplerinin nasıl olması ve nasıl olmaması gerektiği anlatılmış, halka karşı nasıl davranmaları gerektiği üzerinde durulmuştur. Eserin siyasetname bölümü olan bu bölümde kırk ara başlıkla kırk meslek mensubu söz konusu edilmiştir. İkinci bölümde insan hayatında önem arz eden çeşitli konular üzerinde durulmuştur. Çeşitli hikâyelerle de desteklenen bu bölümde on konu başlığı vardır. Son bölüm ise yüz yirmi yedi “tenbih” içermektedir. Mahbûbu’l-Kulûb Nevâyî’nin son eseri olmasının yanında, kültür tarihimiz açısından belki de en önemli eseridir. Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig gibi siyasetname türüne dâhil edebileceğimiz bu eser; yazarının deruhte ettiği çok önemli devlet görevleri yanında, doğrudan kültür hayatının içinde oluşu, toplumu iyi tanıması ve halkın dertlerine aşina olması dolayısıyla edindiği tecrübeleri de yansıttığı bir eser hüviyetindedir.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

 

*

 

Sora sora öğrenmek

1,-002.jpg

Uzun yıllardır Alevilik  ve kültürü üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Mustafa Cemil Kılıç, yeni kitabı “Sorularla Alevilik”i konferanslarda ve katıldığı etkinliklerde kendisine en çok yöneltilen sorulardan yola çıkarak hazırlamış. Kılıç, yeni kitabının macerasını şöyle anlatıyor: Katıldığım her etkinlikte Aleviliğe ilişkin bir yığın soruyla karşılaşıyor, bir kısmına hemen kısaca yanıt verirken bir kısmının yanıtı uzun olduğundan ya durumu anlatıyor, ya da “başka zaman konuşalım” diyerek yanıt vermeyi erteliyordum. Sonunda karşılaştığım tüm soruları derleyip, tümüne bir kitap halinde yanıt vermenin yararlı olacağı kanısına ulaştım. Kanı, git gide düşünce düzeyine ulaştı ve olgunlaştı. Bu düşüncemi yaşama geçirmek için de birkaç ay çalıştım ve nihayetinde bu kitap meydana geldi. Elinizdeki bu kitapta Alevilikle ilgili temel 115 soruya yanıt verdim. Bilmekteyim ki Aleviliğe ilişkin sorulan ve sorutabilecek olan sorular bu kitaptakilerle sınırlı değildir. Ancak yine de bu çalışmanın, bu konudaki gereksinimi önemli düzeyde karşılayacağını düşünüyorum. “Sorularla Alevilik” adlı bu kitabımızın ilerleyen zamanda belki yeni baskıları da yapılacak ve kitapta yer alan soruların sayısı artacaktır. Şimdiye değin Alevilik üzerine 7 kitap kaleme aldım. Ancak elbette ki Alevilik 7 kitapta anlatılıp ikmal edilecek düzeyde dar ve kapsamı sınırlı bir inanç değildir. Bizim çalışmamız, belki ummanda bir damla düzeyindedir, desek yeridir.

Alevilik, uzun yıllardır maruz kaldığı dışlanma, yok sayılma ve yasaklılık nedeniyle bir hayli zarar görmüş bir inançtır. Şimdilerde ise üzerindeki baskıyı bir nebze de olsa atmış görünüyor. Alenileşen cemevleri gerçeği, Alevilik çizgisinde yayın yapan televizyon ve radyoların varlığı, Aleviliğe ilişkin her gün bir yenisiyle karşılaştığımız kitap ve dergiler bunun en somut göstergeleri arasındadır. Bu cümleden hareketle ifade edelim ki, Alevilik bir toparlanma ve yenilenme süreci yaşamaktadır.

Kamer Yayınları Tel: (0532) 385 38 65

 

*

 

Dünyaya dair şeyler

5-061.jpg

 

İlk romanı “Düş Kıyamet”le edebiyat alemine “merhaba” diyen Elif Durdu, yine özenli dil kullanımı ve akıcı üslubuyla bu kez “Naif Bir Flamingonun Günlüğü” ile karşımızda: Ne yazık ki kimsenin aklına gelmedi gerçekte kim olduğumuzu sorgulamak. Yerküre, derhal keşfedilme zarureti gösteren büyülere, firari büyücülere yataklık yapıyordu; geleceğimizden endişe eden saygıdeğer büyüklerimiz ise, bizi tarih kitaplarında yazılan yalanları ezberlemeye zorluyordu. İşte böyle böyle döndü dünya, arızalı ruhlar tarlasına!

Bilgi Yayınevi Tel:(0312) 434 49 98

 

 

 

*

 

Anaların Ardından

4-120.jpg

 

Araştırma ve şarkı sözü yazarı, çağdaş halk ozanı, besteci, şiir yorumcusu ve KIŞOD Kurucu Başkanı Kıralboğa son şiirlerini, “Anam Gibi” kitabıda topladı. Birinci bölümü annesine adadığı şiirlerden oluşan kitapta Kıralboğa anne sevgisini duygulu dizelerle dile getiriyor: Hayali benimledir / Meali dilimdedir / Hasreti içimdedir / Annemi arıyorum /Anlaşılmaz sözlüğüm / Şaşıran bir gözlüğüm / iki gözüm kördüğüm / Annemi arıyorum/ Kıralboğa ne iştir? Aklı kendin geliştir / Ölüm gerçek bir iştir / Ondan da kaçılmaz ki..

İletişim Tel: (0542) 833 88 37