KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Tarih tahrif edilerek tarihten ibret alınmaz

Araştırmacı tarihçi Salih Özbaran “Tarihçilik Zor Zanaat” adlı kitabında neredeyse herkesin, her kesimin kendine yarar sağlamak amacıyla el attığı bu bilgi dalının nasıl ve hangi yönlere çekiştirildiğine dikkat çekiyor.

1-533.jpgSon yıllarda tarih bilgisi dalının olağanüstü bir ilgi gördüğünü söylemek sır değil. Ancak bu ilgi, tarihçiliğin kendi bünyesinde / yolunda geliştidiği konu ve yöntemlerde işlenmiş alan olmaktan çıktı. Politik söylemlerde fazlasıyla yer aldı; medya dünyasında cesaretle(!) yön verildi; yaygın / vulgarize tarihçiliği de aşan yayın ve söylemlerle kolayca kullanılabilir ve istismar edilir bir duruma getirildi; müşterisi çoğaldı. Okul kitaplarında iktidarın dayanak aradığı biçimlere sokuldu; medyada savaş naralarına yol açtı. Çok gerilerde kalan söylem ve yapılandırmlara itibar edildi. Özlem yaratmaya yöneldi, yöneltildi tarih.

Ona yorum getiren günlerden / yıllardan geriye gidilemeyeceği, akademik tutumlarını bozmayan tarihçi varlığına karşın, unutuldu, unutturulmak istendi. Salih Özbaran’ın, “Tarihçilik Zor Zanaat” adlı kitabı, anılan sorunlardan bazılarını gündeme taşıma amacı taşıyor; neredeyse herkesin, her kesimin el attığı bu bilgi dalının çekiştirildiği yönlere dikkat çekiyor; tarihi ortamalı olarak kullanmak, politik ve güncel sorunlara -acele merhem olmak için- tarihsel derinlik aramak isteyenlere karşı uyarıda bulunuyor. Özbaran, kitabının önsözünde şu değerlendirmeyi yapıyor:

Bu kitap, iktidar-medya ortaklığında üretilen, onların zamana ve zemine ters düşen açıklamalarını (anakronik yansımalarını) konu etmektedir; aynı zamanda profesyonel tarihçilerin bazı saptamalarını içermektedir. Öte yandan çeşitli kitaplarımda, en son olarak da “Geçmişi Güncelleştirmek” başlığı altındaki derlememde gösterdiğim tepkilerimin ve saptamalarımın bazı düzeltmelerle devamı niteliğindedir. Son yıllarda tarihe gösterilen olağanüstü ilgi, sanki, tarihçiliğin kendi bünyesinde/yolunda geliştirdiği konu ve yöntemlerde işlenmiş alan olmaktan çıktı. Politik söylemlerde fazlasıyla yer aldı. Okul kitaplarında da iktidar borazancılığı yapılageldi, yapılmakta. Üstelik tüm bu saptırmalarda bilgilendirmeye yönelik amaçtan çok, geride kalan söylem ve yapılandırmalara özlem yaratmaya yöneldi; ilahiyat/teoloji ile yöneltildi tarih. Ona yorum getiren günlerden/yıllardan fiilen geriye gidilemeyeceği unutuldu, unutturulmak istendi.

Doğaldır ki tarih geçen yüzyılın, özellikle de benim tarih öğrenciliği yaptığım 1960’lı yılların cenderesinde kalamazdı; yöntemlerin, yaklaşım tarzlarının ve konu çeşitliliğinin kaçınılmaz dürtüleriyle kendisini yeni mecralarda bulacaktı; ve bulmakta. Ancak bu mecra, izlenen bu yol, tarihin tahrifini gerektirmeyecek yönde olmalıydı. Tarih, ne geriye getirilebilecek ortam ne de yüzleştirmeyle alınmak istenen öç bilgisidir. Onun filmi geriye sarılmaz; ama yenileriyle donatır kendini. Tarihçilik zor zanaattır.

Tarihçi Kitabevi Tel: (0216) 418 68 86

 

*

 

Yunus’un milli ruhu

3-250.jpgAvukatlık mesleği dışında, usta kalemiyle değerli edebiyat eserlerine de imza atan Yılmaz Gürbüz’ün ödüllü romanı, “Çöküş ve Diriliş / Bir Yunus Emre Romanı”nın yeni baskısı Elips Kitap tarafından okurla buluşturuldu. Üretken bir kalem olan Gürbüz’ün edebiyat alanındaki yolculuğu ödüllerle dolu.

Gürbüz; 1975 yılında “Balkan Acısı” adlı romanıyla Peyami Safa ve Millî Kültür Vakfı ödülleri; “Hukuk Çıkmazı” adlı eseriyle Dündar Taşer Armağanı, l98l yılında Kültür Bakanlığının açmış olduğu l00. Yıl Roman Yarışması’nda “Acılar Masal Oldu” adlı eseriyle ve 199l’de Eskişehir Valiliğinin Yunus Emre Yılı yarışmasında “Yesevili Yunus Çöküş ve Diriliş” adlı romanıyla birincilik ödüllerini kazanmayı başarmış değerli bir kalem.

“Çöküş ve Diriliş” romanında Moğol istilası öncesindeki Anadolu’nun Türkleşmesini anlatan Gürbüz Ulu Sultan Alaaddin Keykubat devrindeki bolluk, mutlu hayat ve barış yıllarını gördükten sonra bu değerli hükümdarın ölümüyle, yetersiz devlet adamları, gafiller ve hainler elinde devletin zayıflamasına ve manevi buhrana sürüklenmesine dikkat çeker.

Maddi ve manevi çöküşle birlikte yoksulluk, felaket ve buhranlı yıllarda Anadolu halkına melce ve iman veren yeni ruhun dirilişini, İslam’a sarılarak Moğol zulmüne karşı koyuşunu, Yunus Emre’nin hayatı çevresinde anlatan yazar, Anadolu’da dirilişin, yeni ruhun halka nasıl aşılandığını ve bu imanla yeni bir güç Osmanlılar’ın doğuş zemininin hazırlandığına işaret eder. Parlak ve müreffeh Anadolu’daki ilk Türk devleti Moğol yenilgisi ile çökmüştür ama Yunus Emre’nin yaydığı dinî ve millî ruhla yeniden dirilmiştir. Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçiş, bu Yunus Emre dili ve ruhuyla olmuştur. Yılmaz Gürbüz, “Çöküş ve Diriliş” de Yunus Emre’yi bu bakış açısıyla ele alarak bugüne kadar yazılmış Yunus kitapları arasında da fark yaratıyor.

Elips Kitap Tel:(0312) 475 40 33

 

*

 

Varoluşun anlam ve gayesi

2-397.jpg

Allah’ın var olup olmadığı hususunda varacağımız karar kendimize, yakınlarımıza, dünyamıza ve tüm varlığa bakışımızı altüst edecek önemdedir. “Nereden geliyorum, neden buradayım, ben kimim, ben ve yakınlarıma ölünce ne olacak?” şeklindeki gerçekten de önemli varoluşsal soruların hepsinin cevabı bu meseleyle alakalıdır. Allah’ın var olması; tüm varlığın ve insanın bilinçli bir şekilde yaratıldıkları, varoluşumuzun bir anlam ve gayesi bulunduğu, Allah isterse ölümden sonra da yaşamın olabileceği anlamını taşımaktadır. Caner Taslaman, “Allah’ın Varlığının 12 Delili” adlı kitabında her insan açısından bu kadar kritik olan varoluşsal meselelerin temelinde yatan Allah’ın varlığı meselesini ele alıyor. “Evren Delilleri” ve “Fıtrat Delilleri” ana başlıkları altında sunulan Allah’ın varlığının 12 delili şunlar: * Kelamın Kozmolojik Delili * Yasaların Varlığı Delili * Evrenin Keşfedilebilirliği Delili * Evrenin Potansiyeli Delili * Yasaların ve Sabitlerin Hassas Ayarı Delili * Fiziki Olguların Hassas Ayarı Delili * Canlıların Tasarımı Delili * Doğal Arzular Delili * Doğuştan Ahlak Delili * Akıl Delili * İrade Delili * Bilinç ve Benlik Delili

Destek Yayınları Tel:(0212) 252 22 42

 

 

*

 

Duygulu dizeler

4-125.jpg

 

Hataylı şair Ali Parlak’ın “Ellerim Tuşlara Tutsak” adlı yeni şiir kitabı yayınlandı. Daha önce yayınlanmış Türkmence Sevdalar (1994), Zulme Susamak İhanettir (1995), Demi Çöktü Gecenin... (1999), Türkmence Türküler (2003), Yayladağılı Şairler Antolojisi (2008), Üstü Şiir Altı Şair (2012) adlı kitapları bulunmaktadır. Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Ali Parlak, Hatay Şairler Yazarlar Derneği’nin Başkanlığını ve Dernek adına yayınlanan Gökekin Kültür Sanat Edebiyat Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır.

Gökekin Yayınları Tel:(0505) 223 97 96

 

*

 

Utancımız olan idam

5-064.jpg

 

Erdoğan Aslıyüce’nin yönetiminde 269. sayısını okurlarla buluşturan Aylık Sevgi Dergisi YESEVİ, dolu muhtevasıyla dikkat çekiyor. Derginin Mayıs 2016 sayısındaki bazı yazarlar ve yazıları şöyle: n Atila Yayım / Nevruz duası n Oğuz Çetinoğlu / 29 Mayıs Fetih Günü n Seyhan Çağlar Emen / Atatürk ve Adile Hala (Adile Onbaşı) n Nail Tan / Türkiye’nin en gözde iki yeni mesleği n İsrafil Kumbasar / Kemal Bey’in idamı utanç günü olmalı n Burhan Akgün / Yoksulluk, refah, bölüşüm n Engin Namlı / Nerden, niye geldik?

YESEVİ Dergisi Tel:(0212) 638 50 12