KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Gerçekler ancak sahtekâr ve geri zekâlıları korkutur

Prof. Dr. İskender Öksüz, yeni kitabı “Millet ve Milliyetçilik”te milliyetçiliğe karşı dayatılan globalleşme  iddiaları ve Türkiye’deki siyasi ümmetçiliği masaya yatırıyor.

2-429.jpgSon yıllarda kaleme aldığı “Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi”, “Türk’üm Özür Dilerim” ve “Niçin?” adlı kitaplarıyla Türk ve Türklüğe karşı açılan savaşa neşter vuran Prof. Dr. İskender Öksüz, yeni çalışması “Millet ve Milliyetçilik” te özellikle Türkiye’deki Siyasî Ümmetçilik ve Marksizm’in milliyetçiliğe farklı bakışları gibi fikir akımlarını inceleyerek işe başlıyor. Globalleşme iddialarını da mercek altına alan Prof. Dr. Öksüz, sonra konuyla ilgili toplum bilimlerine dönüyor. Prof. Dr. Öksüz, kitabının hedefini şöyle açıklıyor:  Bu kitabın amacı, bilimin millet ve milliyetçilik hakkında söylediklerini uzman olmayanların da anlayacağı bir dille açıklamaktır.

Sonuçta bilimin, yani millet ve milliyetçilikle ilgilenen sosyoloji ve siyaset bilimlerinin aslında bu konularda bir değil, birçok şey söylediğini, fakat söylenenlerin hemen hiçbirinin alıştığımız açık oturumlardaki sahte uzmanların hükümleriyle uyuşmadığını göreceğiz. Bilimler çok şey söylemekte, çok farklı şeyler söylemektedir ama bunları bir senteze götürmek, her bir teori içindeki kısmî doğruları alıp gerçeğe teker teker her birinin yaklaştığından daha çok yaklaşmak, böylece onların her birinin ayrı ayrı gördüğünden daha berrak bir manzara görmek mümkündür. 
Halbuki biz, milletlerarası hayatın gerçekleriyle ilgisi olmayan bir projeksiyon seyretmekteyiz. Sanki hakikatle aramıza bir perde gerilmiştir ve siyasî iktidarın da iş birliği ile bu perdenin üzerine aksettirilen hayalî dünyaya ve sadece bu dünyaya inanmamız isteniyor. Gerekçe olarak da “bilim böyle diyor”, “bugün hâkim fikir budur”, “uluslararası hukuk bunu gerektirir” lafları sıralanmaktadır.  

Bu kitapta dünya fikir çevrelerinin ve bilhassa konuyla birinci derecede ilgili bilim dalı olan sosyolojinin millet ve milliyetçilik konusundaki düşüncelerini, tespitlerini, teorilerini bulacaksınız ve Türkiye atmosferinde yaşadığınız için muhtemelen şaşıracaksınız. Çok mümkündür ki siz de burada okuyacağınız bulguları aklınızdan geçiriyordunuz ama “bilime uygun mudur?”, “dünyanın genel fikir gidişine uygun mudur?”, “uluslararası hukuka ters olmasın...” tereddütleri içindeydiniz. Öyle zannediyorum ki çağdaş millet ve milliyet teorileriyle karşılaşınca, havası pislenmiş bir odada saatlerce kaldıktan sonra birdenbire açılan bir pencerenin verdiği ferahlığı hissedeceksiniz. Rahmetli Erol Güngör’ün dediği gibi, gerçekler ancak sahtekâr ve geri zekâlıları korkutur. Bırakınız korksunlar! 

Panama Yayıncılık Tel: (0312) 432 14 89
 

*
 

Sembol siyasetçi

1-563.jpgGün Sazak, 26 Mart 1950 tarihinde; 18. doğum günü olduğunu günlüğüne kaydederken şöyle yazmış: “İnşallah, aileme ve vatanıma hayırlı bir evlât olarak yaşarım...” 
Bu dileği gerçekleşti, ömrü boyunca ailesine hayırlı bir insan oldu ve saf bir vatansever, bir Türk Milliyetçisi olarak yaşadı. Türkiye’nin buhranlı yıllarında siyasete girerek Milliyetçi Hareket’in saflarında yer aldı, inandığı değerler uğrunda tereddütsüz yürüdü. Vuruldu, şehit düştü. Siyaset yaparken dikkatleri çeken kişiliğiyle, bakanlık yaptığı sırada gösterdiği duruş ve icraatıyla, en sonunda şehit oluşuyla Türkiye’nin yakın siyasî tarihinde yer aldı. Zihinlerde ve gönüllerde derin izler bıraktı. Gün Sazak’ın çok yakınında bulunan ve Milliyetçi Hareket’in Eğitimciler kadrosunda yer alan Himmet Kayhan’ın büyük bir titizlikle kaleme aldığı, “Gün Sazak /Bir Şehidin Yolculuğu” adlı kitap, ömür yolculuğu boyunca görüp geçirdikleri, düşünceleri, sevinçleri ve üzüntüleri, hayal kırıklıkları ve başarıları ile onun hikâyesidir. Bir insanı anlatırken; zamanın, şartların, olayların, içinde bulunduğu toplumun ve çevrenin meydana getirdiği havadan kopuk bir hikâye düzeni kurmak, doğru değildir. Anlatılan kişi, bütün bunlardan etkilenmiş, kendisi de pek çok olayın akışını ve çevresindekileri etkilemiştir. Bu yüzden, “Gün Sazak /Bir Şehidin Yolculuğu”, yalnızca Gün Sazak’ın şahsî tarihi değil, onun ve köklü ailesinin merkeze alındığı aslında 20. yüzyıl Türkiye tarihi olarak da okunabilir. Kitaptaki konubaşlıklarından bazıları şöyle: * Türkiye-1970: Gergin Ülke * Dündar Bey’in Tekkesinde * Bir Kongre Hikâyesi * Milliyetçi Hareket Saflarında * Malazgirt’te 900. Yıl Toyu * MHP Genel Başkan Yardımcısı * Çirkin Politikanın İlk Saldırıları * MHP, Koalisyon Hükûmetinde * Bir Ülkücü Öğretmen ve Gün Bey * 1977 Seçimleri.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
 

*
 

Ezber bozan bir çalışma

5-074.jpgTürk dünyası tarihi, İslam öncesi Türk tarihi ve Türk kültürü üzerine çalışmalarıyla bilinen Sebahattin Şimşir’in kaleme aldığı, “Rus Harcında Eriyen Türkler Ya Da Türk Soylu Ruslar” adlı eser, Türkiye’de Türk tarihi alanında ezberleri bozacak bir çalışma. Tarih ve siyaset alanında Viyana’dan beri geri tutulan Türklerin aslında dünya tarih ve kültürünün ne denli merkezinde olduğunu da göstermekte. Bugüne kadar bize dikte ettirilen batı eksenli tarih anlayışından farklı olarak, Türk ve doğu eksenli ve özgüvenli olarak kaleme alınmış. Eserde binlerce yıllık Türk toprağı olan Deşt-i Kıpçak’ta yok edildiği sanılan ama bir Türk boyu olarak yaşayan ve Rus adı ile anılan, kurganlardan, Rus vakayinamelerine, hatta ikonların değişen yazılarına değil, sabit kalan resimlerin ifadeleri ışığında Türklerin varlığı ortaya konulduğu gibi, yoğurttan dokumaya, demirden ziraata pek çok unsurun mucidi olan Türklerin cihan hakimiyetini çok kere yakalamasına rağmen kaybetmeleri anlatılmış ve tekrar yakalaması için vesile olması amaçlanıyor.. Sebahattin Şimşir, kitabının önsözünde şu anlamlısoruyuyöneltiyor: Eseri okuduktan sonra hala türkleri medeniyetten nasibini almamış, üretme kabiliyeti olmayan, unvan ve küçük çıkarlar uğruna kimliklerine utanmadan hakaret etmeyi  marifet sayan, araştırıcı kimlikli araştırma yoksunları acaba ne diyecektir?

Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20
 

*
 

Şairin savaşı

4-146.jpgGüneş Erkul yeni kitabı “Kurtuluş Marşı”nı şu sözlerle takdim ediyor: Şiir bile okumuyorsak ne için savaşıyoruz. Neyin mücadelesidir verdiğimiz, dokunaklı öykülere ağlamak mıdır tüm yapabildiğimiz. yarin ellerine dokunur gibi, dokunamıyorsak insanların yüreğine, dokunamıyorsak aşkın gökyüzüne, dokunamıyorsan bam teline gerçeğin, kim için... ne için yazıyorsun, Şiir gibi okumak için hayatı, dokumak için gerçekleri dondurucu gelişmeler üzerine, yüreğinin bozkırlarını yeşertmektir tüm çabam.

GMK Yayıncılık Tel: (0232) 445 91 47
 

*


Martıların dünyası...

3-278.jpg

Nihan Temiz, “Kanadımdaki Deniz” ile küçük okurları martıların dünyasına götürüyor: Kanat, Akça, Pakça, Camgöz ve Çomar: Martıköy’ün mutlu martıları... İyi kalpli balıkçıları ve bereketli deniziyle neredeyse bir cennet olan köylerinde, bir gün beklenmedik şekilde aç kalan martı dostlar, çareyi Şimşek adlı meraklı bir martının peşine takılıp balık kamyonunu izlemekte bulurlar. Kanatlarındaki deniz kokusuyla dağları, gölleri, ovaları aşan martılar, sonunda denizden çook uzak, kocaman bir şehre ulaşır...

Can Çocuk Tel:(0212) 252 56 75