KİTAP / AHMET YABULOĞLU

KİTAP / AHMET YABULOĞLU
Gazeteci yazar Faik Bulut’un 15 Temmuz darbe girişiminden 2 ay önce yayınlanan “Kim Bu Fethullah Gülen?” kitabı FETÖ’nün seyir defterini gözler önüne seriyor.

FETÖ’nün devleti işgali ve buna seyirci kalanlar

Kitabının ilk baskısının 1998’de yayınlandığından itibaren büyük ilgi gördüğünü ancak mahkeme kararınca sansürlenip, yasaklanıp toplatıldığını, hakkında birkaç kez dava açılmış olduğunu hatırlatan

Faik Bulut, Mayıs 2016’da okurla buluşan bu önemli çalışmasıhakkında şu değerlendirmeyi yapıyor: 1990 yılı başlarından itibaren Fethullah Gülen ve Cemaati ilgi alanımıza girmişti. Tecrübeli birkaç göz tehlikeyi sezmiş, kamuoyunu uyarmaya çalışıyordu. Gülen’in bütün kitaplarını okuyup, ulaşmak istediği hedefi, örgütlenme modelini ve şifreli dilini çözmeyi başarmıştık. Fethullah Gülen ve Cemaati hakkında şu tespitleri yapmıştık:

* Ekonomik ve siyasi gücü tekelinde toplamayı ve tek başına iktidar olmayı hedefliyor. l Yargı, Ordu ve Emniyet saflarında örgütleniyor, kilit mevkileri ele geçirmeyi planlıyor.

* Dini-imanı, kutsal değerleri kullanarak bir menfaat tarikatı, bir çıkar şebekesi örgütlüyor. l ABD’ye sırtını verip küresel bir aktör, küresel bir lobi olmayı hedefliyor.

* “Altın Nesil” veya “Işık Süvarileri” adını verdiği bir müritler ordusu yetiştiriyor. l Kendi deyimiyle, erken atılan her adım sonlarını getireceği için de bu faaliyetlerini sabırla ve gizli örgütlenmeyle gerçekleştiriyor. Bazı İslamcı çevrelerle liberal aydınlar dâhil pek çok kişi bu tespitlerimize karşı çıktılar: “Hocaefendi’yi yanlış tanıtıyorsunuz. O hoşgörü timsalidir, diyalog yanlısıdır, barışçıldır, kendi halinde dini bütün, muhterem bir zattır...” mealinde sözler söylediler. Hakkımızda hakarete varan yazılar yazıldı, davalar açıldı, kitabımız toplatıldı. Şimdi 2016 yılındayız:

*O gün Fethullah Gülen ve Cemaati’ni savunanlar bugün yerden yere vuruyorlar.

* Paralel Örgüt, Fethullahçı Terör Örgütü “FETÖ/PDY” davaları açılıyor. l Finans kaynakları kurutulmaya çalışılıyor; “Himmet” operasyonları yapılıyor.

* Şirketlere, finans kurumlarına, medya kuruluşlarına el konuluyor.

* Emniyet, yargı, bürokrasi ve ordu içindeki elemanları tasfiye edilmeye çalışılıyor.

* AKP iktidarının ortağı oldukları, birlikte çalıştıkları dönemde işlenen tüm suçlar -yolsuzluk, yağma, Ergenekon, Balyoz, 3 Temmuz Şike davası- cemaatin üzerine atılıyor.

Berfin Yayınları Tel:(0212) 513 79 00

*****

“Biz 20 yıl önce söylemiştik!”

Araştırmacı yazar Hayri Yıldırım yeni kitabı, “Paralelin Kökenleri”ni şu ifadelerle takdim ediyor: 20 yıl önce herkesin Fethullah Gülenci ve Nurcu olduğu bir dönemde biz çıktık, “Bu adama dikkat edin” dedik. “Kürtçülük ve sahte İslamcılık yapılıyor” dedik. “Kandırılıyorsunuz” dedik. Ama yazık ki, insanlar “Hocaefendi” ye ayıp ediyormuşuz diye darıldılar veya uzaklaştılar. Çünkü 20 yıl önce, Türkiye’de hemen herkes Fethullah Gülen ve Nurculuk övgüsü düzüp, “Ilımlı İslam” şarkısı söylüyordu! Dedik ki; bu iş bu kadar masum değil; bu işin arkasında emperyalizmin “Yeşil Kuşak” projesi var; Türk-İslam Sentezi var! Ama çoğuna anlatamadık. Çünkü kafalar bir defa “Ilımlı İslam” ile afyonlanmıştı! Asıl yobazlık geriden gelecekti! Çünkü gerek “Kürt Said” ve gerekse “Gülen” hiç de öyle ılımlı değillerdi! Adliye, Emniyet, Ordu ve diğer birçok kurumda kadrolaştılar. Neredeyse kadroların yarısı “Cemaat” oldu. AKP, iktidar olma hırsıyla bütün bunlara göz yumdu. Sonra bir adım daha atıldı. Ergenekon, Balyoz gibi adlarla açılan davalar ile Türk Ordusunu çökertmeye kalkıştılar. Ama davalardaki delillerin sahte olduğu ortaya çıktı. Derken AKP ile Cemaat’in arası açıldı. AKP, Cemaat’e “Paralel Devlet” demeye başladı. Ve sonunda Paralel, ordu içindeki subaylarıyla darbe yapmaya kalktı. Belki de asıl amaç, bir halk savaşı çıkmasıydı. Ama halk buna girmedi, aksine darbeye karşı durdu. Bu olaylar şu hususu tekrar gösterdi ki; Kadrolar, Türk milliyetçisi, vatansever, dürüst ve bağımsızlığa inanmış gençlerle doldurulmadıkça bu tehlikele olacaktır. Türk devleti Türklüğe inanmış kişilerce yönetilmedikçe, Türk düşmanları, devleti tamamen ele geçirmek için hep bir şeyler yapacaklardır!

Aygan Yayıncılık Tel:(0216) 348 00 28

*****

Hoca kılıklı CIA kuklası

Kendisini yıllardır “İslam âlimi” maskesi altında sakladı ama gerçeğin hiçte öyle olmadığı ortaya çıktı. MİT, “Gülen CIA’nın Orta Asya ayağı.” derken, Sibel Edmond, “CIA Gülen’i kullanıyor.” açıklamasını yapıyor. Wikileaks belgelerinde, Gülen “CIA’ya hizmet eden biri olarak belirlenirken, bunu teyit edercesine CIA, “Gülen ve hareketiyle beraber çalışıyoruz!” açıklamasını yapıyor.MİT’çi Gündeş’ten Başsavcısı Nuh Mete Yüksel’e, Aytunç Altındal’dan Necip Hablemitoğlu’na kadar onlarca kişi Gülen’in CIA ajanı olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyor. Gülen’in yanında yıllarca kalan talebelerinden olan Latif Erdoğan, Gülen’in CIA’ya düzenli rapor verdiğini söylerken, en yakın arkadaşı Nurettin Veren ise Gülen’in direk CIA’ya çalıştığını vurguluyor. Said Nursi’nin talebelerinden Abdulkadir Badıllı ve Abdullah Yeğin Gülen’in Yahudi’ye çalışan bir CIA ajanı olduğu üzerine açıklamalar yapıyor. Gülen’in, MİT eski müsteşarı General Fuat Doğu, MİT elemanı Yaşar Tunagür, Moonların Türkiye temsilcisi Kasım Gülek, Pentagon’da Albay Aylin Rodomisli, Özel Harp Dairesi (ÖHD) elemanları Yahudi asıllı Albay Reşat Taylan ve Üsteğmen Esat Keşafoğlu, General Cemal Tural, asker kökenli Vali Sabri Sarp, Emniyet Müdürü Resul Bey ile ilişkilerinin temelinde ne yatıyor? Selim Çoraklı’nın kaleme aldığı, “HOCIA/ İstihbarat Ağındaki Köstebek” adlı kitap FETÖ/PDY isimli örgütün lideri Gülen’in uluslararası istihbarat ağındaki faaliyetlerini ve ilişkilerini irdeliyor. Cemaat hakkında bilinmeyenlerin değil, 45 yıldır Türkiye’ye biçilen gömleği kimlerle işbirliği yapılarak biçildiğini ortaya koyan kitapta, CİA’nın Türkiye üzerinde kirli oyunlarını Vatikan’la ortak nasıl yürüttüğünü ve en önemlisi Vatikan ile ABD arasında ikiz kulelerin vurulmasıyla haçlı savaşlarını başlatma kararının nasıl alındığı gözler önüne seriliyor.

Eftalya Yayınevi Tel:(0212) 506 13 84​

*****

Gülerek güne başla

M. Adil Çetin 20 yılı aşkın süredir derlediği fıkraları, ” Her Gün Bir Fıkra “ adıyla kitaplaştırdı. Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan kitap hakkında M. Adil Çetin şunları söylüyor: ” Kitapta 365 fıkra bulunmaktadır. Dileğim; insanlar her sabah kalktığında bu kitaptan bir fıkra okusun ve güne öyle başlasın. Bu kitaptaki fıkralar okuyucuyu düşündürsün, biraz olsun güldürsün, kederden uzak tutsun. Sohbetlerde çeşitlilik yapsın. İnsanların hayata pozitif olarak bakmasını sağlasın...

Hatay Büyükşehir Belediyesi Yayınları

*****

Hayattaki yolculuk

Akıcı üslubuyla dikkat çeken Nazan Öçalır, denemelerini, “Bir Başka Kırmızı” adlı kitapta topladı: Hayatta hep ileri gitmeyi hedefliyoruz değil mi? Benim de hedefim hep ileri gitmek. Uzun sandığım kısacık yolculuğumda, bir an olsun geriye dönüp baktığımda çocukluğuma kadar uzanan bir yol gördüm. Ne çok şey yaşadığımı hatırladım. Ne gariptir ki hiç unutmam dediğim şeylerin bile yarısından fazlasını unutmuşum. Ama baktım ki; zamanlar, mekânlar, kişiler, olaylar farklı olsa bile yaşadığımız duygular hep aynıydı.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50