KKTC’nin 39. Yılı ve Denktaş’ın vasiyeti - Sabahattin İsmail

KKTC’nin 39. Yılı ve Denktaş’ın vasiyeti - Sabahattin İsmail

1.5 asra yakın bir süre boyunca devam eden soylu varoluş mücadelemiz sonucu kanla, canla, büyük özverilerle, acılarla, çilelerle, binlerce şehidimizin kanı canı pahasına kurduğumuz bağımsız-egemen cumhuriyetimizin 39. Yıldönümünü coşkuyla kutluyoruz…

Cumhuriyetimizin 27. Kuruluş Yıldönümünde, yani 15 Kasım 2010’da kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Rauf Denktaş’ın TMT Mücahitler Derneği’nde yaptığı VASİYET niteliğindeki bir konuşmasını anımsadım…

TMT Mücahitler Derneği mütevazi bir törenle bazı TMT mensupları ile aralarında benim de bulunduğum Kıbrıs davasına hizmet eden gazeteci, yazar, siyasetçi ve değişik mesleklerden insanlarımıza plaket vererek onurlandırmıştı…

Törende bir konuşma yapan kurucu Cumhurbaşkanımız Denktaş, “kan ve canla kurulan KKTC devletinin 27 yaşına geldiğini, kimsenin 27 yaşına gelmiş bir devleti yok sayamayacağını, müzakerelerin bu gerçek temelinde yürütülmesi gerektiğini ve anlaşmanın da iki egemen devlet temelinde olmasının şart olduğunu” vurgulamıştı…

Ne denli haklı olduğu her gün yeniden yeniden kanıtlandı. Ve nihayet federasyon politikası terk edildi.

Anavatan Türkiye İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ resmi milli politika olarak belirledi.

MGK bu yönde karar aldı.

CB Erdoğan BM Genel Kurulu''nda ilk kez KKTC''nin TANINMASI çağrısı yaptı.

KKTC ilk kez ANAYASAL ADIYLA bir uluslararası kuruluşa, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye oldu.

EN YÜCE AŞAMA

Bir Halkın ulaşabileceği en yüce, en onurlu mertebe, bağımsız-egemen devlet kurma aşamasıdır.

Kıbrıs Türk Halkı, yüzyıllık varoluş mücadelesinde, inanılmaz özverilere katlanarak, kanını dökerek, canını vererek bu yüce aşamaya ulaşma onurunu elde etmiş ve 39 yıl önce 15 Kasım 1983''de bağımsız-egemen devletini kurmuştur.

Kurucusu ve eşit ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden, ortağı Rumlar tarafından silah zoruyla dışlandığı 1963 Aralık ayı sonundan itibaren, kendi ayrı bağımsız yönetimini oluşturan Kıbrıs Türk Halkı, bu yönetimini aşama aşama geliştirmiş ve 1974 Türk Barış Harekatı’nın sağladığı demokratik ve özgür koşullarda self-determinasyon hakkını kullanarak kendi bağımsız ve egemen Cumhuriyetini kurmuştur...

1964-1967 döneminde Genel Komite; 1967’de Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, 1968’de Kıbrıs Türk Yönetimi, 1974’de Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, 1975’de Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti….

Bağımsız Devlet hedefine yönelik olan bütün bu aşamalar, içimizdeki Rum muhibbi işbirlikçilerin iddia ettiği gibi, KKTC’nin bir gecede, sırf bazı kişisel amaçlar için aniden ilan edilen geçici bir aşama olmadığını kanıtlamaktadır…

Bunu herkes bilmeli, nereden nereye geldiğimizi anımsamalı, 1974 öncesinin acı, yoksulluk, kan, ölüm, umutsuzluk dolu o karanlık günleri ile bugünleri kıyaslamalı ve bugün sahip olduğumuz her şeyin tek güvencesinin, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğündeki bağımsız-egemen devletimiz olduğunu anlamalıdır...

HALA FEDERASYON HAYALİ GÖRÜYORLAR

Ne yazık ki, Cumhuriyetimizin 39. yıldönümünde bile AB, ABD ve BM ile içimizde besledikleri devşirmeleri hala federasyon hayali görüyorlar

Bize her türlü kötülüğü yapan, aşağılayan, katleden, ambargo uygulayan, köylerimizi yakıp yıkan, hala bizi “azınlık” olarak niteleyen Türk düşmanı Rum yönetimi ile “ Türkiye’nin garantörlüğünün olmayacağı, egemenliği olmayan iki cemaatten ve iki eyaletten oluşan, topraklarımızın beşte birinin Rumlara verileceği, yüzbinlerce Rum ve Yunan’ın 4 özgürlük hakkına dayanarak Kuzeyi istila edeceği, tek egemenliğe, tek devlete, tek halka, tek vatandaşlığa, tek kimliğe, tek ekonomiye dayalı birleşik federal Kıbrıs” empoze etmeye çalışmaktadırlar…

Bizi Türkiyesiz AB''a alarak kısa sürede Rum egemenliğine sokacak federasyon safsatası uğruna, egemen devletimizden, bağımsızlığımızdan ve topraklarımızdan vazgeçmemiz, Rum yönetimine yamalanarak, azınlık statüsünü, OTONOMİ’yi veya manda yönetimini kabul etmemiz asla söz konusu olamaz…

Bir kere egemen KKTC’yi ortadan kaldırdılar mı, Türk askerini adadan çıkarmak, Türk halkını yok etmek, Kıbrıs’ı Türkiye’den koparmak, Türk etki sahasından uzaklaştırmak, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki Türk-Yunan dengesini Yunanistan lehine daha da bozmak, Kıbrıs’ı tümüyle Rumlaştırmak ve Adalar Denizi''nde yaptıkları gibi, Anadolu’ya karşı bir üs olarak kullanmak mümkün olacaktır.

Dolayısı ile bizim, 150 yıllık soylu bir varoluş mücadelesi sonucu kurduğumuz ve 39 yıldır tüm baskılara karşı savunduğumuz bağımsız egemen Cumhuriyetimizi kararlılıkla korumamız, sadece Kıbrıs’taki Türk varlığını savunmanın değil, Anadolu’daki Türk varlığını ve Doğu Akdeniz’deki Türk milli çıkarlarını savunmanın da gereğidir.

Bu devleti yerde bulmadık, bu devlet gökten zembille inmedi, bu devlet bize altın tepsi içinde hediye edilmedi....

Kıbrıs Türk Halkı, hala federasyon sayıklayan emperyalizme ve içimizdeki işbirlikçi teslimiyetçilere rağmen, Cumhuriyetimizi bu bilinç ve kararlılıkla koruyacak ve devletimizi sonsuza dek yaşatacaktır...

Cumhuriyetimizin 39. Yıldönümünü bu duygu ve düşüncelerle kutlarken, şehitlerimizin emaneti olan bu devleti sonsuza dek yaşatma andımızı yineliyoruz. Başta Dr Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere 150 yıllık

Varoluş mücadelemizin tüm liderlerini, mukavemetçilerini, TMT''cileri, şehitlerimizi milli davaya sahip çıkan ve rahmetli olan Anavatanın gelmiş geçmiş tüm yetkililerini, komutanlarını, KKTC’nin ilanı ve yaşaması için emek veren herkesi rahmet ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyorum…