Kokartlı rehberler kimin personeli? (1)

Geçen haftaki yazdığım “Kültür turları nasıl artacak” başlıklı yazımın ikincisini bu hafta yazmayı düşünüyordum, ama birçok kokartlı rehber meslektaşımdan “garip bir uygulama” ile ilgili telefon alınca bu haftaki yazımı bu uygulamayı siz sayın okuyucularımla paylaşmak istedim.
Kokartlı Profesyonel Turist Rehberliği Yönetmeliği incelendiğinde, kokartlı rehber olabilmek için gerekli olan şartların tümü burada belirtilmiş olup kokartlı profesyonel turist rehberliği sınavlarını hazırlama yetkisinin de yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait olduğu görülmektedir.
Yaklaşık altı ay süren bir maratondan sonra alınabilen “profesyonel turist rehberliği kokartı” ve bu kokart alınmadan önce verilmesi gereken tüm evraklar yine Kültür ve Turizm Bakanlığı Rehberlik Daire Başkanlığı bünyesinde muhafaza edilmekte, bütün disiplin işlemleri, verilmesi gereken cezalar, kokart iptali gibi işlemler yine rehberlik daire başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Kısacası, profesyonel turist rehberlerinin tüm kayıtları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda tutulmakta, ama bakanlık tarafından kendilerine iş bulunmadığı için “serbest olarak çalışmaktadırlar”. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir uygulama “kokartlı profesyonel turist rehberlerine reva görülmekte”. Düşünün bir kez, bütün evraklarınız bir bakanlık tarafından muhafaza edilecek, bu bakanlık tüm çalışma disiplinlerini belirleyecek, her yıl kokartınıza vize alabilmek için “sabıkasızlık belgesi” alacaksınız, zorunlu hizmet içi seminerlere katılacaksınız.
Ama siz hâlâ “yaptığı iş bir meslek olarak kabul edilmeyen bir emekçi sınıfının üyesi konumuna düşürüleceksiniz”. Buradan bütün kamu hukuku konusunda deneyimli hocalarıma bir çağrıda bulunuyorum. Kokartlı profesyonel turist rehberlerinin bütün dosyaları Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde ve çalışmaları da yine aynı bakanlık tarafından denetlendiğine göre, neden kokartlı profesyonel turist rehberleri bir “meslek yasasına sahip değiller?”.
Bu hukuksuzluk daha ne zamana kadar devam edecek? Kokartlı profesyonel turist rehberlerine bu ülkenin doğal, kültürel, tarihsel ve geleneksel varlıklarını yerli ve yabancı gezginlere anlatma “yetkisi” verildiğine göre, bu yetkiyi rehberlere verenler “meslek yasası bile olmayan rehber sınıfını hangi yasaya dayanarak bu işle ilgili görevlendirmektedirler?” Yaptığı iş bir meslek yasası ile tarif edilmeyen rehberlerin bu hukuksuzluk karşısında başvurabilecekleri makam neresidir?
Rehberlerin Danıştay Yüksek Mahkemesi’ne dava açmaları durumunda ne gibi bir karar çıkma ihtimali vardır? Ülkemizdeki garipliklerin ardı arkası kesilmezken, örneğin bazı muskacılar, üfürükçüler “parapsikolog” olarak kendilerini tanıtıp, belge bile alabilirken, her yıl en az 5 bin turiste rehberlik yapıp bu ülkeyi tanıtan rehberlerin boyunlarına astıkları “kokart kimlik kartı” haricinde ne bir belgeleri ne de bir meslek yasaları vardır.
Yaptıkları işin ne olduğu “yasa ile tanımlanmayan” rehberlerin maruz kaldıkları diğer bir “garip uygulamayı da” yeni duymuş bulunuyorum. Turist rehberleri dünyanın hiçbir ülkesinde örenyeri ve müzelere girişlerde kendileri için “giriş ücreti ödemezler”. Ben bile başka bir ülkeye gittiğimde rehberlik kokartımı gösterdiğimde üzerinde “The Ministry of Tourism” yani “Turizm Bakanlığı” yazdığı için o ülke görevlileri benden giriş ücreti almazken, kendi ülkemde Kültür ve Turizm Bakanlığı birleşmiş olduğu halde, kokartlı rehber olarak “örenyeri ve müze giriş ücreti ödemek zorunda bırakılmamız” sanıyorum “garip” kelimesinin de ötesinde bir uygulama örneği olarak hafızalarda kalacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları