Kokartlı rehberler kimin personeli? (2)

Örenyeri ve müzelere giriş ücretlerinin “kokartlı profesyonel turist rehberlerinden de” alınmaya başlamasının ardından bazı rehber meslektaşlarımdan değişik yorumlar geldi. Benim daha önce duymadığım bazı uygulamaların olduğunu ve bu giriş ücretlerinin o nedenle rehberlerden de alındığını söylediler.
Söylendiğine göre, 2008 yılı başlarında örenyeri ve müzelere girişlerde “giriş ücreti” ödememek için Kültür ve Turizm Bakanlığı “Müze ve Örenyerleri Giriş Kartı” alma zorunluluğu getirmişmiş. Bu kart için de 20 YTL ücret ödemek gerekiyormuş. Şimdi basit bir hesap yaptığımızda aslında amaçlananın 3-5 milyon YTL’lik bir rant yaratmaktan ibaret olduğunu görüyoruz.
Yaklaşık sayıları 10 bin olan kokartlı rehberler ve onun yarısı kadar da bakanlık personeli olduğunu düşündüğümüzde, kişi başı 20 YTL’den yukarıda bahsettiğim kadar milyon YTL gelir elde edilmesi düşünülmüş olmalı. Her nedense Kültür ve Turizm Bakanlığı bu dönemde kendisiyle çelişen uygulamaları devreye koymaya başladı. Şahsen ben bu uygulamalardan Sayın Kültür ve Turizm Bakanı’nın birebir haberdar olduğuna inanmıyorum.
Bu tip uygulamayı ancak daha önce Maliye Bakanlığı’nda falan çalışmış olup, “parasal kaynak yaratma” konusunda uzmanlığı olan, ancak daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda kendilerine etkin görev verilen bürokratlar başlatmış olabilir. Oysa ki; Kültür ve Turizm Bakanlığı parasal anlamda örenyeri ve müzelerden gelecek olan giriş ücretlerini artırmak istiyor olsa, yapması gereken daha değişik kararlar almak şeklinde olabilirdi.
Örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından  belgeleri onaylanan ve verilen “Seyahat Acentesi İşletme Belgesi Sahibi” acenteler bir denetlemeye tabi tutulsa, aslında bakanlığın neden gelirlerinin düşük olduğu ortaya çıkacaktır. Şöyle ki; örenyeri giriş ücretlerinin yüksekliğini gerekçe göstererek “müşterilerine yalan yanlış bilgiler verip örenyerlerine girmeyen acenteler” cezalandırılma yoluna gidilebilirdi.
Bakanlık seyahat acentelerine “gezi düzenledikleri güzergâhlarda en az bir örenyerine veya müzeye ziyaret şartı” getirmiş olsa parasal girdi anlamında hiçbir zorluk çekmeyecektir. Fakat bakanlık “acentelerin tur programlarını denetleyip onların örenyeri ve müzelere girmediklerini tespit etmek yerine” basit ve kestirme yolu seçti. 2008 yılı yaz ortasında “örenyeri ve müze giriş ücretlerine iki katı zamlar yaptı”.
 “Tur maliyet hesaplamalarını” her sezon başında yapan tur firmaları isyan ettiler ve bu isyanda da haklı idiler. Çünkü bütün hesaplamaların sezon başında yapıldığı bir sektörde siz “yetki elimde istediğimi yaparım” mantığıyla kendi sektörünüze en büyük darbeyi vurmuş olursunuz.
Bu darbe ekonomik anlamda acentelere bakanlık tarafından vurulurken, tur maliyetlerini azaltmak isteyen tur firmaları da değişik yollara başvururlar. Örneğin aslında programlarında olan bir örenyerini sırf giriş ücretleri arttı diye, programda olduğu halde ziyaret etmemenin yolunu bulurlar. Müşterilerine derler ki; “bu örenyerindeki arkeolojik kazılar henüz tamamlanmadı, o nedenle örenyeri ziyarete kapalı, bu örenyerinde çok turist yılan ve akrep tarafından sokuldu, o nedenle programımızda var ama riskli vb”.
Sayın Ertuğrul Günay, görüldüğü gibi turizm sektöründe hiç de sektör yararına olmayan kararlar alınıyor. Biz rehberler bağlı olduğumuz bakanlığa zaten her yıl seminer ücreti yatırıyoruz, lütfen bir de hiçbir ülkede olmayan şu rehberlerden örenyeri ve müze giriş ücreti alınması uygulamasına bir son verdirin.

Yazarın Diğer Yazıları