Kolombiya'da heyelan bizde zam

Ekonomide tıkanma iyice hissedilmekte. Tüm vaatlere rağmen gidiş iyi değil. Hesaplamada baz alınan metaların işlerine gelenlerle değiştirilmesi bile çözüm olmadı. Etiketler füze. TÜFE de -Tüketici Fiyat Endeksi- 11.29 oldu. ÜFE de -Üretici Fiyat Endeksi- ise yüzde 16.09'u geçtik. Son dokuz yılın rekoru. Futbol yakıştırmasıyla, "Dördüncü yıldızı takmaya hazırlanıyoruz".

Yürümekte zorluk çekmediğim günler alış-veriş yaparım. Ekonomist değilim ama yıllar beni "tencere uzmanı" haline getirdi. Temel gıdalardan meyve-sebzeye kadar kaliteli ve ucuzun nerede satıldığını bilirim. Dün sabah A 101'e girince Kurukahveci Mehmet Efendi'nin etiketine, takılıp kaldım. 100 gramlık paket 4.75 lira olmuştu. Bir gün önce 3.75 idi. Gözlerime inanamadım. Kafam karıştı ve 50 metre yandaki Migros'a geçtim. Onda da aynı fiyata çıkmıştı; 4.75. Haberci eskisiyiz ya, telefona yapıştım. Bana anlatılanları sizlerle paylaşacağım:

"Güney Amerika ülkelerindeki sel ve heyelanlar sadece insanların ölümüne sebep olmadı. Kolombiya'nın Mocoa kenti ve çevresindeki büyük "kahve plantasyonları" da mahvoldu. Sonuçta dünyanın en ünlü markası "Cafe Colombia"nın ana girdisi artık yok. Bunu fark eden diğer ülke kökenli markalar satışları durdurdu. Eldeki stoklarına da zam yaptılar. Ancak bize zam olarak yansımasına şaşırmamak mümkün değil. Ne zaman yeni mal aldık ki? Bu roketleme, sadece kuru kahve ile kalmadı. Tüm ünlü firmalar ürettikleri çeşitlerin tamamına zam yaptılar. Aklınıza hangisi geliyorsa bir göz atın. Türkiye'de öyle stokçular var ki, doğanın tahribatlarını dahi fırsat biliyorlar".

KDV'nin indirildiği mobilya sektöründe fiyatlara yüzde 20 zam yapılan garip bir ülkeyiz. Anlayın gerisini!

Çamaşır suyu demeyin

Migros'tan alacağım çamaşır suyunu fiyatını görünce ertelemiştim. "2000 gramı, 6.20 liraya çıkmıştı". Hadi markasını da yazayım; Domestos. Dün sabah etiketi gördüğümde yere düşüyordum; 8.45. Bu nasıl iş? Alt tarafı çamaşır suyu. Çukurbostan'da kireç kaymağı havuzunda üretilip şişelere doldurulan meret. Hollanda kökenli "çok uluslu şirket" hangi amaçla hareket ediyor? Rotterdam'da yaptıkları bitmedi mi? Bu arada ünlü marketlerimizin patronlarının amacını da biliyoruz. Peki bunları denetlemekle görevliler ne iş yapar? Kasaplara şahin kesilenler, sıra ağababalara gelince Karadeniz fıkrasındaki gibiler; "Sessuzluk, sessuzluk".

İşin bir de medya yanı var. Kendini büyük ekonomist diye pazarlayanlar, Brezilya borsası, Tayvan ve İsviçre davetleriyle meşgul. Arada GSM reklamlarına çıkıp "malı götürüyorlar". Kahveleri de hediye paketinden çıkıyor. Vatandaşın sorunlarından haberleri yok. Olayın muhabirlik boyutuna gelince, durum daha beter. atv Haber'i izliyorum. Adının Aysu Mola olduğu yazılan kızımız pazarları dolaşıyor. Amacı belli; "sebze-meyvede ucuzluk başladı" propagandası yapmak. "Pırasa 10 liradan, 2.5'a inmiş" gibisinden konuşuyor. Aynı doğrultuda devam ediyor. Sıra kıvırcık salataya geldi. Marul aşağı, marul yukarı deyip duruyor. Eline aldığının marul olmadığının farkında değil. Yeşilliğin cinsini bilmeyenlerle habercilik yapılır mı? Bunlarla mı iktidara destek atacaksınız? Bari ekrana sürdüklerinize sebzelerin, salataların adlarını öğretin. Daha sonra habere yollayın. Peki stüdyodaki spiker ve redaktörler de mi bihaber?

***

Bu nasıl konuşma

Tarafsız Bölge'de izlediğim Tuğrul Türkeş'e şaşırdım. Öyle ağız kullandı ki, kulaklarıma inanamadım. Anayasa değişikliği için "deneme sürüşleri" dedi. "Bu, bir-iki yıl sürer" diye ilave etti. Ona göre esas revizyon 2023'ten sonra. Ardından "az yakış, çok kaçış" diye konuştu. Oturuşu, Gençlerbirliği Teknik Direktörü Ümit Özat'ı hatırlattı. Koca göbeğiyle "Taşlı-Dörtyol" diye bağıran minibüs muavinlerini bile anımsattı. Anlaşılan Tuğrul Bey'e Başbakan Yardımcılığı uymadı. Bir dahaki ekran çıkışında mutlaka deri ceket giymeli. Hatta arabasının arkasına "At şişeyi, dön köşeyi" çıkartması yapıştırabilir.

***

Bu arada rahmetle andığım Alparslan Türkeş'i hatırladım. Eşinin de olduğu bir yemekteyiz. Başbuğ, kar kış da olsa her sabah 13 kilometre koştuğunu söyledi. Hanımefendi de onaylayan sözler sarf etti. Böyle bir babanın oğlunun son halini gerçekten yadırgadım.

***

ACI KAYIP: Avrupa Parlamentosu'nun ilk Protokol Müdürü İzzet Sedes, Hakk'a yürüdü. Gazetecilik mesleğinin duayeni ağabeyimle iki gazetede uzun yıllar çalıştım. Hayatta gördüğüm en düzgün insanlardandı. Başta yeğeni Sedat Sertoğlu olmak üzere geride bıraktıklarını başsağlığı diliyorum. İzzet ağabeyin mekanı da Cennet olsun...

BİR CEVAP: Sevgili Mustafa Holoğlu sen benim gönlümde müdür hatta genel müdürsün. Gözlerinden öpüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları