Komplo silahı geri teper!

Merkez sağ, sol ve milliyetçi partiler de komplo hastalığından yakasını kurtaramıyor. Kendi insanına güvenmeyen, her gelişmeyi uluslararası güçlerin kurdukları tuzaklarla izah edenlerin sayısı her geçen gün artıyor! Her şeyi açıklayan basit bir komplo düzeneği, insanı, fazla düşünme ve harekete geçme zahmetinden kurtarırken aynı zamanda içinde bulunduğu yapıya bağlılığı da pekiştiriyor! Muhalefet yılgınlığı ve sürekli kaybedenler tarafında olmanın öfkesiyle komplo teorilerine sarılanları anlıyorum! Fakat hem iktidar nimetlerinden faydalanan hem de komplo teorilerinden medet umanlar beni kahrediyor!
İnsanlar içlerinde yaşadığı toplumsal kesimden yükselenlere anlayış gösterir. Opsiyon tanır. Hatalarını geçiştirmeye, yorumlamaya çalışır. Maddi çıkar sağlamasa bile yalnızca ortak siyasi düşünceyi paylaştıkları için partisine toz kondurmaz, adeta koruma kalkanı oluşturur. Gerçekler ortaya döküldüğünde ise karakterine göre ya susar ya da gurur meselesi yaparak yalanlara daha iyice sarılır. Zaten 40'ıncı tekrarda artık kendisi de yalanlarına inanır.

Örneğin Recep Tayyip Erdoğan bu yıl başında Japonya'da, bırakın küresel güç olmayı bölgesel güç iddiasından da vazgeçtiklerini dünyaya ilan etse dahi onu dünya lideri sanan geniş bir kitle var. Obama telefonuna çıkmaya tenezzül etmese de o sevenlerinin gönlünde yeryüzündeki bütün mazlumların kurtarıcısıdır! Oysa Obama'nın desteğini almadan İsrail'in elindeki Mavi Marmara rehinelerini kurtaracak gücü yoktur. NATO radarına hayır diyemez ve Esad'a karşı Batı'nın desteğini almak zorundadır! 
Ancak Filistin'de katliam yaparken İsrail ile ticareti hız kesmez, gemicikler gider gelir, İsrail Türkiye'ye 5 milyar dolarlık yatırım rekoru kırar. Ne verilen sözlerini tutup Gazze'ye gidecek ne de zalimlerin yüzüne doğrudan "bir dakika!"  diyecek nefesleri vardır. Bölgede izin vermeseler yaprak kımıldamayacağını, Arap Baharı eylemlerini yönettiklerini savunurlar. Ancak Arap ülkeleri tek tek kaosa sürüklenirken, yurtları enkaza dönen halkların h‰l‰ kendilerine saygı duyduğunu zanneder. Geniş kitlelerin Türkiye hükümetine, memleketlerinin cehenneme dönmesinden haklı olarak pay çıkardıklarını görmek istemez.

IŞİD'i ülkesinde barındırır, destekler fakat beslediği karga gözünü oyar! Irak hükümetine emanet edilen konsolosumuzu kaçırır, rehine pazarlığı yapar, soydaşlarımızı katleder, sesimiz çıkmaz! Oysa hiçbir ayrılıkçı örgüt, sınır komşusu devlete rağmen eylem yapmaz, bedelinin çok ağır olacağını bilir. Fakat bizimkiler dünyaya rezil olduklarına bilmez!
Onurlu adamlar sözünün yerde kalmasını hazmedemez! Gezi olayları ve 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonunun hükümetlerine karşı bir darbe olduğunu, sorumluları bildiklerini ve inlerine girileceğini söyleyip de 6 ay 1 yıl beklemez. Önce darbenin ardında ABD ve İsrail'in bulunduğunu ileri sürüp zılgıtı yedikten sonra  "aslında Almanya varmış"  ucuzluğuna sığınmaz. Faiz lobisi ile Koç Holding ile el sıkışıp,  "çok safmışız aldatılmışız" diyerek milletten yeniden kendilerini seçerek ödüllendirmesini istemez!
Evrensel, insani ve İslami hukuk  "kimse başkasının suçuyla suçlanamayacağını"  söyler. Bütün ilkeleri hiçe sayarak, ispatlayamadığınız her şüphe için binlerce memuru görevden almak emsalsiz bir zulümdür. Erdoğan çevresinde, AKP'ye en fazla söven, hakaret edenlerden bir kadro oluşturdu! Kişilikli insanlar yerine gücün karşısında eğilip,  "en büyük sensin"  diyenleri yanına aldı. Bunlar da yeni yalanlarla liderinin gözüne girmeye uğraşıyor. Numan Kurtulmuş bile sahte olduğu ilk bakışta anlaşılan rezil bir videonun miting meydanlarında paralel propagandası olarak kullanılmasına izin verdi.

Herkes aynı değil, elbette. MHP 30 Mart seçimleri öncesinde hazırlanan kaset komplosunu kimin kurguladığını gördü. BDP'lilerin ardından hapisten çıkarılan Milletvekili Engin Alan,  "kumpas diyenlerin asıl amacı PKK'ya verdikleri sözleri yerine getirmektir"  diyerek teşekkür bekleyen Erdoğan'ın pişkinliğini yüzüne vurdu. Deniz Baykal da karanlık tezgahın farkına vardı. "Videoyu internetten biz kaldırdık" diyen Başbakan'ı yalanladı ve komplonun cemaatin üzerine atılarak asıl sorumluların aradan sıyrılmasına izin vermedi.

Kirli yapı, idam cezası kaldırılmasa kendilerini ipe götürecek kadar vahim çözüm/çözülme süreci öncesinde aykırı sesler yükseltebilecek bütün devlet kurumlarına ve kitle örgütlerine açıkça operasyon çekti. CHP ve MHP kasetlerden kafasını kaldıramayacak hale gelirken PKK ile pazarlık masasına oturdu. Hükümet  "KCK operasyonunu cemaat yaptı"  diyerek Kürtleri ve "Balyoz'u paraleller tezgahladı" iddiasıyla askeri yanıltmaya kalkıştı. Operasyon devam ediyor. Sürece karşı çıkan ve bölgede bataklığa gömülmek istemeyen Genelkurmay Karargahı gazete manşetlerinden doğrultulan paralel tehdidiyle sindirilmeye çalışılıyor. Yalan ve iftira perdesiyle gerçekler kısa bir süre örtülür. Bir gün bu silah geri teper. Unutulmasın ki, 28 Şubat'ın psikolojik harekat uzantıları bugün kendilerini tetikleyen darbecileri vuruyor!

Yazarın Diğer Yazıları