Komşuda umutsuzların seçimi

Komşu Yunanistan’da 25 Ocak’ta erken parlamento seçimleri yapıldı. Türkiye için çok önemli. AKP iktidarından önce Türkiye gündeminde Batı’daki olaylar konuşulurdu, ama şimdi gündemimizde sürekli Orta Doğu ve Araplar var. İçimiz dışımız kan ve gözyaşı oldu. İçimiz sıkıldı. Aslında Batı’daki olaylar Türkiye için daha önemlidir. AKP iktidardan düştükten sonra kâbus sona erecek, gerçek gündemimiz ve gerçek yerimiz olan medeni ve çağdaş dünyada yer almaya devam edeceğiz inşallah. Türk ve Batı basını Pazar’dan bu tarafa Yunanistan’daki seçim sonuçlarını tartışıyor. Küçük bir ekonomi ve az bir nüfusa sahip, küçük bir ülkenin seçimleri niçin bu kadar çok konuşuluyor. Bunun üç nedeni var. Birinci nedeni, Yunanistan’ın tarihi önemidir. Batı felsefesini oluşturan üç temel kaynak vardır. Birincisi, Roma kültürüdür, Batı medeniyeti devlet yönetimini Roma’dan almıştır. İkincisi Grek, Yunan medeniyetidir, Batı sistemi, hukuk, insan hakları ve demokrasi anlayışını Yunan medeniyetinden almıştır. Üçüncü kaynak ise Hıristiyan medeniyetidir ve Batı, ruhani kısmını da dinden almıştır. Bu nedenle Yunan halkı ve medeniyeti Batı’da hep saygıyla karşılanmıştır.
Seçimlere ilginin ikinci nedeni ise Yunanistan ekonomisinin 2011 yılından beri içinde bulunduğu olağanüstü derin krizdir, Batılı ülkelerin ve özellikle de Avrupa Birliği’nin Yunanistan’ı bu krizden kurtarmak için daha önce üzerinde anlaştıkları plana uyup uymayacağı ve ödünç verdikleri paralarını faiziyle birlikte kurtarma telaşıdır. Zira yeni Yunan lideri faizlerin silinmesini istiyor ve daha önceki plana uymayacağını seçimlerde vaat etti. Üçüncü nedeni, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, aralarında ciddi bir fark olmayan merkez sağ ve merkez sol iktidarlar bıkkınlık verdi ve Avrupa yeni bir pencere ve alternatif arıyor, ayrıca yerleşik düzen yanlılarının Yunan aşırı solunun diğer Avrupalı ülkelere örnek olması korkusudur. Özellikle Yunanistan gibi ağır ekonomik sorunlar yaşayan İspanya ve Portekiz’de aşırı solun iktidara gelerek Avrupa’nın yeni ve belirsiz bir kulvara girmesi korkusudur.
Ortak nokta: AB karşıtlığı
SYRİZA’nın iktidarı ve iddialı genç lideri Alexis Tsipras(Çipras), Yunan halkını heyecanlandırdı, özellikle de ekonomik krizden en çok etkilenen alt gelir grubunu beklentiye soktu. Umut pazarladı ve Yunan halkının %36.3’ü bu umuda oy verdi. İktidar için gerekli 151 milletvekilinden 149 milletvekili çıkarttı ve  “Bağımsız Yunanlılar Partisi” nin desteğini almak zorunda kaldı. Bu iki partinin bir tek ortak noktası var o da Avrupa Birliği karşıtlığı. Ekonomistlere göre, yeni hükümet ve başbakanın yerine getirmesi mümkün olmayan vaatleri var. Bu zor vaatlerini yerine getirmek için Avrupa Birliği ve IMF ile daha önce yaptığı anlaşmaları bozması veya tekrardan masaya oturarak yeni pazarlıklar yapması gerekecek. Yeni bir pazarlık yolu açılırsa AB’den destek alan diğer ülkeler de masaya oturmak isteyecektir, yani bir nevi kötü örnek olacaktır. Almanya’nın başını çektiği Yunanistan’a yardım eden ülkeler de kolay teslim olmayacaktır. Özellikle Şansölye Merkel’in pes etmeyeceği konuşulmaktadır. 300 milyar Euro’yu aşan bir borç Yunanistan’ın milli hasılasının %170’ine denk gelmektedir. Yunanistan’a dayatılan kurtulma planı devletin harcamalarını kısma üzerinedir. SYRİZA’nın vaatleri de tam tersi, kesenin ağzını açma vaadidir. Nasıl olacak hep beraber göreceğiz.
Türkiye açısından fazla bir beklentiye girmemek lazım, zira uçuk kaçık görüntüsü veren yeni hükümet ve lider, daha fazla milli davranmak zorunda kalacaktır. Bunun en belirgin şekli de Kıbrıs ve Ege Denizi olacaktır, özellikle koalisyon ortağı aşırı sağ parti ANEL, Türkiye konusunda hassas davranacaktır. Yeni hükümet, diğer Yunan hükümetlerinden çok farklı olmayacaktır. AB konusunda destek verecektir, zaten gerek Yunanistan devleti gerekse Avrupa’daki diğer sol ve sosyalist partiler genelde, Türkiye’nin AB perspektifini destekliyorlar, ancak demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlükler ve insan hakları konularında daha titiz davranmaktadırlar.

Yazarın Diğer Yazıları