KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Türkmenler liderlerini andılar

Türkmen toplumunun ileri gelen liderlerinden Albay Abdullah Abdurrahman, Doçent Dr. Nejdet Koçak, Dr. Rıza Demirci ve işadamı Adil Şerif, Saddam yönetimi tarafından şehit edilmelerinin 35. yıldönümü münasebetiyle, Kerkük başta olmak üzere Türkmeneli Bölgelerindeki kurum ve kuruluşlar, Ankara, İstanbul ve Batı ülkelerinde bulunan Türkmen Sivil Toplum Örgütleri tarafından geçen hafta saygıyla anıldılar.
Aslında 1980 yılı Irak Türklerinin siyasi tarihinin çok büyük bir kırılma noktasıdır. Saddam rejiminin Türkmenler üzerindeki baskıları had safhadaydı. Bir yıla yakın Baas rejiminin hapishanelerinde acımasız işkencelere tabi tutulan kahraman liderlerimiz 16.01.1980 günü sabah 06:44’te idam edildiler. Akabinde Türkmenlere ait kültürel ve sosyal tesisler el değiştirdi veya kapatıldı, ekonomik özgürlük tamamen kısıtlandı, bir Türkmen’in diğer bir Türkmen’e gayrimenkul ve ağır vasıta satışı yasaklandı, Arap bölgelerinden 10.000 dinar karşılığı Kerkük’e getirilen ve daha sonra onlara ’on binlikler’ ismi takılan Araplara öncelikler tanındı ve neredeyse Türkçe konuşmak yasaklandı. Bu itibarla Saddam’a muhalif olan veya rejimin muhalif listesinde kendisini gören Türkmenler Irak’ı terk ettiler.
Dört mücahit kahraman şehitlerimiz hakkında çok yazıldı çizildi. Bu yazıda geleceğe ışık tutabilmek amacıyla yakından tanıdığım şehitlerimiz hakkında hatıralarımdan yararlanarak özetle bir iki cümle sarf etmeye çalışacağım.
Abdullah ağabey yıllarca Başkanı olduğu Türkmen Kardeşlik Ocağına herhangi bir karşılık beklemeden her gün herkesten önce gelen ve çoğu zaman da en son çıkan kişi olmuştur. Türkmeneli Bölgesi sınırları içinde bulunan Telafer’den Mendeli’ye kadar 1970’li yılların iletişim şartları dahilinde Türkmen toplumunun her kesimine kendini tanıtabilen yegane liderdir.
Karizmatik liderlik vasıflarına sahip olan Nejdet Koçak; daha çok genç yaşta Kerkük’te başlattığı öğrenci hareketini Ankara’da devam ettirdi ve daha sonra Ankara, İstanbul ve Bağdat üniversiteleri arasında koordinasyonu başarıyla sağlamıştır. Kerkük meselesini Türk kamuoyuna en iyi şekilde tanıtanlardan biri olan Koçak; mücadelenin temel taşlarının sevgi, sadakat ve eğitime dayandığını, başarının ise ancak birbirimizi sevmekle mümkün olabileceğini  her müsabetle dile getirirdi.
Adil Şerif, Türkmen esnafları başta olmak üzere, Kerkük halkı tarafından çok sevilen bir kişi idi. Canı ve malı ile her türlü fedakarlığa koşan bir kişiliğe sahipti ve içtenlikle herkese yardım ederdi.
Kültürel ve sosyal aktivitelere çok önem veren Dr. Rıza Demirci, Kardaşlık Dergisinde yayınlanan yazıların bir bölümünü eski harflerle değil Latin harfleri ile basılmasını ve derginin her yönü ile Türkmen davasına hizmet etmesini sağlamış, diğer taraftan da Türkmen öğrenci yurdu gibi aktiviteleri başarıyla yürütmüştür. Her üç liderle hemen hemen aynı tarihlerde tutuklanan ve tabi tutulan işkenceler sonucunda hayatını kaybeden Demirci’nin cesedi bile ailesine teslim edilmemiştir. Böylece; 10 Ocak 1980 sabahı dört kahramandan üçü; yan yana darağacında asılı durdu. Aynen Türkmenlerin öteden beri ümit bağladığı Üç Hilal Bayrağını andırdılar.
Nejdet Koçak’ın eşi Ayten Koçak üç kahramanın idam edileceği gün yaptığı ziyaret sırasında eşinin kendisine  “ağacın özünde kurt var”  dediğini, yani birilerinin ihbarından söz ettiğini,  gardiyanın sana vereceğim isim listesinden tanıdıklarını işaretlersen kurtulursun talebine de dönüp bakmadığını belirtmiştir.  
Şehitlerimize isnad edilen suç ise; Türkiye casusluğu. Türkiye ise ne yazık ki idam edilmemeleri için ağırlığını koyamadı.
Hepsine Allahtan gani gani rahmet dilerim. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.