KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Musul’a operasyon

Kısa bir süre önce üst düzey Irak’lı bir yetkilinin İstanbul’a yapmış olduğu ziyaret sırasında kendileriyle yüz yüze görüşme imkânımız oldu. Irak’taki durumdan söz ederken Musul Vilayeti’ne geniş kapsamlı bir askeri harekâtın gündeme alındığı ve harekâtın Mart ayı içerisinde gerçekleştirilebileceği ifade etti.
Bilindiği gibi 10 Haziran 2014’de kısa adı IŞİD olan terör örgütü operasyonları sonucunda, Irak’ın 2. büyük şehri Musul ve Türkmen şehri Telafer başta olmak üzere Irak topraklarının 1/3’ü zaman içerisinde IŞİD tarafından işgal edilmiştir. Ne hikmetse Irak ordusu herhangi bir mukavemet göstermeden, bütün araç-gereçlerini, teçhizat, silah ve mühimmatlarını yerinde bırakarak Musul ve Telafer’i IŞİD’e ve IŞİD’in saldırısı olmadan da Kerkük’ü Peşmerge’ye terk etmiştir.  
Tabiidir ki IŞİD tehdidinin devamlılığı hem merkezi hükümet, hem de bölgesel Kürt yönetimi üzerinde belirsizlik ve kaos yaratmaya devam etmektedir. Bölgesel Kürt yönetiminin önemli endişeleri arasında Irak’ın bir bölümünde hâkimiyet sağlayan IŞİD dışında Şiilerin yönetimde etkin olduğu İran destekli Irak hükümetinin girişimleri yüzünden petrol zenginliğini kaybetme korkusu ve ihtilaflı bölge olarak adlandırılan Kerkük şehrinin geleceği yer almaktadır.
Iraklı bir Arap vatandaşının referans göstermeden elini kolunu sallayarak Bağdat’tan ne Erbil’e ne de Süleymaniye’ye girmesi mümkün değildir. Oysaki Erbil ya da Süleymaniye’den Iraklı bir Kürt vatandaşı, Irak’ın diğer yerleşim yerlerine serbestçe giriş-çıkış yapabilmektedir. İkinci önemli husus; hali hazırda IŞİD Kerkük’ün kuzey ve batı bölgelerinde mevzilenirken Şii milislerinin Kerkük’ün güneyine hâkim olmaları ve Peşmergelerin de Kerkük’ün merkezini kontrolleri altında tutmaları manidar ve düşündürücüdür.
Bilindiği üzere Bölgesel Kürt Yönetimi başkanı Mesut Barzani IŞİD’e karşı birleşik Peşmerge cephesini desteklemek amacıyla 17 Şubat 2015 tarihinde Kerkük’e yapmış olduğu son ziyaretinde, Kerkük’ün sadece Kürdistan’a ait olduğunu ve bölgeye sadece Kürt Peşmergelerinin girebileceğini açıklamıştır. Barzani’nin bu açıklaması merkezi hükümet ile Şii milisler ve Türkmenler tarafından endişeyle karşılanmış ve bunların üzerinde infial yaratmıştır.
Şii milis kuvvetleri cephesine bakıldığında, Irak’ın en aktif Şii militan örgütlerinden biri olan Asaib Ehl el Hak grubunun başkanı Kays Gazali yerel halk isterse Kerkük’e girebileceklerini ve Kerkük’ün Kürtlere değil Iraklılara ait olduğundan buna Barzani’nin karar veremeyeceğini söylemiştir. Bu meyanda benzer açıklamalar yine çeşitli Şii milis grupları tarafından da yapılmıştır.
IŞİD operasyonları, ekonomik ve egemenlik haklarının kullanılmasından etkilenen Bağdat ve Erbil ilişkileri, zor işlemesine rağmen kuzeyden yapılan ihracatın gelir ve paylaşımının kontrolü konusundaki ilişki asimetrik olarak devam etmektedir. Bölgesel Kürt yönetimi tek taraflı olarak kuzeyden petrol ihraç etme hakkını saklı tutarken Bağdat para kesesini elinde tutma gücüne dayanarak sözde nakit sıkıntısı çeken Kürtlere bütçe ödeneklerinde kesinti uygulamaktadır.
Irak Meclisindeki Ahrar Grubunun sözcüsü Yasir el Hüseyni, Irak hükümetine bağlı olmayan Erbil’deki Ticaret Bankası’nın Kürt yönetimine garantisiz 1,5 Milyar dolar kredi verdiğini açıklamıştır. Öte yandan Neçirvan Barzani’nin geçen hafta Ankara’ya yapmış olduğu son ziyarette Türkiye’den de 500 Milyon dolar kredi aldığı Türk medyası tarafından açıklanmıştır.
Bu olay ve gelişmeler karşısında Musul’un kurtuluşunun nasıl olacağı da ABD dahil taraflar arasındaki pazarlığa bağlıdır. Bir defa Musul’un kurtuluşuna yönelik askeri harekâtın ABD’nin bilgisi ve onayı dışında yapılamayacağı aşikârdır. Batı medyasında yayımlanan haberlere göre Kürt tarafının Musul’un kurtuluşu ile ilgili tampon bölgenin oluşturulması gibi bazı talepleri ön plana çıkmaktadır. Acaba bu tampon bölge ile Türkiye sınırı mı, yoksa Kerkük sınırı mı kastedilmektedir?
Musul’un kurtuluşu Türkmenler açısından da hayati öneme haizdir. Bir defa her şeyden önce katkısız Türkmen şehri olan Telafer’in kurtuluşu, haksız yere topraklarından göç ettirilen yaklaşık 250-300 bin insanın tekrar yurtlarına dönmelerini sağlayacaktır.
Yine Iraklı yetkiliden alınan bilgilere göre, (Bu bilgiler Yeniçağ Gazetesi’nin 26 Şubat 2015 tarihli baskısında da yer almıştır), TSK’nın Musul askeri harekatına katılacağı konusunda Türkiye’nin vereceği aktif katkının şartlarının ABD yetkilileri ile görüşüldüğü anlaşılmaktadır.