KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Biz görevimizi yapıyor muyuz?

Katoliklerin dini ve ruhani lideri Papa Francis’in yönettiği ve Ermeni kiliseleri liderlerinin de katıldığı Vatikan’ın ünlü Aziz PetrusBazilikası’nda yapılan ayinde; 1915 yılında cereyan eden tehcir olaylarının saptırılarak tarihi gerçeklere uymayan, tarihsel dayanaklardan yoksun, tamamen yanlı Ermeni ideaları dile getirilerek Papa’nın  “20. Yüzyılın ilk soykırımı Ermeni soykırımıdır” ifadesini kullanması ve akabinde de Avrupa Parlamentosun’da Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı’nın onaylanması Türkiye’de şok etkisi yaratmıştır. Aslında Vatikan’ın bu çıkışı yeni değildir. 2001’de de yani bundan yaklaşık 15 yıl önce Papa II. John Paul döneminde Ermeni Soykırımı kabul edilmiştir. Yine bugün olduğu gibi o dönemin hükümeti bu şoku atlatmak için yaygaralar ve açıklamalarda bulunmuştur. Ancak bir süre sonra rafa kaldırılarak unutulmuştur. Bu nedenle korkum Francis’in açıklamalarının da aynı akıbete uğramasıdır.

Bu bağlamda eş zamanlı yine 15 sene önce iş gereği Kahire’ye yapmış olduğum ziyaret sırasında düzenlenenen kitap fuarına yapmış olduğum ziyarette, Ermeni meselesi ile ilgili olarak ister yabancı yazarların Arapçaya tercüme edilmiş eserleri, ister bazı Arap yazarların aynı mesele ile ilgili yazmış oldukları onlarca gerçeğe aykırı, yanlı kitap olduğunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Bu husus tarihi konular ile ilgilenenlere zamanında tarafımca bildirilmiştir. Belli ki bu kitaplar belli bir yerden finansa edilmişti. Zaten ister Ermeni Lobi veya ister Ermeni diasporasının çalışmaları da bu doğrultudadır.

Türkiye 1915 olayları ile ilgili olarak Ermeni meselesini daha doğru dürüst Türk kamuoyuna tanıtamamıştır. Ermeni meselesi hakkında çok değerleri yazarlarımızın eserleri şu ana kadar hangi dillerde tercüme edilmiş, Türkiye’de hangi okullarda bunun ile ilgili ders verilmiştir. Demek Ermeni diasporası batıdaki çalışmalarını çoktan tamamlamış ve bir de yıllar önce Araplara da el atmıştır.

Kitapların çeşitli dillere tercüme edilmesi tabii ki külfettir. Bu külfeti yazarların üstlenmesi mümkün olamayacağı gibi tercümenin de hayli zor bir iş olması nedeniyle bu husus hariciyenin ve bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının veya vakıfların görevidir. 1915’te bir cihan savaşından söz ediyoruz. Zamanın “hasta adamı” olarak nitelendirilen Osmanlı idaresine ait ordular var güçleriyle Çanakkale, Sarıkamış bir yana yalnız Anadolu’da değil Irak’ta Kutelamara’dan Şam’a, Kudüs’e, Medine ve Yemen çöllerine kadar giriştiği muharebelerde milyonlarca insanımız hayatını kaybetmiştir.

Türkiye bunların hesabını hiç kimseden sorabildi mi? ASALA’nın 1980’li yıllarda Türkiye dışındaki elçilik görevlilerine düzenlediği saldırılar sonucunda şehit edilenlerin hesabı neden sorgulanamıyor? Hocalı’da ve Ermenistan’ın işgal ettiği topraklarda işlenen mezalimler uluslararası mahfillerde gündeme getiriliyor mu? Papa bunları hiç duymamış gibi 1915’teki olayları tek taraflı olarak sadece göç sırasında ölen Ermeniler üzerinden Türk milletinin tamamını suçlamaktadır. Bu husus 100 yıl Ermeni Soykırımı yürüyüşüne katılmak için Türkiye’de hazırlık yapan Türklere duyurulur.

Aslında Katolik dünyasının bağnazlığı, Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra Türklere karşı Haçlı Seferleri sırasında meydana gelen girişimler ve tutumlardan açıkça anlaşılmaktadır. Son yıllarda Vatikan; özelikle eş cinsellik, çocuk istismarı ve illegal yollardan kazanç elde etme iddiaları yüzünde itibar kaybetmiş olup Papa Ermeni meselesini kullanarak ve tarihi siyasete alet etmekle kilise itibarını kazanma peşindedir.

Netice itibari ile Türkiye, Türk kamuoyu Ermeni meselesi ile ilgili olarak bilgilendirilmeli, yandaşları uyarılmalı ve yurt dışında Batı ve Arap ülkelerinde yoğun bir şekilde konferanslar düzenlenmeli, tarihi gerçekleri ortaya koyan Türk yazarlarına ait kitapların çevirileri birkaç lisanda yapılmalıdır. Özellikle AİHM’nin 1915 olaylarının, Yahudi soykırımına hiç benzemediğini ve soykırım kapsamında olmadığına dair kararı ve bunun yanı sıra Lahey Adalet Divanı’nca alınmış olan “techirin soykırım olmadığına” dair kararı her türlü araç kullanılarak bütün dünyaya yayılmalıdır.