KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Türkmenler ne durumda?

Kuzey Irak’ta uzun yıllardan beri her türlü sıkıntılara rağmen varlığını korumaya çalışmakta olan Türkmenlerin bölgedeki durumu incelendiğinde, 10 Haziran 2014’te Terör Örgütü IŞİD operasyonlarının ardından daha da kötüye gittiği görülmektedir. Irak’ın ikinci büyük şehri olan Musul’un yanı sıra, Kerkük, Selahaddin ve Anbar gibi vilayetleri savunmadan terk eden Irak ordusunun yerini ya IŞİD örgütü veya peşmerge milisleri almıştır. Hali hazırda Kerkük şehrinin statüsü KDP ve KYP tarafından tayin edilmektedir. Katkısız Türkmen kenti Telafer ve bazı Türkmen köyleri IŞİD’in kontrolü altında zorluklar içerisinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu gelişmelerin yarattığı veya yaratacağı tehlikeler sonucunda Türkmeneli bölgesi neredeyse coğrafyasının tamamını kaybetmektedir. Hali hazırda, yerinden veya yurdundan olan yaklaşık 400.000’den fazla Türkmen zor şartlar altında hayatlarını idame etmektedirler. Telafer, Türkmeneli Bölgesi için Kerkük kadar önemli bir yerleşim merkezidir. Telafer’den göçe zorlananların yerlerine dönmelerini sağlamak amacıyla her türlü imkanlar seferber edilmelidir.

Endişeli, sessiz bekleyiş

Bölgesel Kürt yönetimi üzerinde kısmı otoritesini kaybeden Bağdat hükümeti, nedense Türkmenleri Irak’ta siyasi denklemin dışına itmeye çalışmaktadır. Bölgeden aldığımız bilgilere göre merkezi hükümet IŞİD’in kontrolü altındaki bölgeleri kurtarmaya çalışırken, kurtarılan bölgelerin ise ya halk milislerinin veya peşmerge güçlerinin hâkimiyeti altına girdiği görülmektedir.  Ne yazık ki kurtarılan Tikrit şehrinin durumu da ortadadır. Uzun zamandan beri Merkezi Irak hükümeti tarafından Musul’a yapılması planlanan operasyonun sürekli ertelenmesinin arkasında farklı senaryoların olmasının yanı sıra bölgesel Kürt yönetimi ile sıkı pazarlıkların da yapıldığı iddia edilmektedir. Bu gelişmeler Türkmenlerin ne kadar vahim bir durum içinde olduğunun göstergesidir. Türkmenler açısından meseleye bakıldığında, birlik ve beraberliğini sağlamakta zorluklar içerisinde olan Türkmenler, bazı çevrelerin karşı çıkması sebebiyle müşterek milis güçlerini halen kuramadılar. Her şeye rağmen bağımsız bir Türkmen milis gücünün kurulması gerekmektedir. Hâlihazırda Türkmenleri bir sessizlik sarmıştır. Atıl durumda olan Türkmen Meclisi bir türlü toparlanamamaktadır. Birkaç gün önce, Türkmen Meclis Başkanı’nın gençlerin baskısı sonucunda olsa bile görevini geçici bir komisyona devretmesi sevindirici bir gelişmedir. Umarız komisyon bu yeniden yapılandırmanın devamını sağlıklı bir şekilde yerine getirir. Dağınık durumda olan ITC yönetimi ise Türkmen Meclisi gibi halen çözüm arayışları içerisindedirler. Bağdat’ta çalışmalarını sürdüren bazı değerli siyasetçilerimiz tarafından yapılan toplantıların daha da verimli olabilmesi için diğer Türkmen parti liderleri ve kanaat önderlerinin de katılımlarının sağlanması yararlı olacaktır. Bu bağlamda aylar önce Türkmeneli Araştırma ve Düşünce Merkezi tarafından yapılması önerilen Türkmen Kurultayının yeniden gündeme getirilmesi de önem arz etmektedir. Ayrıca bir kaç ay önce Bağdat’ta  “Buluşma”  adı altında yapılan toplantıda alınan kararlar arasında Türkmen siyasi partilerin genel kurula gitmesi hususu da yer almıştır. Neden hala genel kurulları yapılmamaktadır? Gereğinden fazla öğrenci birliklerinin mevcudiyeti, siyasi ve toplumsal açıdan bazılarına göre zenginlik olsa bile, aynı zamanda küçük olsun benim olsun mantığıyla tezat düşmektedir. 

Yardım eli uzanmıyor

Geçen hafta İstanbul’da Dünya Azerbaycanlılar Kongresi’nde Türkmenler adına söz alan Türkmen kökenli bir önceki dönem Irak Milletvekili olan Fevzi Terzioğlu; Türkmenlerin sıkıntılarını dile getirdi. Konuşmasında kendisine yöneltilen  “Türkmenlerin neye ihtiyacı vardır?”  sorusuna karşılık, kendisinin de aynı soruyu evlenmek üzere olan korumasına sorduğunda korumasının kendisine  “her şeye”  diye cevap verdiğinden bahsederek Türkmenlerin her şeye ihtiyaçları olduğunu dile getirmiştir.

Ankara geçmişte ABD’nin Irak ile mevcut stratejik hedeflerinin Türkiye’nin beklentilerine uyum sağlayamadığı noktalarda Türkmenler arada sıkışıp kalmışlardır. Türkiye’nin kırmızıçizgilerinden ötürü müttefiki olan ABD ile ilişkilerindeki gerginlik 1 Mart 2003 tarihinde zirveye tırmanmıştır. Ancak geçen birkaç yıl içerisinde sözü edilen kırmızıçizgilerden feragat edilmesinin ardından Türkmeneli bölgesinin siyasi konumu tamamen sıkıntıya girmiştir. Zaten Türkmen meselesi öteden beri Türkiye’nin stratejik politikası içerisinde bazen yer almasına rağmen çoğunlukla dışında kalmıştır. Ankara, Türkmenlerin içinde bulunduğu sıkıntıların giderilmesinde yardım elini uzatmakta neden gecikmektedir?

Son olarak daha önce önerilen Türkmenler için Tazehurmatı ile Tuzhurmatı arasında bir güvenli bölgenin oluşturulması konusunda başta Türkiye olmak üzere uluslararası camiadan yardım talep edilmelidir.