KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Rusya'nın Suriye'de kararlı duruşu

Beş yıla yaklaşan Suriye krizi geçtiğimiz günlerde Rusya'nın Suriye'de dünyayı şaşırtan askeri atağıyla yaşanan gelişme ile bir taraftan uluslararası siyasi gündemin başında yer alırken diğer taraftan ABD ve rejim muhaliflerine destek veren ülkelerin şiddetli tepkilerini de çekti.

 

Rusya'nın Suriye ile olan ilişkileri Sovyetler Birliği döneminden gelen yakın ilişkilerin devamıdır. Yakın geçmişte ekonomik sebeplerden dolayı bir süre kesintiye uğrayan Rusya-Suriye ilişkileri, 2005 yılında Beşar Esad'ın Moskova'ya ziyaretinin ardından iki ülke arasındaki ilişki yeniden beklenmedik bir şekilde gelişti ve gün geçtikçe de farklı boyutlara ulaştı. İç savaş öncesi Suriye'nin İsrail ile olan direkt çatışma hattında bulunması, savaş sonrası ise rejimin yönetimin başında kalma mücadelesi ve Rusya'nın bölgede söz sahibi olabilme meseleleri iki ülkenin stratejik hedeflerinin başında yer almaktadır. Bilindiği gibi 2011 yılında Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından ABD ve Türkiye başta olmak üzere batılı ülkeler muhalifleri desteklerken Rusya ve İran Suriye rejiminin yanında yer aldılar.

 

Haziran 2013 tarihinde Suriye'nin bazı bölgelerinde kimyasal silah kullanıldı diye Suriye krizi zirveye tırmanmıştır. Bu bağlamda Suriye'ye, Irak ve Libya' da olduğu gibi askeri müdahalenin yapılması ABD ve müttefikleri tarafından kabul görmüştür. Gelişmeleri yakından takip eden Rusya'nın sert tepkisi ABD idaresi tarafından dikkate alındı ve müdahale yerine Rusya'nın ileri sürdüğü öneri doğrultusunda 15 Şubat 2014 tarihinde II. Cenevre Konferansı düzenlenmiştir. Konferansa Suriye rejimi yetkilileri ve muhalifler başta olmak üzere Güvenlik Konseyi, Arap Birliği, AB, İslam Ülkeleri Birliği teşkilatlarından oluşan 29 ülke katılmışlardır. II. Cenevre Konferansından olumlu sonuç alınmamasına rağmen Rusya açısından başarılı olduğu kayda geçmiştir. Son gelişmeyle ilgili olarak Rus ordusuna bağlı birliklerin Suriye'de Esad'a bağlı birliklerin yanında muhalif gruplara karşı çatışmaya girdiği bazı kaynaklar tarafında ifade edilirken Rus makamları Moskova'nın askeri hareketliliği ile ilgili çıkan haberleri Esad yönetimi ile mevcut olan anlaşmalar kapsamında mühimmat ve askeri donanımın yollanmaya devam edileceğini gizlemediler. Rusya ne yapmak istiyor? Ortadoğu'da bir harita değişikliğinden söz ediliyor ve ayrıca ülkeler arasında bir dizi pazarlıklar da devam ediyor. Rusya Suriye'de askeri varlığını artırarak bölgede konumunu güçlendirmek için sahil şeridindeki Tarsus kentinde yapacağı üs, önemli tek üs konumunda olacak ve Rusya'nın Akdeniz'de donanmasına ev sahipliği yapacaktır. Diğer önemli bir husus ise Lazikiye kentinde bulunan uluslararası havaalanı ise yine üs haline getirilecektir. Bu bağlamda Lazkiye'de şu ana kadar Rusya'nın konuşlandırdığı savaş uçağı sayısının 28'e çıktığı iddia ediliyor.

 

ABD ise Suriye krizi başladığı günden itibaren Esad'sız bir yönetim istemiştir. Daha sonra fikirde bir yumuşama oldu ise de amaç değişmemiştir. ABD Dışişleri Bakanı Kerry geçen hafta yaptığı açıklamada Rusya ve İran'ın nüfuzlarını kullanarak Esad'ı müzakere masasına getirmesini umduklarını ifade ederken yine Beşar Esad'ın gitmesi gerektiğini açıkca vurguladı. Rusya yetkilileri, şu ana kadar Esad'a alternatif olabilecek bir siyasi yapının oluşmadığını ve Suriye bölünse bile Esad'ı desteklemeye devam edeceklerini hiçte saklamıyorlar. İşte denklem burada değişiyor. ABD Türkiye sınırında IŞİD' in elinde kalan Cerablus hattının temizlenmesi için İncirlikten kalkan ABD uçakları YPG - PYD'yi destekleyecektir. Cerablus, Kürt koridorunun kantonları arasında olan ve Türkiye'nin kurmak istediği güvenli bölgedir. Ancak Amerikalılar Türkiye ile güvenli bölge kurulması konusunda her hangi bir mutabakatın olmadığını açıkça söylemektedirler. Türkiye zor bir süreçten geçmektedir.