KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Kerkük unutulmasın (2)

Kerkük Valisi Mayıs ayında Washington'da yürüttüğü resmi temasların ardından gazetelere verdiği demecinde, Kerkük'ün Irak Kürt bölgesine katılmasının gerekli olduğuna dair açıklamasıyla eş zamanlı olarak KDP'nin üst düzey yöneticilerinden Fazıl Miran yaptığı açıklamada "Irak Kürdistan bölgesinin referandum yoluyla bu yılın sonuna kadar Bağdat'tan ayrılacağını" duyurdu.

Hali hazırda her ne kadar Kürtler Kerkük'teki illegal nüfus kaydırmalarıyla çoğunluğu teşkil etseler de yapılacak referandum; ABD, Türkiye, Merkezi Hükümet ve hatta Kerkük'te yaşayan Türkmen ve Arapların görüşleri alınmadan kolay olmayacaktır. Ancak, bölgede çeşitli oyunların oynandığı müşahede edilmekte olup süreç Türkiye ve Türkmenler tarafından dikkatle takip edilmelidir.

Referandum meselesi kısaca incelendiğinde, Nisan 2003'de ABD'nin Irak'ı işgaliyle her iki parti (KYB, KDP) yetkilileri ile 18 Mart 2003'de Ankara'da yapılan toplantıda Kürt Peşmergelerinin Kerkük'e girmeyeceklerine dair imzaladıkları taahhütnameye rağmen Kerkük'ü paylaştılar ve geçen süre içinde gruplar halinde illegal nüfus kaydırmalarını da gerçekleştirdiler.

Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, ABD'nin o dönemdeki Dışişleri Bakanı Colin Powell'ı arayarak Kürt gruplarının Kerkük'ü terk etmelerini talep etmiştir. Diğer taraftan Talabani 12 Nisan 2003'de Kerkük'e yapmış olduğu ziyaret sırasında şehrin Kürt, Türkmen ve Araplardan oluşan eşit sayıda bir komite tarafından yönetileceğini ifade etmesine rağmen ne komite kuruldu ne de göçün hızı kesildi.

Referandum meselesi irdelenmeden önce iki hususun altını çizmekte yarar vardır; ilki Irak ve BM resmi kayıtlarına göre 2003'deki savaş öncesi 830 bin olan Kerkük'ün nüfusu, Kürtler tarafından illegal nüfus kaydırmaları sonucu 1 Milyon 450 Bin kişiye ulaşmış ve resmi kayıtlara da geçirilmiştir. İkincisi, Kürt gruplarının yine savaş öncesi göçe zorlananlarının sayısı yüz binler olduğu iddialarına karşılık, BM ve Irak Türkmen Cephesi kayıtlarına göre Saddam döneminde Kerkük'ten göçe zorlanan Kürt sayısının yaklaşık 11 Bin 800 kişi olduğu tespit edilmiştir.

Bu tablonun birinci bendine bakıldığında Kerkük'te yapılacak herhangi bir referandumun sonuçları Kürt gruplarının lehine olacağı aşikardır. Durumun resmileştirilmesi amacıyla Kürt gruplarının baskıları sonucunda 2005'de onaylanan daimi anayasada yer alan 140. Maddede;  ihtilaflı bölgeler içindeki Kerkük için 31 Aralık 2007'ye kadar normalleştirme sürecinin başlatılarak göçe zorlananların geri dönmesi,  yani daha fazla nüfus kaydırmalarının gerçekleşmesinin ardından nüfus sayımı sonucunda referandumun yapılacağı yer almıştır. Sürekli sözü edilen ihtilaflı bölgeler ile ilgili olarak halen hukuki zemin oluşturulamamıştır.

 

Referandum ile Kerkük'te yaşayanların Bağdat Merkezi Hükümetine mi yoksa Kürdistan Yönetim Bölgesine mi bağlanmak istediklerinin sorulacağıdır. O tarihlerde Türkiye'nin ve Bağdat Merkezi Hükümetinin konuya gösterdikleri hassasiyet sonucunda referandumun süresinde yapılması engellenmiş ve askıya alınmıştır. Ancak 31 Aralık 2007'de süresi dolan 140. Maddeyle ilgili herhangi bir değişiklik yapma yetkisinin sadece Irak Meclisinde olmasına rağmen BM Özel Temsilcisi Staffan De Mistura tarafından iki defa 6 aylığına uzatılmasına rağmen herhangi bir netice alınamamasının yanı sıra BM'nin meseleye olan tarafsızlığına da gölge düşürmüştür.

Bilindiği üzere o zamanın T.C. Başbakanı Erdoğan, 2007'de parti grup toplantısında "Kerkük'te bir referandum yapılması çok tehlikeli sonuçlar yaratabilir, demografik yapısı değiştirilmiş bir kentte referandum doğru olmaz" diyerek Kerkük'te oldubitti koşanları sert bir dille uyarmıştır. Ancak, ne olduysa 2008 sonrası özellikle Kuzey Iraklı Kürtlerle Türkiye arasında enerji başta olmak üzere ekonomik çıkarlar sebebiyle Kerkük dosyası tamamen olmasa da kısmen rafa kaldırılmıştır. (Devam edecek)