KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
Zorlu demokrasi süreci

15.07.2016 tarihinde yapılan askeri darbe girişimi konusunda tüm yabancı kanallar ağız birliği içerisinde seferber oldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeyi terk ettiğini, ülkede sokağa çıkma yasağı ile birlikte olağanüstü hal durumunun ilan edildiğini peş peşe duyurdular. Sanki her şey bitmiş ve ülkeye hakim olmuşlar algısı yaratılmıştır. Nitekim ülkelerin geçmiş olsun mesajları Türkiye'ye çok geç iletilmiştir.

Türk ordusuna sızmış ve başka mahfillerden yönlendirilmiş bir avuç subay tarafından organize edilen darbe girişimi; önce İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin silahlı askerlerce kapatılması ile başlamış, akabinde Ankara ve İstanbul caddelerinde askeri tankların yürütülmesi, başta Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları olmak üzere bazı önemli merkezlerin abluka altına alınması ve savaş jetlerinin alçaktan uçuş yapmaları ile devam etmiştir. Ancak Türkiye'nin diğer bölgelerinde kayda değer herhangi bir girişimde bulunulmamıştır. Bu da meselenin boyutlarının değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini göstermektedir.

***

O günün akşamı Türkiye zor bir 12 saat geçirmesine rağmen bundan büyük dersler de alınmıştır. Öncelikle Türkiye hedef olduğunda Türk milleti aynen İstiklal Savaşında olduğu gibi siyasi ihtilaflar bir kenara bırakılıp ortak vatanın bölünmez bütünlüğü ve demokrasiyi yaşatmak için her türlü fedakarlık yapılacaktır.

Batı'daki bazı düşünce kuruluşları darbe girişiminin amaçları arasında yalnız siyasi iktidarın değiştirilmesi değil de Türkiye'de etnik eksene dayalı bir iç savaşın başlatılmasının olduğu ileri sürülmüştür. Türkiye'nin bekası açısından bu hususun üzerinde durulması gerekmektedir. Türkiye'nin içinde ve dışında bilinmelidir ki bu ülke bir bedel ödeyerek kurulmuş ve bugünlere gelmiştir. 15 Temmuz gecesi de Türk milleti bu kenetlenmeyi ispatlamıştır.

Türkiye'nin çok önemli bir virajı geçmiş olduğunu belirtmek isterim.

Bu darbe girişimi kesinlikle T.C. Silahlı Kuvvetlerine mal edilmemelidir. Türk ordusu milletin Meclisini ve kendine ait kurum ve kuruluşları bombalamaz. Böyle bir girişimin meydana gelmesinin arkasında farklı hedeflerin mevcudiyeti aranmalıdır.

Türkiye içeride ve dışarıda birçok sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların üstesinden gelinebilmesi için siyasi iktidarı Türkiye'nin yüksek menfaatleri olduğu noktalarda özeleştiriyi dikkate almalı ve ortak tavır içinde olunmalıdır.  Bu husus yalnız siyasi kanat tarafından değil tüm alanlarda uygulanmalıdır.

Başarısız olan bu darbe girişimi sonucunda yıllardır aradığımız ve özlediğimiz Türkiye'nin bekası konusunda yeni bir proje ve hikayenin yazılma fırsatı doğmuştur.

Bu arada seyahat acentelerinin göstermiş olduğu üstün hizmet ve fedakarlıkları sayesinde turistler fiziksel olarak zarar görmemişlerdir. Ancak yolların ve havaalanlarının kapatılması nedeniyle ülkemizi ziyarete gelen ve ülkelerine dönecek olan misafirlerin büyük bir bölümü ya havalimanlarında veya yollarda geceyi geçirmişlerdir. Orta Doğu'dan acente sahipleri geç saatlere kadar meseleyi takip ettiklerini, bizler için endişelendiklerini sürekli olarak arayarak ifade etmişlerdir.

Söz konusu darbe girişimin turizm üzerinde yarattığı olumsuzluklara gelince yakın tarihler için yapılmış olan rezervasyonların büyük bir bölümü iptal edilmiştir. Turizm Bakanlığı'nın bu iptalleri dikkate alarak acentelerin teşvik edilmeleri hususunda bazı tedbirler hayata geçirmelidir.

Sosyal medyada bazı çevrelerce meseleyi bütünüyle ele almadan sadece gerçek olup olmadığı belli olmayan darbeci askerlere yapılan bazı şiddet hareketlerini yorumlamaları yanlıştır ve kabul edilemez.

Darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenlere Cenab-ı Hak'tan gani gani rahmet niyaz eder, yaralılara da acil şifalar dilerim.