KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü

KONUK KALEM / Dr. Cüneyt Mengü
15 Temmuz’daki darbe girişimiyle ilgili gerçek ve ilginç bilgilerin büyük bir bölümü peyderpey ortaya çıkmaya başladı.

Devletin en üst kademesi arasında darbe sırasında yaşanan iletişim kopukluğu sonucu üretilen senaryolar, bir yandan kafa karışıklığına sebep olmakta, diğer taraftan bilgi kirliliğinin yayılmasına yol açmaktadır. İddialar, görüşler, şöyle böyle, doğru, yanlış olabilir. Ancak, ortada tartışmaya mahal bırakmayan bir gerçek asıl hedef Türkiye’dir ve dış mihrakların devreye girmesiyle etnik ve mezhepsel eksene dayalı bir iç savaşın başlatılması sonucunda aynen Irak ve Suriye’de olduğu gibi zayıf, kolu kanadı kırık farklı bir Türkiye yaratmaktır. Fethullah Gülen’in genç müritleri üzerinde sistemli çalışmaları uzun yıllara dayanmaktadır. Geçmiş dönemlerde siyasilerin çoğu bu zatı alkışladılar. Hiçbiri tehlikeyi görmemeyi siyasi çıkarlarına daha uygun buldu ve oy umdular. Cemaatçiler özellikle son 10 yılda yetişmiş kadrolara sahip olmaları nedeniyle de hız kazandılar, devletin ve ordunun her kademesine sızdılar ve hakim oldular. Ortada vahim bir tablo var. Kimin gerçekten paralelci olup olmadığı arasındaki ayrımın tespitinde zorluklar yaşanacaktır. Bu bağlamda güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak amacıyla ilan edilen OHAL uygulamasında bütün kurumların çok hassas ve itidalli davranması gerekmektedir. Bize göre ülkemizde özellikle güvenliğin, iletişimin ve hatta eğitimin taşeronlara verilmesi sakıncalıdır. Cemaat ya da tarikat adı altında örgütlenmelerin devlet kademelerinde ve eğitim alanında yükselmeleri mutlaka önlenmelidir. Aslında, tarikat mürşitlerinin esas görevi siyasetle uğraşmak olmayıp dini alanlarda irşattır. Kafaları karıştıran diğer bir konuysa İncirlik meselesidir. 16 Temmuz’da Batı ve bazı Arap medyası ile düşünce merkezleri darbe girişiminin başarıya ulaşamayacağının emareleri ortaya çıkmak üzereyken yalan yanlış bilgilerin yanı sıra yapılan farklı yorumlar arasında; Erdoğan’ın hayatta kalmasının F- 16’lara karşı İncirlik’ten kalkan uçaklara borçlu olduğu ileri sürülmüştür. Ahmet Takan’ın, 20 Temmuz’da Yeniçağ gazetesindeki yazısında ‘’Adana, Eskişehir, Diyarbakır ve Ankara’dan kalkan Türk ve Amerikan F-16 ve helikopterlerin kuleyle yaptığı konuşmalar ve uçuş planları incelenmelidir. Aynı zamanda Ankara’yı bombalayan F-16’ların, helikopterlerin, ABD’li pilotlarla uçup uçmadığını soruşturdum. Bizim savaş pilotlarımız ve irtibattaki kuleler İngilizce konuşur. Fakat kayıtlar ele geçirilirse aksanlarından kimin ne olduğu kolayca anlaşı- lır. Gerçek belgeler imha edilmeden incelensin” ifadeleri yer almıştır. Taha Akyol, 21 Temmuz’da Hürriyet gazetesindeki yazısında; “Düşünebiliyor musunuz? Kandil ve PKK’yı bombalayan jetlerimizin bazıları o akşam TBMM’yi bombaladı’’ demiştir. Yeni Şafak gazetesinin 22 Temmuz tarihli haberine göre İncirlik’ten kalkan uçaklar F- 16’lara yakıt ikmali yapmış ancak elektrikler kesilince bu operasyona devam edilememiş- tir. Diğer önemli husus, ABD’nin İncirlik gö- rüşmelerinde cuntacı subaylara Doğu ve Gü- neydoğu’da sivil direnişin şiddetlenmesi halinde PKK/PYD militanlarının ABD tarafından silahlandırılarak darbeye destek vermeyi kararlaştırıldığı da söz konusu gazetede ileri sürülmektedir. Kendilerinden habersiz İncirlik’te kuş uçurmayan Amerikalılar ise olaydan habersiz olduğunu iddia etmektedirler. Bu olaylar yan yana gelince ne kadar girift ilişkiler olduğu açıkça görülmektedir. Netice itibariyle analizler komplo teorileri üretilmeden yapılmalı, devam etmekte olan incelemeler ve soruşturmalarda da somut belgeler esas alınmalıdır. Çok zor bir süreç. Allah ülkemizi korusun