Hiç kimsenin avukatlığına ve de savcılığına soyunmadım. Hatırlarsanız; Paralelde, kiminin "Ben bu işin savcısıyım", kiminin de "Ben de bu işin avukatıyım" dediklerini...
Geçmişi hatırlamayanlara, TBMM'de Milletvekili oldukları halde 5 Ağustos 2013 tarihli 5234 sayılı Bakanlar Kurulu kararını okumayanlara, duymayanlara, dinlemeyenlere sunmak istiyorum.
Söz konusu Bakanlar Kurulu kararını sanırım unutup, boş bulunup da, "Askerin, şehit vermemek için operasyonlara çıkmadığı zamanı biliyoruz" diye beyanat veren bir Bakan'a, emekli bir asker olarak söylenecek çok sözüm vardır ama tepkide ölçüyü kaçırıp suç teşkil edecek sözler söylemek istemem. Ancak vicdanları rahatsız eden bu iddialar da cevapsız bırakılmamalı, gerçekler ortaya konulmalıdır. Doğru tektir, birdir. Yanlış da yanlıştır... Bu noktada sayın Bakan'ın sözlerini tevil, tekzip ve düzeltmesinin de bir anlamı olmaz.
Zira paralel-maralelde, kumpasta "Biz de yanıldık, bizi aldatmışlar kandırmışlar" diyerek beyanat verenlerin sözleri, ne mağdur olanların üzüntülerine sünger çekebildi ne de Silahlı Kuvvetlerimizin prestijinde açılan derin yaralara merhem oldu. Gerek görevde olan, gerekse bizim gibi emekli olanların yaralı gönülleri hâlâ telafisi imkansız üzüntülerin sızısını duymaktadır.
Sayın Genelkurmay Başkanımız, Türk Ordusu'nu töhmet altında bırakan Bakan'ın sözlerine en güzel cevabı Gazi Orduevi'ndeki Şehit-Gazi ailelerine verdiği iftar yemeğinde "Yenemeyeceğimiz terör örgütü, terörist yok" diyerek vermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri dün de bugün de kendisine verilen yasalar çerçevesinde sorumluluklarını büyük bir dikkatle büyük bir itina ile yerine getirmektedir. Getirmeye de, devam edecektir. Subay, astsubay, uzman, korucularımız ve polisimizle inanıyorum ki yenemeyeceğimiz terör, terörist yoktur.
"Türk Silahlı Kuvvetleri neden teröristlere operasyon yapmıyor" diyenlere, 5 Ağustos 2013 tarihli 5234 sayılı Bakanlar Kurulu kararını; başta söz konusu Sayın Bakan'ın okuması için hatırlatayım:
"Askeri birlik komutanlıkları icra edecekleri operasyonlar için operasyondan sorumlu komutanlık, operasyon bölgesi, operasyon kuvveti ve komutanı, operasyonun başlama ve bitiş zamanı, deniz ve hava kuvvetleri destek silah ve araçlarının kullanıp kullanılmayacağı bilgilerini içeren 'Operasyon bildirim formu' düzenler ve Vali'den onay alır."
Bu arada şahsım olarak bir açıklamayı da yapmak zorundayım. Söz konusu Bakanlar Kurulu'nun olmadığı yıllarda, 1998'de Güneydoğu'da K.K.K.'lığı adına yaptığımız denetlemelerde; Tunceli Hozat'ta şimdiki Genelkurmay Başkanımızın Tuğgeneral olarak bölgedeki operasyonlara bizzat katılıp görev yaptığına da yerinde şahit olan emekli bir Albay olarak bunu aktarmayı görev bilirim. Sayın Bakanımız, sürçü lisan kabul ettiğimiz ifadeleriyle hem bölgede görev yapmış ve yapmakta olanları hem de hainlere yönelik operasyonlarda yakınlarını kaybeden şehit ailelerini fazlasıyla üzüp rencide etmiştir. Bunun telafisi de bu üzüntüye yol açan Sayın Bakan'a düşmektedir. Bilindiği gibi hatayı kabullenmek de büyük erdemdir. Bu vesile ile Türk milletinin Ramazan Bayramı'nı kutlar, şehitlerimize Allah'tan rahmet dilerim.
