KONUK KALEM / Gülçin ÇANDARLIOĞLU

KONUK KALEM / Gülçin ÇANDARLIOĞLU
Türk Olmak-Osmanlı Olmak?

eni tanıyanların bildiği gibi ben güncel politika ile ilgili konularda konuşmayı, yazmayı sevmem. Sizlerin yazılı, sözlü sorularınız ve medyada Türk vardı!.. Yoktu!.. Osmanlı olmak... Tartışmaları beni çok üzdü. Uzmanlık alanıma girdiği için ben de dayanamayıp birkaç şey söylemek istiyorum. Çok kesin bir şekilde ifade etmek gerekir ki binlerce yıldır dünya tarihinde Türk vardır ve var olacaktır(?). Eski Türk yazıtları, Çin yıllıkları, Bizans kaynakları, İslam kaynakları bunu kaydetmiş haritalarında göstermişlerdir. Batılı araştırmacılar ve genel Türk tarihi uzmanı akademisyenler bunları yazmışlardır.

                Türkler yaylak-kışlak hayatı yaşayıp yer değiştirdikleri, iklim ve siyasi durumlar nedeniyle göçler yaptıkları için değişik coğrafyalarda değişik devletler kurmuşlar, yeni komşuları ile yalnız politik değil kültürel ilişkiler de yaşamışlardır. Hun, Gök Türk, Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu, Osmanlı gibi Türk devletleri bunlardan en tanınmış birkaçıdır. Anadolu'ya Gök Türkler zamanında Oğuz boyları akınlar, göçler yapmışlar ve bölgeyi yakından tanımaya çalışmışlardır.

                Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan insanlar bu boylardan ya birinin ya ötekinin çocuklarıdır. Akınlarla gelip keşfettikleri bölgelerden geri dönmeyip kalanlar, komşu oldukları kavimlerle kültür alışverişi yaptılar, dillerine yeni kelimeler karıştı.

                Türklerin değişik tarihlerde değişik yerlerde kurduğu devletlerden biri de Osmanlı Devleti'dir. Son zamanlarda moda gibi Osmanlı olmaktan bahsediliyor. Osmanlı bir hanedan adıdır. Osmanoğulları, 24 Oğuz boyundan Kayı boyuna mensupturlar. Oğuz boyları Osmanoğulları tarafından bir bayrak altına toplanıp devlet oldular. Zamanla büyüyüp imparatorluk haline geldiler. O zaman da yönetimlerine değişik ırk ve dinden insanlar katıldı. Osmanlıyım deyince ben; Osmanlı Hanedan mensubu olan biri diye yorumluyorum. Sizler ne diyorsunuz?

                Tarih boyunca güçlü ve soğuk harp taktiklerini iyi bilen devletler böl, parçala, yut politikasını çok iyi uyguladılar. Stratejik önemi ve yer altı zenginlikleri olan bölgelerde bu taktik ile başarılı oldular. Orhun yazıtlarında "Çin'in tatlı diline, yumuşak ipeğine kanmayın" diye nasihat edilmektedir. Çin Hanedan yıllıklarında yapılanların detayları kaydedilmiştir. Rusya'nın çarlık dönemi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dönemlerinde yapılanlar; Rus kaynaklarında ve yaşayanların hatıralarında yazılıdır. Uzmanlık alanıma girdiği için yayınlarımda detay bulabilirsiniz. Batılı devletlerin I. Dünya Harbi sırasında, Orta Doğu'da misyonerler ve ajanlar vasıtasıyla yaptıklarını çoğunuz benden iyi biliyorsunuz. Bugün Türk Dünyası'nın değişik yerlerinde olanlar da bunun devamıdır.

***

                Tarihçi olarak beni üzen konulardan biri de televizyonun tarihi dizilerindeki yanlışlar. Konuşunca bu tarih belgeseli değil diyorlar. Bunu herkes biliyor, dizilerde genellikle isimler değiştirilir. Bizim dizilerde isimler aynı. Kitap okumayı sevmeyip tarihi dizilerden öğrenmeye kalkanlar var. Dizilerdeki pek çok şeyin gerçekte de öyle olduğunu zannediyorlar.

                Senaristler ve yönetmenler biraz daha dikkatli olsalar hiç olmazsa kıyafetlerde, konuşmalarda, hareketlerde Türk-İslam kültürüne, örf adetlere ters düşen şeyler olmazsa daha memnun olurduk.

Genç tarihçiler lütfen bu konularda yazın, konuşun. Meydanı uzman olmayanlara bırakmayın.