KONUK KALEM / Prof. Dr. Atıf Ural

KONUK KALEM /  Prof. Dr. Atıf Ural
Meslek seçiminde gençlere öneriler

Her yıl yaklaşık 1 milyon genç, üniversitelere girebilme seçme sınavlarını geçtikten sonra, mesleki yaşamlarına yön verebilmek için çok zor bir "karar verebilme" aşamasına giriyorlar. Genellikle meslek seçimi (fakülte, bölüm, yüksekokul, program) çok kere bilinçli bir biçimde değil de kazanılan puan türüne göre yapılıyor. Bu tercihlerin yaklaşık üçte biri yanlış yapılmaktadır.

Yaşamda başarılı olabilmek için doğru meslek (bilim) dalını seçmeniz gereklidir. Ama her şeyden önce söylenen, önerilen şu gerçek öneri vardır: "Mutlu olabileceğimiz mesleği seçin, aklınızın ve kalbinizin sesini dinleyin..." Ama bu somut gerçekler dünyasında bu öneri ne kadar gerçeklerle uyumludur? Yapılan araştırmalar göstermiştir ki tercih sınavlarına giren gençlerde yalnızca yaklaşık yüz kişi de 1 kişi tam istediğine (üniversite, fakülte, bölüm, program) ulaşabilmektedir. Ülke sınav sisteminin gerçekleri, üzülerek söylemek gerekirse, gençlerin akıllarının ve kalplerinin seslerini duymalarını önlemektedir. Eğitimde çağdaş boyutlara ve içeriklere ulaşmış ülkelerde gençlerin %70-%80'ini hedeflediği fakülte, bölüm, programa girebilmektedir.

Genelde gençlerin ileride seçebilecekleri ve başarılı olabilecekleri dallara, orta öğretimden itibaren yönelmeleri, yeteneklerini, olmak istediklerini bulmaya çalışmaları çok yararlı olur. Bu konuda aile bireyleriyle ortak görüş çalışmaları yapılabilir. Bugünkü kaos yaratıcı durum, ülkemizde uygulanan yanlış eğitim sisteminden kaynaklanmaktadır. Çağdaş ülkelerde, örneğin Almanya, Fransa, İngiltere, İsveç vb.lerinde bizdeki gibi bir "üniversiteye giriş sınavları" yoktur, çünkü ilkokuldan başlamak üzere bir "yetenek-tercih-yerleştirme" sistemi vardır. Dolayısıyla yüksek öğretime girebilecekleri bir sınava tabi tutulmalarına gerek yoktur. Ülkemizde süregelen bu eğitim modeli var oldukça, değiştirilmedikçe, bu yapısal kargaşa devam edecektir.

***

Biz de düşünce ve önerilerimizi var olan ülke gerçekleri ışığında vermeye çalışalım;

Hangi mesleklere yöneleceğimizden önce bazı gerçekleri de unutmamız gerekir. Artık yükselen ve yükselişini sürdürebilecek olanları tercih etmek doğrudur, ama bunun için yön verici eğitmenlere gereksinme vardır. Bugün için bir çok değerli eğitimcinin, geleceği önceden tahmin edebilecekleri ve önerdikleri dallar şu şekildedir;

Çok hızlı gelişen Bilişim Sistemleri, Haberleşme, Otomasyon, Dijital Uygulamalar, Akıllı Sistemler; Yenilenebilir Enerji Sistemleri, İleri Tıp Teknolojisi ve Uygulamaları, Uluslararası e-ticaret vb. alanlarında yetişmiş yetenekli, bilgili elemanlara bugün olduğu gibi yarın da çok ihtiyaç duyulacaktır.

Artık çağdaş üniversitelerin alanlarında yenilikler yaratmaları, yeni geleceğe yönelik meslek elemanlarını yetiştirecek bölümler, programlar açmaları kaçınılmazdır. Örneğin, Yaşam Bilimleri, Medya-Eğlence Yönetimi, Sanat ve Teknoloji Yönetimi, Uluslararası Hukuk gibi.

5-10 yıl içinde yüzlerce yeni bilim dalları, uzmanlık alanları olacağı kesindir. Amerika'da yapılan bir son araştırmada bugün ilkokuldaki öğrencilerin üniversite aşamasına geldiklerinde bugünkü meslek dallarının %65'inin değişeceği belirlenmiştir. Gelecekte ana dallar kadar bu dalların yan dallarının da çoğalacağı bir gerçektir.

Geleceğin meslekleri olarak;

Kişisel veri düzenleyicisi, dijital duyu geliştirici, alternatif enerji geliştiricisi, kaya gazı mühendisi, dijital imaj danışmanı, genetik doktoru, tele-cerrah, kişisel eczacı, yapay organ üreticisi, mutluluk tasarımcısı, uzay turizm rehberi, yaşam sonu terapisti öngörülebilir. Bunların yanında daha onlarca yan dal vardır.

***

Diğer bir çok önemli konu da geleceğin olduğu kadar bugünün de en gelişmekte olduğu bilim dalları geriatri ve gıda teknolojileridir.

Tıbbın yaşlıların sağlık problemlerine yönelen, odaklanan dalı geriatri, yaşlanan dünya nüfusunun yaşam kalitesini artıran, bu yaşlılık yıllarını en az sağlık sorunlarıyla sürdürebilmelerini sağlayacak önlemleri içerir. Bu tıp dalı bugün olduğu kadar yarının da en aranılan uzmanlık alanı olacaktır. Tıp bilim dalı olarak "psikoloji" de çok önemlidir.

En son bilimsel çalışmaların biri de "denizlerin keşfidir", çünkü artık denizlerin en doğal eczaneler olduğu belirlenmiştir. Bugün bile birçok ilacın ana doğal maddesi denizlerden çıkarılan bitkilerde bulunmaktadır. Bu tip denizaltı araştırmalarının da bir bilim alanına girmesi çok olasıdır.