Konut satışlarında risk nedir?

Konutta yüzde 1 olan KDV’nin yüzde 18’e çıkarılması nedeniyle, satışların azalacağı tahmin ediliyordu. Tersine bu sene konut satışlarında artış var. 2013 yılı ilk on ayında 422 bin konut satılırken, bu sene aynı dönemde 430 bin konut satılmış.
Yabancılara konut satışında da artış var. 2013 yılının ilk dokuz ayında gayrimenkul alımı için giren döviz 2 milyar dolar iken bu sene aynı dönemde 3.1 milyar dolar oldu.
TÜİK’e göre, mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi bu Kasım ayında, Ekim ayına göre yüzde 1,4 oranında arttı
Küreselleşmeye hakim olan spekülatif sermaye, ekonomik anlayışı da değiştirdi. Ekonomi denilince, finans sektörü anlaşılıyor, yatırım denilince finansal yatırım araçları anlaşılıyor. Dünya para sistemi havada kaldı. Hiçbir dayanağı yok. Dolar ve Euro gibi paralar, yalnızca itibar üstüne duruyor.
Dünyada ve Türkiye’de finansal yatırım araçları, kumar araçları haline geldi. Borsalarda manipülasyon yapılıyor. Özellikle küçük tasarruf sahibi bu alanlardan korkuyor.
Aşağıdaki tabloda, Ekim ayı ve Ekimden-Ekime son bir yıl itibariyle finansal yatırım araçlarının, enflasyondan sonra getiri oranları (Reel Getirileri) yer almaktadır.

tablo-002.jpg

Tüm finansal yatırım araçları, aylık ve yıllık olarak, dolar dışında reel kayıp getirmiş. Dolar, Euro karşısından ve dünyada değer kazandığı için TL karşısında da değer kazandı.
Mevduat hesapları bütün dünyada eksi faiz getiriyor. Türkiye’de enflasyon oranları, vergiden sonra ele geçen faizden daha yüksek oluyor. Bu nedenle son beş yıldır mevduat eksi reel faiz getirmiş. Bu bir yerde tasarruf sahibinden bankaya gelir transferi demektir. Bankalar  hem mevduata eksi faiz veriyor, hem de verdiği kredilerden reel faiz alıyorlar.
Eksi mevduat faizine rağmen Hükümet kesiminin faizleri düşürmek istemesi, paranın borsaya gitmesi içindir. Hükümet öteden beri, cari  açığın finansmanı için, borsayı sıcak parayı çekmek için kullanıyor. Borsanın hızlı düşmesi, aynı oranda artacak diye sıcak para çekiyor. Düştüğü zaman da yabancı, zarar korkusu ile çıkmak istemiyor. Yani borsaya bir giren yabancı sermaye zor çıkıyor. Bu da siyasi iktidarın işine geliyor.
Altın da büyük ölçüde Rusya ve ABD gibi ülkelerin manipülasyonu altındadır. Bir tasarruf aracı olmaktan çıkmıştır.
Türkiye, dünyanın en kırılgan ülkesi olarak kabul ediliyor. Bu nedenle yerli ve yabancı, yeni yatırım yapmakta tereddüt ediyor.  
Bu şartlarda tasarruflar konut, arsa ve gayrimenkule yöneliyor. Konut için borçlanmak en uygun yol olarak görünüyor.
Risk şudur: Bir ekonomik veya siyasi kriz halinde veya ekonominin tıkanması halinde, konut kredileri ödenmezse, bankalar zor duruma  düşecektir. İpotekli konutları paraya çevirmek de zaman alır. Ayrıca böyle bir durumda konut fiyatları düşeceği için bankalar zarar edebilir.

Yazarın Diğer Yazıları